İçten içe hep yadırgamış, pek çok kez tanık olduğum için-eğer ölen çok yakınım değilse-katılmaktan imtina etmişimdir cenaze namazlarına.
Hepimizin gözünün önünde olan, en hafif ifadeyle ‘ayıplı duruma‘ bir tek Gülriz Suriri başkaldırdı önce sağlığında ardından bu dünyadan göç ederken.
Gerçekten de avlu kokteylerini andırıyor bizim cenaze törenleri.
Dedikodunun gırla gittiği, sohbetin koyulaştığı bir nevi sosyalleşme alanları.
Bir yanda en yakınını musalla taşında uğurlarken gözyaşı döken acılı aile, diğer yanda spor ve siyaset gibi fani işlerden ahkam kesip, 32 dişini göstererek gülen bir grup.
Hatta uzun zamandır görmediği tanıdığıyla hasbihal etmek için fırsata dönüştürünler bile var cenaze namazlarını.
Nur içinde yat Gülriz Sururi.
***
Geçen gün esnaf arkadaşla sohbet ederken, az önce bir Arap müşterisinin yüklüce alışveriş yaptığını söyledi ve “Araplar da olmasa batardık” dedi.
İndirim yaptın mı diye sordum.
Yüzde 50’ye yakın yapmış.
Fiyatı epey yukarıdan açmasının nedeni de Arapların artık Türkleri bile aratacak şekilde pazarlık yapmalarıymış.
Çünkü çok kazıklanmışlar.
Mesela, arkadaşın dükkanına gelen Arap müşteri, yakın zamanda gittiği kuaföre, saç sakal kesimi hizmeti için tam 500 lira vermiş!
İnsaf!
Kültür ve Turizm Bakanlığı vakit kaybetmeden bu duruma el koymalı ve yabancı konukları ‘yolunacak kaz’ gibi görenlerin çanına ot tıkmalı.
***
Şu taze istatistiğe bakar mısınız:
Türkiye’de ocak-kasım döneminde 847 bin 162 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. 215 bin 869 taşıtın trafikten kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 631 bin 293 arttı.
Ekonomik koşullar malum, yakıt fiyatları cep yakıyor ama yarım milyonu aşkın yeni taşıt yollarda arz-ı endam ediyor.
Bu ne yaman çelişki?
***
“Dünyadaki iyi insanlarla tüm cahillerinin, kötülerininin buluştuğı yeryüzündeki cehennemin adı: Sosyal medya. Milyarlarca deli, çılgın, akıl fukarası, taraftar ve savaşçının kirli bilgisiyle karşı karşıya kalacağımızı hiç düşünmemiştik. Kan rengine boynamış bir okyanus misali” demiş Mehmet Soysal köşesinde.
Yani sosyal medyanın içinde bulunduğu durumu özetlemiş.
İşin kötüsü, adına sosyal medya denen çılgınlık gemi azıya almış giderken, onu dizginleyecek en ufak bir emare de yok ufukta.
Vah ki ne vah.
***
Belediye başkan adayları bir bir açıklanıyor.
Çok değil bir hafta sonra Bursa’daki tablo tamamen netleşir.
Sıra belediye meclis üyeliklerine gelecek daha sonra.
Bakalım kaç belediye başkan aday adayı, meclis üyesi listelerinde yer alacak?
Ben hatırı sayılır oranda yazılacaklarını düşünüyorum.
Yani, belediye başkan adaylığı olmadı, bari meclis üyeliğini alayım diyenlerin sayısı bu seçimde de az olmayacak.
***
Geçen haftanın 2 önemli ekonomi gündeminden biri otoyol ve köprü geçiş ücretlerine gelen zam diğeri de ücretli poşet uygulamasıydı.
Ücretli poşet uygulaması nedeniyle, otoyol ve köprü geçiş ücretlerine gelen fahiş zam güme gitti.
Oysa, 25 kuruşluk poşet meselesinin çevre hassasiyeti gibi faydacı bir yönü olmasına rağmen köprü ve otoyol ücretlerine gelen zamlar vatandaşın cebini yakıyor.
Toplumun reflekslerini anlamakta zorlandığım doğrudur.
***
Hafta başından beri uyarı üstüne uyarı yapıldı:
-Şu gün şu saatte kar fırtınası geliyor, dikkat!
-Kara kış kapıda, donacağız!
-Yılın karı geliyor, günlerce sürecek!
-Şu saatlerde aman trafiğe çıkmayın, yollar buz pistini andıracak!
Ne oldu?
Perşembe gecesi birkaç saat etkisiz kar yağışı dışında kar filan görmedik.
Yani tüm tahminler yalan oldu.
İyi pazarlar.