Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, yaklaşık 20 yıl önce hayatını Şükran Edebali ile birleştirdi.
Mutlu çiftin nikahı ise ilginç mi ilginçtir.
İsmail Hakkı Edebali’nin kayınpederi tam bir kural adamıdır.
Düğünden önce vakit kaybetmeden resmi nikah yapılmasını ister.
Edebali, bunu üzerine müstakbel eşini koluna takar ve nikah dairesinin yolunu tutar.
Nikaha dakikalar kala, nikah memuru şahitlerin olmadığını fark eder ve Edebali’ye şahitleri sorar.
Genç inşaat mühendisi Edebali, nikaha şahit getirileceğinden habersiz, “Şahit mi lazımdı?” diye sorar.
Nikah memuru, “5 dakika içinde 1 şahit bulamazsanız, bu nikah kıyılmaz. Bir şahidi ben ayarlayacağım, birini de siz bulun” der.
Edebali çaresiz, dışarı çıkar ve yoldan insanları çevirip, şahit olmasını ister.
Bir, iki başarısız girişimden sonra, Osmangazi Belediyesi’nde çalışan bir kişi, zor da olsa ikna olur.
Nikah kıyılır ancak şahidin içine kurt düşer.
Sürekli Osmangazi Belediyesi’ne işi düşen Edebali ile nikah şahidi karşılaşır bu arada.
Ve her karşılaşmada şahit, Edebali’ye, “Evliliğiniz devam ediyor değil mi, bir sorun yoktur inşallah” diye sorar.
Aradan uzun zaman geçmesine rağmen, şahit sormaya devam edince Edebali, “Kardeş, bak çocuğumuz oldu. İçini rahat tut” der.
Böylece şahidin içinde hiçbir şüphe kalmamıştır.
Başkan Edebali, 20 yıl sonra belediye başkanı olur.
Sokaktan çevirip nikah şahidi yaptıkları adam da çoktan emekli olmuştur.
***
Edebali çiftiyle girizgah yaptık, onlarla devam edelim.
Malum, Edebali çifti yaklaşık 3 yıl önce kız çocuğu hasretine son vermek için Zeynep isminde dünyalar tatlısı bir bebeği sahipleniyorlar ve koruyucu aile statüsüyle evlerine alıyorlar.
Çünkü, yasalar gereği evlat edinmeleri kısa zamanda mümkün değil.
Zeynep, bugün 4 yaşında ve resmen İsmail Hakkı Edebali ile Şükran Edebali’nin çocukları oldu.
***
Rahip Brunson davasının sonuçlanması, sosyal medyayı yıktı adeta.
Eğitimlisinden, eğitimsizine, fakirinden, zenginine, gencinden, yaşlısına herkes, konuyla ilgili fikrini beyan etti.
Ama o değil de, “Ben söylemiştim papazı serbest bırakacaklarını. Gördünüz mü?” deyip, 80 milyonun tahmin ettiği şeyi, tek bilen onlarmış gibi davranananlar yok mu?
Gün, onların günüydü.
***
Çok değil bundan 4 yıl öncesine kadar, kafayla attığı gollerle gündemde olan Arda Turan, bugün millete attığı kafalarla manşetlerde.
Vay ki ne vay…
Bir yıldızın sönüş hikayesi, her ne kadar Arda Turan üzerinden konuşuluyorsa da, sorun Türk futbolcularının genel sorunu.
Dünyanın önde gelen tüm yıldız futbolcuları, profesyonellerle çalışıyor.
O profesyoneller, futbolcunun sosyal medya paylaşımından, sosyal sorumluluk projesine, giydiği elbiseden, gittiği mekana varıncaya kadar attığı her adımda yönlendirici oluyor.
Bizimkiler ne yapıyor?
Yıllarca alın teri dökerek sağladıkları itibarı hoyratça kaybedebiliyor, çok kısa zamanda.
***
Bursa Devlet Tiyatrosu’nda 4. sezonuna giren bir oyun var.
Bana Mastikayı Çalsana…
Her yıl kapalı gişe oynuyorlar, biletleri karaborsa gibi.
Geçen gün acı bir kahvelerini içtiğim Bursa Devlet Tiyatrosu çalışan arkadaşlar anlattı, oyunu 12 kez izleyenler varmış, o derece.
Arkadaş bir oyun, 12 kez izlenir mi?
Oyun Bana Mastikayı Çalsana olursa, izleniyormuş.
Bu arada 3 saatlik oyunda ben sıkılmıştım.
Demek ki neymiş:
Zevkler ve renkler tartışılmazmış.
***
Söz tiyatrodan açılmışken, şu bilet bulamama meselesi hayli ilginç suçlamaları da beraberinde getiriliyormuş.
Ahmet Vefik Paşa’nın seyirci kapasitesi sınırlı.
Bursa ise nüfusu 3 milyona dayanmış, büyük bir kent.
Eee bilet fiyatları da hesaplı olunca, tiyatro izlemek isteyen oyundan günler önce hareket etmeli.
Oyundan birkaç saat önce gişeden bilet satın almak isteyenler, resmen kavga ediyorlarmış.
Üstelik, tiyatro görevlilerinin eşine, dostuna bilet temin ettiğini iddia edip, çıngar çıkaranlar varmış.
Hiç olacak iş mi?