“Bugün döviz, altın ve para piyasalarındaki dalgalanmalar karşısında AK Parti camiası hemen savunmaya geçip, aslında kötü bir durumun olmadığını, çok iyi bir ekonomimizin olduğunu anlatmaya başladılar.
Salgın sürecinde ve 1 Haziran’dan sonra yeni normalleşme diye adlandırdığımız dönemin başladığı günlerde bir şeyler paylaşmış, dünyayı ve haliyle ülkemizi ciddi bir ekonomik buhran bekliyor demiştim. Bunu aşmanın yolu ‘milli mutabakattan’ ve ‘doğru adımlar’ atmaktan geçiyor diye de eklemiştim. Doğru adımlar ve doğru kararlar alınırsa bu işten ülke olarak çok kârlı çıkarız diye belirtmiştim.
Bence bugün henüz bir şey yaşamadık. Asıl sıkıntı 2021 yılında. İnşallah olmaz deyip, yapılan yanlışları ve neler yapılması gerektiğiyle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Pandemi sürecinde ağırlıklı olarak tüketici kredileri verildi. Tüketici kredilerine de çok kolay ulaşıldı. Elimizdeki telefonlarla internet bankacılığı üzerinden anında kredi aldık. Hatta kamu bankaları üç ay geri ödemesiz tatil kredileri bile verdi. Ama ne var ki KOBİ’ler, işletmeler, üretim yapanlar kredilere kolay ulaşamadı. İşletme kredilerinde, önceki yılın, ondan önceki yılın bilançoları istendi, SGK ve vergi borcu olmaması şartı arandı. Bunlar yetmezmiş gibi ipotek de talep edildi. Esasında tam tersi olmalıydı. İşletmeler ve üretenler, istihdam sağlayanlar kredilere daha kolay ulaşabilmeliydi. Hatta Ticaret Bakanlığı bir ekip kurup son beş yılda, on yılda iyi üretim yapıp ihracat yapan firmalar arasında bugün zayıf veya atıl vaziyete düşmüş olanları tespit edip, ‘gel bakalım neden bu vaziyettesin, neye ihtiyacın var? Seni tekrar ayağa kaldıralım üretim, ihracat yap, istihdam sağla’ demeliydi. Pandemiden dolayı bütün dünyada üretim zayıf olacak, biz bu açığı kapatalım denmeliydi. İşletmeler büyüyünce çalışan sayısı artacak, mevcut çalışan daha iyi şartlarda olacaktı. Ondan sonra zaten tüketecekti. Bugün verilen tüketici kredileri 3 ay sonra, bir yıl sonra nasıl geri ödenecek? Devlet bankaları görev zararını nasıl kapatacak acaba? Bunları bugünden düşünmemiz lazım. Acil olarak üretime yönelik adımlar atılmalı. Devlet uzman ekipler oluşturarak pandemiden ötürü dünyada üretim yapılamayan alanlarda işletmeleri yönlendirmeli ve ihracat kapıları açmalıdır. Burada sanayi odalarına da büyük görev düşmektedir.”
***
Bu satırları bir CHP’li yazmadı. (CHP’liler sosyal medyada birbirlerini yemekten bu işlere vakit ayıramıyorlar.)
İYİ Parti, HDP veya herhangi bir muhalefet partisi temsilcisinin, üyesinin veya sempatizanın kaleminden de dökülmüş değil.
Bu satırların sahibi AK Partili Tahir Kahveci’den başkası değil.
Geçen dönem Nilüfer’de ilçe yöneticiliği de yapmış olan Kahveci, gerçekçi bir metni sosyal medya hesabından paylaşmış.
Ben de orada gördüm ve başkaları da okusun diye köşeme taşıdım.
Siyasetçileri AK Partili, CHP’li, MHP’li veya HDP’li diye ayırmamak lazım.
Benim için iyi bir siyasetçi vicdanlı olup, ne pahasına olursa olsun doğruları söyleyendir.
Kahveci de vicdanının sesini dinleyerek, yakasındaki rozete bakmaksızın doğruları yazmaktan çekinmemiş.
Örnek olsun…
***
Muharrem İnce’nin kuracağı partiyi AK Parti’nin içinden çıkan DEVA ve Gelecek Partisi ile karıştıranlar var.
Deniliyor ki DEVA ve Gelecek Partisi de büyük beklentilerle kuruldu ancak sonuç ortada.
Evet sonuç ortada…
Mesela Deva Partisi’nin Bursa’da birçok isme teklif götürdüğü ancak yönetici bulamadığını duyuyorum.
Benzer tablo Gelecek Partisi’nde de var.
Çünkü heyecan yaratamadı bu iki parti.
İnce’nin kuracağı partiye de henüz akın akın bir yönelişin işaretleri yok.
Ancak daha ortada parti yok.
Ayrıca siyasetçiler ortada olağanüstü bir neden yoksa doğru ata oynamayı tercih ederler.
Yani garanticidirler.
Kılıçdaroğlu’nun politikalarından rahatsız olan CHP milletvekili ve yöneticileri, yeni partinin toplumdaki karşılığını görmek için beklemedeler.
Bir de Babacan ve Davutoğlu, kitleleri heyecanlandıracak, tabanı ayağa kaldıracak, kamuoyunda ses getirecek lider profilinden hayli uzaklar.
Ancak İnce, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasında çok iyi bir sınav verdi.
Hasılı, İnce’nin kuracağı partiyle ilgili peşin hükümlü olmamakta fayda var.
***
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, virüsün kontrol altına alınması için 5 maddelik bir reçete sunmuş.
Maddeler arasında çalışanların iş başı saatlerinin yayılıp, toplu ulaşıma yığılmaların önüne geçmek de var.
Bursa’da trafik sıkışıklığını önlemek için mesai saatlerinin yayılması planlanıyor.
Mesai saatlerinin yayılması için geçerli bir neden daha var artık:
Pandemi!
***
Altının ve dövizin durumu malum.
Freni boşalmış kamyon gibiler.
Bazıları ise küçük hesaplar peşinde.
Elinde ne var ne yoksa ya döviz ya da altın alanlar var.
Hatta bankadan kredi çekip, altın ve dövize yatırım yapanları bile duyuyoruz.
2018’de yaşananlardan hiç mi ders çıkarmadık?
7 lira sınırına dayanan dolar 5 liraya kadar gerilemişti.
7 liradan dolar alanlar da ya zarar etmiş ya da zarar etmemek için uzun zaman beklemişti.
Döviz de altın da en yüksek seviyelerinde.
Yapmayın, etmeyin.
***
Pandemi sürecinde neredeyse tüm sektörlerde kapalı olan işyerleri açıldı.
Sadece bir sektör hariç.
Restoran ruhsatı olmayan eğlence mekânları.
Oysa bu sektörde, çok sayıda emekçi istihdam ediliyor, müzisyeni, tedarikçisi, mekân sahibi derken on binlerce insan yaşamını idame ettiriyordu.
Eğlence sektörünün ne durumda olduğunu işletmeci Yusuf Sabahyıldız’a sorduk.
Pazartesi Söyleşileri yarın gazetenizde.
Efendim iyi pazarlar…