Yeni yıla zamlarla girdik.
Osmangazi Köprüsü’nden geçiş ücreti artık 117 lira 90 kuruş değil, 147 lira 50 kuruş.
Zam oranı, tamı tamına yüzde 26.
Bursa’dan İstanbul’a köprü ve otoyolları kullanarak ulaşmak zaten pahalıydı, şimdi ateş pahası oldu.
Otoban ücreti, İstanbul’daki diğer köprü geçiş ücreti derken Bursa-İstanbul arası gidiş- geliş en az 400 lira oldu.
200 lira da yakıt masrafı koyun, eder 600 lira.
Bursa’dan İstanbul’a BUDO ile 39 lira, otobüs ile ulaşmak sadece 50 lira.
Yani özel araç ile deniz yolculuğu arasında 7 kat, özel araçla ile otobüs yolculuğu arasında 6 kat fark var.
Evet Osmangazi Köprüsü ile zamandan tasarruf ediyorsunuz ama paranız varsa.
Yeni yıl zammı ile köprü araç geçişlerinin azalması kuvvetle muhtemel.
Yani olan yine vatandaşa olacak.
Çünkü yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen Osmangazi Köprüsü’nde yolcu garantisi sistemi var.
Yıllık 14 milyon 600 bin araç geçişi garanti edilmiş.
Her geçmeyen araç için 37 dolar çıkıyor Hazine’nin kasasından.
Hazine, 2019’un ilk 6 ayında 1 milyar 750 bin lira ödeme yapacak araç garantisi taahhüdünden dolayı.
Yani köprüden geçseniz direkt cebinizden, geçmezseniz dolaylı olarak Hazine’den ödeme yapıyorsunuz.
***
Aşı bulundu, hatta geldi.
Aşı yıllarca bulunamayacak diyenler ne diyecekler merak ediyorum?
Vaka sayıları hızla azalıyor, her geçen gün düşüyor.
Salgın yıllarca sürecek, en az 3 yıl kontrol altına alınamayacak diyenlerin yorumu ne olacak, merak ediyorum.
Hastanelerdeki yoğunluk azaldı, yoğun bakım üniteleri rahatladı, servisler dolup taşmıyor.
Sağlık sistemi çökecek, insanlar hastane koridorlarında can verecek, hastalar arasında tercih yapılacak diyen felaket tellalcılarının yüzü kızaracak mı, çok merak ediyorum.
***
Vaka sayıları azaldı, aşı geldi, sağlıkçılar rahatladı, sağlık sistemi normalleşmeye başladı.
Yani salgında tünelin ucundaki ışık göründü.
Artık kısıtlamaların gevşetilmesinin gündeme gelmesi beklenirken, birileri çıkıp haftalarca tam kapanmadan söz ediyor.
Bunlar bir eli yağda diğer eli balda, ekonomik olarak süreçten hiçbir zarar görmemiş tuzu kurulardır.
Dikkate alınmalarında fayda vardır.
***
Bir okuyucumun iletisi:
“Şehirlerde en çok su tüketimi tekstil fabrikalarında olmaktadır. Bir şehrin içme suyu potansiyeli vardır. Şehrin içme suyunu sağlayan kaynakların potansiyeli üzerinde yapılanma ve şehirleşmeye izin verilmemelidir. Şehrin bacasız sermayesi ise turizmdir. Bir personel yemeğinde Büyükşehir Belediye Başkanı’na İznik Gölü’ndeki bazilikanın ortaya çıkarılmasından bahsetmiştim. Suudiler Kabe’den nasıl para kazanıyorlarsa, bu bazilikanın da Meryem Ana ya da Efes’den daha önemli olduğunu, Hıristiyanların 1. derece hac vazifesini yerine getirecekleri yer olduğundan bahsettim. Bu konuları siz de köşe yazılarınızda değinirseniz sevinirim. Teşekkürler. / Hakan Özdüğenci
***
AK Parti ilçe teşkilatlarının uzun zamandan bu yana aktif olduğunu söyleyemeyiz.
Acaba birçoğu ilçelerinde iktidar olduğu için mi edilgen bir görüntü sergiliyor?
Ancak muhalefet örgütleri, AK Parti belediyelerini topa tutarken, belediye başkanlarının yalnız ve bazen savunmasız kaldığını görüyoruz.
Mudanya’da ise bir kadın ilçe başkanı hayli aktif bir görüntü sergiliyor.
Kah CHP’li belediyeye muhalefet ediyor, kah sahada kayda değer çalışmalar yapıyor.
Av. İnci Söğütlü’den söz ediyorum.
***
Göreve atandıktan sonra Bursa’yı tanıyabildi mi?
Bursa’daki vaka durumu nasıl?
Hastanelerdeki tablo nasıl?
Aşıda öncelik kimlerin?
Bursa’ya kaç doz aşı gelecek?
Yarım kalan hastaneler ne zaman tamamlanacak?
Ben sordum, İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz yanıtladı.
Pazartesi Söyleşileri, yarın gazetenizde.
Efendim iyi pazarlar.