24 Haziran öncesi bu köşede, neredeyse her gün siyaset okudunuz, kulis gördünüz, polemiklerle karşılaştınız.
Ama hatırlarsanız seçim sath-ı mailine girdiğimizde bunu belirtmiş ve siyasetten hoşlanmayan okuyucudan özür dilemiştim.
Seçim ilk turda bittiğine, sıkılı yumruklar açıldığına, sallanan parmaklar indiğine göre daha az siyaset, daha çok sanat; daha az polemik, daha çok aktüel; daha az politik değerlendirme, daha çok kent gündemi göreceksiniz.
Vira bismillah diyelim bugün…
***
Ajans Press’ten 2 gün önce elektronik posta kutuma gönderilen habere bakar mısınız:
2017 yılında sinema seyircisi sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 23,9 artarak 68 milyon 482 bin 526 kişiye ulaşırken, tiyatro seyircisi sayısı da bir önceki döneme göre yüzde 16,4 artarak 7 milyon 6 bin 410’a yükselmiş.
Son aylarda duyduğum en güzel haber!
Memleketin sinema salonları daha çok doluyor, tiyatro seyircisi her geçen gün artıyor.
O halde geçmiş yazılarımdan alıntı yaparak bir Bursa haberi de benden:
2016’da talep yetersizliğinden Bursa’da resmen dibe vuran kültür-sanat etkinlikleri, 2017 ve 2018’de 2’ye katlandı.
Özellikle Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi, Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu ve Tayyare Kültür Merkezi’nde etkinlikten geçilmiyor, seyircinin ilgisiyse muazzam.
***
Bolşevik Devrimi’nin lideri Lenin’in, ilk işlerinden biri Sovyet halkına tiyatro salonlarını sonuna kadar açmak ve oyunları ücretsiz izlettirmek olmuş.
Dünyanın en büyük sanat yapılarından biri olan Kızıl Meydan’daki tarihi Bolşoy Tiyatrosu, Rusların devrimden önce de kültür ve sanata verdikleri önemi ortaya koyuyor.
Sanatsever Rusların, Batı’nın acımasız ambargolarına rağmen ekonomide de, bilim ve teknolojide de yeri ortada.
***
Atatürk, Bulgaristan’da Sofya ateşemilerliği yıllarında ilk kez opera izleyecektir.
O gece dünyaca ünlü Carmen’i izleyen Mustafa Kemal, gecenin sonunda yanındaki Şakir Zümre’ye “Şakir, kim ne derse desin, şimdi Balkan Savaşı’nda neden yenildiğimizi daha iyi anlıyorum. Ben bu adamları çoban diye bilirdim. Oysa baksana operaları bile var. Operada oynayacakları sahne sanatçıları, müzisyenleri, dekaratörleri, hepsi yetişmiş, opera binası bile yapmışlar” der.
Daha sonraki yıllarda Atatürk, “Güzel sanatlarda başarıya ulaşmak, bütün devrimlerde başarıya ulaşmak demektir, güzel sanatlarda başarıya ulaşamayan milletler, ne yazık ki medeniyet alanında insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima yoksun kalacaktır” diyerek, kültür devrimi olmadan ekonomik devrimin tamamlanamayacağını neredeyse bir asır önce ilan etmişti.
***
Danimarkalı Christian Eriksen, VAR’ın (Video Hakem Sistemi) futbolun heyecanını, cazibesini mahvettiğini söylemiş.
Hay ağzına sağlık Eriksen kardeşim.
Gerçekten de bu sistem, seyirciyi futboldan soğutacak cinsten.
Hadi en azından beni ve benim gibi düşünen gelenekçi adamları futboldan soğutacak diyerek, iddiamı yumuşatayım.
Çünkü video hakem, futbolu futbol yapan özellikleri ortadan kaldırıyor.
Bunun içinde hakem hataları da var.
Hakem hatalarını ortadan kaldırmak adına soğuk, buz gibi bir sistemi hayata geçirmenin sonu nereye varacak?
Oldu olacak, etten kemikten ibaret olan futbolcuların hatalarını ortadan kaldırmak için, elektronikten, yazılımdan ibaret olan robotları sürelim sahaya tam olsun.
***
Tabii teknolojik gelişmelerin zararlı olduğu kadar faydaları da var.
Kuşkusuz VAR’ı, futbolun o en büyük özelliği olan heyecanı kestiği için eleştiriyoruz.
Ancak diğer yanda katakullinin tillahının döndüğü yeşil sahalarda daha adil bir düzeni tesis edecek bu sistem.
Hele bizim ülkemizde…
Mesela VAR, en çok 3 büyüklerin lobisi ve taraftarı karşısında Anadolu takımlarını ezen hakemlerin daha adil maç yönetmelerini sağlayacak.
Yani Anadolu takımlarının, bu sistemle daha az hakkı yenecek.
Ne ala…
***
2-3 haftada bir vakit buldukça toplanıp, kahvaltı yapıyoruz kafa dengi gazeteci dostlarımızla.
Arkadaşlar kahvaltıdan çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaştıkça gruptaki dost sayısı da çoğalıyor.
Yeri geldikçe bu gruptan sık sık söz edebilirim.
Bu hafta, gazetemizin sayfa sekreterlerinden Cem kardeşimizin (Kayır) İsmetiye Köy’ündeki yol üstü kafesinde toplandık.
Mütevazi otantik, şirin mi şirin bir mekan…
Doğayla iç içe, can dostların (kedi, köpek) gezindiği, şehrin gürültüsünden kaçıp bir nebze de olsun kafa dinleyeceğiniz bir mekan yaratmış Cem ve ailesi.
Yiyecekler doğal…
İsmetiye’nin meşhur şeftali ve armutunu da burada bulabilirsiniz.
Yolunuzun düşmesini beklemeden, özel olarak gitmenizi tavsiye ederim.