YSK kararının ardından Ekrem İmamoğlu’na yönelik desteğe tanık oluyoruz.

Sanatçılardan işinsanlarına varıncaya kadar ünlü isimler, geçmiş seçimlerde görülmemiş şekilde bir adayı desteklediklerini ayan beyan ilan ettiler.

Galatasaray Divanı’nda kongre üyesi Hayri Kozak bile, camia olarak İmamoğlu’nu desteklediklerini söylemekten geri durmadı.

İmamoğlu’na destek yurtiçiyle de sınırlı değil.

ABD öncülüğündeki Batı dünyası YSK kararını eleştirerek, İmamoğlu’ndan yana saf tuttu.

Tüm bunlar yaşanırken bilmem bir şey dikkatinizi çekti mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD’ı hedef alan açıklaması dışında iktidar partisinden ciddi bir tepki yok tüm bu olan bitene.

Neden?

Yok çünkü iktidar cephesi, psikolojik harbi kendi lehine çevirmek için sessizce bekliyor belli ki.

Nitekim İmamoğlu’na  destek kampanyası cepheleşmeyi doğurmaya, kutuplaşmayı körüklemeye hızla yol alıyor.

Öyle ki Kılıçdaroğlu’nun 7 YSK üyesini hedef alan hayli sert çıkışı ve bazı CHP’lilerin İmamoğlu’na destek  adı altında rövanşist söylemleri, iktidara yakın seçmeni tahrik etmeye başladı.

2002’den bu yana tüm seçimler bize şu gerçeği gösterdi:

Kamplaşmalar ve gerginlikler üzerine kurgulanmış seçimlerin tamamını  tabanını konsolide eden AK Parti kazandı.

Muhalefet ise ne zaman ki yapıcı ve ılımlı bir kampanya yürüttü, o zaman seçimi kazandı.

İmamoğlu bu durumu görmüş olmalı ki YSK kararının ardından son derece sağduyulu açıklamalar yaptı, intikam ve rövanş hisleri içinde olmadığını, 16 milyon İstanbullu seçmenin adayı olduğunu vurgulayarak ılımlı mesajlar verdi.

Zaten seçimlerde de kucaklayıcı bir kampanya yürüterek yüksek oy almayı başardı. 

Ancak İmamoğlu adına hareket eden ‘Hüsnü Bozkurtvari şahinler’  İmamoğlu’na zarar veriyor, Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürüyor.

‘Şahin’ler aynı üsluplarını devam ettirirlerse sandıktan Binali Yıldırım’ın çıkması işten bile olmaz.

 

 Haciz olayında suçlu kim?

 

Bizim gazetenin spor servisi en anlamlı manşeti atmış Bursaspor otobüsüne haciz koyduran Furkan Özçal hadisesi için:

Sende hiç utanma yok mu!

Kuşkusuz bir hukuk devletiyle yönetiliyoruz ve alacağı olan herkes hukuki yollara başvurabilir.

Ancak söz konusu futbolcu, sakatlandığı için resmi maçlarda tek bir dakika bile forma giymemesine rağmen 475 bin Euro  alacak.

Yani bir damla alın teri dökmeden, ayağı topa değmeden yılda yaklaşık 3 milyon 300 bin, ayda 275 bin lirayı cebine indirecek yattığı yerden.

Hangi işveren işe gelmeyen elemanına ayda 275 bin lira verir?

Ancak her şeye rağmen Özçal bu parayı alacak.

Sorun Özçal’ın alacağının yapılandırılmış olan son taksidinin aksaması. Hadisenin daha vahim boyutu, Bursaspor’un içinde bulunduğu duruma aldırmayan Özçal’ın takım otobüsünü haczettirmesi.

Hep söylüyoruz yeri gelmişken bir kez daha belirtelim:

Futbolcular, hak etmedikleri parayı kazanıyorlar ve bu durumun sorumlusu da kulüp yöneticilerinden başkası değil.

Paragöz futbolculara taviz verildiği sürece kulüpler batmaya mahkûmdur.

 

Ağır ceza şart

 

Dehşet verici olay bu kez Bursa’daydı.

Anne kedi, 5 yavrusuyla bir apartmanın bodrumuna sığınıyor.

Canavar veya canavarlar 5 yavrunun kafalarını keserek annelerinin önüne atıyorlar.

Evet psikopat ruhlu canilerin yaptığı hayvan katliamlarını engellemek polisiye tedbirlerle mümkün değil.

Ancak, hayvanlara karşı işlenen suçlara ağır cezalar getiren yasayı çıkarmak mümkün.

İnsanlara karşı işlenen suçlarla, hayvanlara karşı işlenen suçlar eşitlenseydi, bu yavru kedilerin kafalarını kesmeye cesaret edebilirler miydi?

 

Genç muhtardan bilgilendirme

 

Günler önce Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın toplu kabul töreninde karşılaştığım 4 muhtar, Bursa’nın en genç muhtarları olduğunu söylemişler, ben de bunu köşeme taşımıştım.

Dün Çalı Muhtarı Kaan Doğan’dan elektronik ileti aldım.

Doğan der ki, “Çalı Mahallesi Muhtarı’yım. 1993 doğumlu ve Bursa’nın en genç 2. muhtarı benim. 25 yıllık muhtarı açık farkla yendim ama sizin yazınızı okuyan mahalle sakinleri ‘senden haberleri yok’ diyor. Bilginiz olsun.”

Sadece benim değil tüm okurların bilgisi olsun:

Kaan Doğan, Bursa’nın en genç 2. muhtarıdır.