Türkiye Deprem Haritası, 22 yıl sonra değişti.

Yeni haritayla, 46 ilde tehlike azaldı, 6 ilde arttı.

Deprem tehlikesi azalan 46 ilden biri de Bursa!

Ne büyük bir müjde değil mi?

Ancak ifadeye aldanmayın, Bursa’da deprem tehlikesinin azaldığı filan yok.

Nedenini açıklamaya çalışayım.

***

Yaklaşık 10 yıldır, Bursa’daki deprem tehlikesiyle ilgili yüzü aşkın yazı yazan bendeniz, yeni deprem haritasını gördükten sonra telefona sarılıp, işin uzmanı olan Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’i aradım:

-Sayın Er, ne demek istiyor bu haritayı hazırlayanlar? Biz yıllardır boşuna mı kalem oynattık?

-Bursa’da deprem tehlikesi azalmıyor, aksine her geçen gün artıyor. Yeni harita, ilk kez zemin özelliklerini de inceleyen bir deprem haritasıdır. Bu harita, Bursa’nın bazı bölgelerinin deprem açısından sağlam olduğunu ifade ediyor. Ancak, ‘Bursa’da deprem olmayacak’ demiyor.

***

Peki Bursa’da hangi bölgeler depreme daha dayanıklı?

Mesela Çekirge ve Tophane yamaçları…

Örneğin Muradiye…

Ya da Ankara Yolu’nun üstü, Yıldırım yamaçları…

Veya Çalı, Çamlıca, Beşevler…

Yani Ova’daki yapılaşmalar, çok daha riskli.

***

Yeni deprem haritasıyla ilgili ifadeye açıklık getirdikten sonra, bir kez daha şunları hatırlayalım.

Bursa, deprem riski en fazla olan illerin başında geliyor.

Bir değil, 3 büyük fay hattından etkileniyor.

Marmara Denizi’nden geçen Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolunun kırılması İstanbul’u direkt etkileyecek ancak Bursa’da da ciddi yıkımlara yol açacak.

Bakın mesela, 1766’daki büyük İstanbul depremi Avrupa’dan bile hissedilmiş, o derece.

Kuzey Anadolu fay hattının orta kolu…

Yani İznik’ten başlayıp Gemlik’e uzanan fay hattının kırılması da Bursa için mevcut durumda çok büyük bir tehlikeyi işaret ediyor.

Kuzey Anadolu fay hattının güney kolu ise, Uluabat Gölü’nden Kestel’e kadar uzanıyor ki, bu da çok ciddi bir risk.

Yani Bursa bir değil, 3 büyük tehdit altında.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin büyükelçileriyle kahvaltıda bir araya geldi.

Densizin biri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Zeytin Dalı Harekâtı’nı işgal olarak nitelendirince, Kılıçdaroğlu ağzının payını vermiş:

“Bu işgal değil terörle mücadeledir.”

Kılıçdaroğlu’nun gayri milli söylemlerini eleştirmekle birlikte, ne dediğini bilmeyen Avrupalıya verdiği yanıttan dolayı hakkını verelim.

Gelelim işgal meselesine…

Suriye’de 3 ülkenin askerleri var.

ABD, Rusya, Türkiye…

Rusya’yı Suriye devleti davet etti, işgalci diyemezsiniz.

Türkiye ise, askerlerini, polislerini şehit eden teröristleri sınır dışında dahi olsa temizliyor, işgalci diyemezsiniz.

Peki ABD’nin orada ne işi var?

DEAŞ’la mücadele altında Suriye’nin doğal kaynaklarını sömürüyorlar,  PKK-PYD’yi silahlandırıyorlar, eğitiyorlar.

İlla birilerine işgalci denilecekse ABD, ‘cuk’ oturur.

***

Esad güçleri, Şam’ın kırsalı Doğu Guta’da bir sığınağa düzenlediği saldırıda 37 sivili katletti.

Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 37 insanı, gözlerini kırpmadan, üstelik sığınakta öldürdüler.

Türk Ordusu, yıllardır terörle mücadele ediyor, son olarak Afrin’de geçtiğimiz yıllarda da Güneydoğu’da kentlerin yerleşim birimlerinde amansız bir mücadele verdiler.

Ancak hiç, “TSK, sığınağa düzenlediği saldırıda sivilleri katletti” türünden haberler gelmedi.

Gelmediği için de içte ve dışta girdiği bölgelerde çiçeklerle karşılanıyor Mehmetçik.

***

Çiftlik Bank gitti, Anadolu Farm geldi.

Kayseri’de Çiftlik Bank benzeri bir yapılanma olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında bin 500 üyeden 90 milyon lira toplayan Anadolu Farm isimli şirket kapatıldı.

Ayrıca daha Çiftlik Bank benzeri çok sayıda şirketle ilgili soruşturma sürüyormuş ki yakında onların da kokusu çıkar.

Her şerden bir hayır çıkması, bu olsa gerek.