Yıllardır bu köşeden havai fişeğin yasaklanması gerektiğini yazıyorum.
Ne ki Sakarya’daki 2 facianın ardından havai fişeğin yasaklanmasıyla ilgili kamuoyu oluştu.
Zararın neresinden dönersek kardır.
Ancak konuyu gündemde tutmakta fayda var.
Havai fişeğin yasaklanması için CHP milletvekilleri kanun teklifi verdi.
Umarım, teklif muhalefetten geldi diye reddedilmez.
***
“Hazır giyim üretimi haziran ayında yüzde 60-65 civarında olurken, bu ay da yüzde 70 civarında olmasını bekliyoruz. ”
Efendim bu sözler Yeşim Tekstil Ceo’su Şenol Şankaya’ya ait.
Şankaya’nın sözlerine neden yer verdim?
Hafta içi okudunuz belki, dünyanın dev giyim firmaları bir bir iflas erteleme talebinde bulundu.
Mesela bunlardan biri 200 yıllık ABD’li dev firma Brooks Brothers.
Dar gelirli ve orta sınıf kesimin önünden bile geçemediği, patronların mağazası olarak bilinen ve Bursa’da şubesi bulunmayan Brooks Brothers da, diğer mağazalar gibi Covid-19’a yenik düşüp, iflas bayrağını çekti.
İşte bu karamsar ekonomik tablonun ortasında, Bursalı ve Türkiyeli tekstilcilerin, hala üretime devam etmesi ve inatla ayakta durma çabaları, sadece sektöre değil, aynı gemide olan 81 milyon yurttaşa da umut olmalı.
Nitekim Şankaya, pandemi sürecinde alternatif pazar arayışlarında, özellikle Avrupa pazarının Çin’den Türkiye’ye kaymaya başladığını söyledi ki, bu geleceğe dönük umutlarımızı daha da arttırdı.
***
Peki Yeşim Tekstil’de durum ne?
Bir miktar üretim kaybı olmuş ama öngörülerinin aksine ihracata devam ediyorlar.
Yani, Ağrı ve yurt dışındaki fabrikalarıyla birlikte yaklaşık 21 bin kişiyi istihdam etmeye devam ediyorlar.
***
Dev mağazaların bir bir iflas etmesi, sadece talep daralmasından kaynaklanmıyor.
E-ticaret ciroları pandemi sürecinde katbe kat arttı.
E-ticarete yabancı insanlar da bu süreçte internetten rahatlıkla kot pantolan, ayakkabı, gömlek edinebileceklerini gördüler.
Üstelik vergisi, algısı olmadığı için daha hesaplı.
Ancak ben hala elimle dokunmadan, gözümle görmeden, aynanın karşısına geçip denemeden, satış elemanının gözünün içine bakıp, ‘olmuş mu?”demeden yapılan alışverişe alışveriş diyemiyorum.
Çok mu gelenekçiyim acaba?
***
İsrail’de sokaklara buzdolapları yerleştirmişler.
Gün sonunda fazla gıdası olan restoranlar ve işletmeler gıdalarını bu dolaplara bırakıyor, ihtiyacı olanlar dolaplardan ihtiyaçlarını alıyor.
Nasıl uygulama?
“Güzel ama bizde böyle bir uygulama tutmaz, 2 günde talan ederler o buzdolaplarını” demeyin.
Belediyeler, bu işe öncülük edebilir.
Özellikle pandeminin ekonomiyi kasıp kavurduğu şu dönemde.
***
Kredi faizleri düştü, konut satışları patladı.
Ve bir kez daha konut sahiplerinin tapu dairelerine beyan ettiği satış fiyatı gündeme geldi.
Bizde genellikle, satış fiyatı düşük gösterilir ki, tapu harcı daha az ödensin diye.
Almanya’da bunu katiyen yapamazsınız.
Yaptınız diyelim başınıza iş açabilirsiniz.
Nitekim orada beyan ettiğiniz evinizin değeri, yerel yönetimlerin sisteminde görülüyor.
Diyelim ki 150 bin Euro olan evinizin değerini 100 bin Euro gösterdiniz.
Belediye 100 bin Euro’ya evinizi satın alabilir, yani kamulaştırabilir.
Hatta öncelik belediyenin.
Böylece 50 bin Euro zarar ediyorsunuz.
Almanya’da belediyelerin eve ihtiyacı mı var?
Evet var.
Adamlar yenik düştükleri 2 dünya savaşından, tasarruf ederek ve 60-70 metrekarelik evlerde oturarak çıkıp, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olmuşlar.
Ev fiyatları da ucuz değil, aksine pahalı.
Yani konut fazlası yok.
Ve bizdeki gibi iki, üç yılda fiyatını katlamadığı için konutlar yatırım aracı değil, barınma ihtiyacı.
***
Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan.
Sertaslan’ın özellikle sosyal projelerine ve katılımcı yönetim anlayışıyla ilgili anlattıkları dikkat çekiciydi.
Yarın gazetenizde ve olay.com.tr’de.