Cumhurbaşkanı adayları, adayların 100 bin imzayı toplaması, ittifaklar, Büyük Birlik Partisi’nin Cumhur İttifakı’na eklemlenmesi gibi gündemler nedeniyle, şu gün, şu saate kadar, şu konu gündeme gelmedi:

“Muhalefetin herhangi bir adayı kazanırsa, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devam ettirecek mi yoksa seçime gidip eski sisteme mi  dönmeye çalışacak?”

Seçmenlerin bunu öğrenmeye hakkı yok mu eyyy muahalefet adayları…

 

***

 

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Saadet Partisi’nin CHP ile ittifak yapmasını, “Erbakan’ın kemikleri sızlayacak” sözleriyle eleştirdi.

İyi de  Erbakan 1974’te CHP ile koalisyon kurmamış mıydı?

 

***

 

Muhalefet, özellikle CHP’nin adayı Muharrem İnce, propagandasının merkezine Tayyip Erdoğan’ı mı oturtacak?

İktidar, muhalefet partilerini terör örgütleriyle yan yana gösterip, milyonlarca seçmeni karşısına alacak mı?

Kanımca seçimin kırılma noktaları bunlardır.

 

***

AK Parti Bursa’da 303 aday adayı sayısıyla rekor kırdı.

Bu tabloya bakarak, ‘adaylık şansı olmayan onlarca kişi boşuna kürek çekiyor’ denilebilir.

Ancak hiç de öyle değil.

Geçmiş seçimlerde aday adaylarından biri, başvuru yapacak.

Arıyor arkadaşını, başvuracağı ilçenin adresini öğrenmek için.

Yani, partisinin ilçe binasının nerede olduğunu bilmeyecek kadar siyasetten uzak bir kişi, ismi bende saklı aday adayı.

Ve o kişi, milletvekili aday listesinin üst sıralarından birine yazılıveriliyor o seçimde!

Gerçi parlamento macerası bir dönem sürüyor ama ceylan derisi koltuğa oturmak nasip oluyor hikayemizin aktörüne.

 

***

 

AK Parti dün temayül yoklamasını gerçekleştirdi.

300’ü aşkın aday adayının oylanacağı temayül sonuçlarını bu yıl da öğrenemeyeceğiz.

Ve yine sonuçlara dair birbirinden farklı iddialar havada uçuşacak.

2002’den bu yana düzenli olarak temayül yoklaması yapıyor iktidar partisi.

2002’den bu yana da düzenli olarak kamuoyu, ‘sonuçları dikkate alınmayan bir organizasyon neden yapılır?” sorusunun cevabını merak ediyor.

 

***

Muharrem İnce, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı oldu ya…

Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın halet-i ruhiyesini merak ediyorum.

Neden mi?

Türkyılmaz, birkaç hafta önce Uğur Dündar’ın  Mudanya’da yapmayı planladığı ve Muharrem İnce’nin konuk olacağı Halk Arenası programına, ‘genel başkana küfür ettirmem” diyerek, geçit vermemişti de ondan.

 

***

 

Dün arabamı yıkatmak için Kestel’deki oto-yıkamacıdan çıkıp, çay içecek yer arıyorum.

Hemen yandaki Sosyal Yaşam Merkezi’ne yöneldim.

Ancak kapalıydı.

Zaten hep kapalıymış.

7 yıl önce hatırı sayılır paraya yaptırılan merkez atıl duruyor.

Yazık…

Neyse oradan çıkıp Kestel Çay Bahçesi’ne gittim.

Mütevazı bir park olmasına rağmen, yarım saat oturup soluklandığım çay bahçesinde huzur buldum.

Yeşil, yeşil, yeşil…

Hz Muhammed ne demişti:

Yarın kıyametin kopacağınızı bilseniz bile bugün elinizdeki fidanı dikin.

 

***

Hürriyet’ten Ayşe Arman, akademisyen, yazar ve televizyoncu Üstün Dökmen’le söyleşi yapmış.

Söyleşisinin en dikkat çekici bölümü Dökmen’in cep telefonu kullanmaması.

“Cep telefonsuz bir hayat bana fevkalade uygun. Kuşlar gibi özgürüm. Sizinle burada Pierre Loti’de derinlemesine sohbet edebilirim. Anlattıklarınıza kendimi verebilirim. Ama ikide bir, zırt pırt öten bir telefon olsa, tatlı sohbetimiz bölünür. İki kelam edemeyiz şurada.Ama sakın yanlış anlamayın Ayşe Hanım, karşı olduğum cep telefonu ya da teknoloji değil, haşaaaa!Ben sadece yüz yüze iletişimden yanayım.Yüzde 100, yüz yüze ilişki, ilişkilerin kralıdır!” demiş Dökmen…

İşte budur.

Cep telefonsuz, sosyal medyasız yani tamamen organik bir hayatın pekala mümkün olabildiğini göstermiş Üstün Hoca.