Bursa’da sokağa çıkma yasağının ikinci haftasında da manzara benzerdi.
Dün OLAY Medya Spor Müdürü Orhan Güney ile gazeteye geliyoruz.
Ana arterlerde tek tük araçlar, 80-90 km hızla ilerliyorlar.
Gazeteye gelene kadar 3 noktada polis kontrol noktası vardı.
İlki İzmir Yolu’nda.
Kadın polis, “Hayırdır, ne işiniz var?” der gibi bakarken, basın kartlarımızı gösterip, birinci kontrol noktasından geçtik.
İkinci nokta Acemler’deydi.
Yine aynı diyalog.
Polis, hiçbir şey sormuyor, sizin açıklama yapmanızı bekliyor.
Son kontrol noktası Ankara Yolu üzerindeydi.
Bu kez polis, basın kartlarımızı göstermemizden tatmin olmamış olacak ki, elimizden aldığı kartı yaklaşık 20 saniye inceledikten sonra yol verdi.
Hemen yanımızdaki aracın şoförü ise sanırım yasak delmişti.
Nitekim polis işlem yapıyordu beyefendiye.
Ve biz de günün ilk cezalarından birine tanık olduk.
***
Sokağa çıkma yasağının günler öncesinden duyurulmasının ne kadar isabetli bir karar olduğu cuma akşamı görüldü.
Vatandaş belli ki birkaç gün öncesinden tedbirini almış, son gece marketlere hücum etmemişti.
Yine de marketlerde hatırı sayılır bir kalabalık vardı.
Önümdeki müşteri marketi satın almışcasına tekerlekli el arabasını tıka basa doldurup yaklaşık 600 liralık alışveriş yaptı.
Arabanın içinde yok, yoktu.
Makarnalar, salçalar, cipsler çifter çifter, etler kilo kilo, yumurtalar koli koli, meyve suları, kolalar ve envai çeşit içecekler litre litre…
Bunların tümü sadece 2 gün için.
Sürecin kazananı süpermarketler oldu galiba!
1 yılda yapmadıkları ciroyu, şu birkaç ayda yaptılar.
***
Malum, salgın günlerinde yollardaki araç sayısı hayli azaldı.
Azalınca da trafik sıkışıklığı ortadan kalktı.
Yani dur, kalk yok…
Tecrübeyle sabittir ki, trafiğin olmadığı günlerde aracın sarf ettiği yakıt çok ama çok düşüyor.
Yarı yarıya desem bilmem abartmış olur muyum?
***
Şu yurdum insanın zekasına hayranım.
Her türlü yasağı, öyle veya böyle delmesini beceriyorlar.
Sultanbeyli’de 3 kafadar, çatıya çıkmış keyif yapıyorlar.
Polis drone ile gençleri yakalıyor ve uyarısını yapıyor:
Ne işiniz var gençler çatıda. Üstelik sosyal mesafe kuralını ihla ediyorsunuz. Hadi evinize!
Hasılı, Türk polisinden kaçış yok.
Havada, karada!
***
Salgının kontrol altına alınacağına dair yetkililerden ve uzmanlardan iyi haberler gelmeye başladı.
Avrupa ülkeleri tedbirleri yavaş yavaş gevşetmeye hazırlanıyor.
Bazı büyük fabrikalar ara verdikleri üretime yeniden başlayacaklarını duyurdular.
Ancak salgının ekonomiye yansımasını iliklerimize kadar hissedeceğiz, bu kesin.
Peki virüsü dünyaya tebelleş eden ülke bir bedel ödemeyecek mi?
Geçmiş yıllardaki diğer salgınların da kaynağı olan ve son virüsü dünyadan saklamaya çalışan Çin Halk Cumhuriyeti’nin yüklü bir tazminat ödemesi gerekmiyor mu?
ABD, Çin’e 20 trilyon dolarlık tazminat davası açmaya hazırlanıyor.
Avrupa ve ardından diğer ülkeler de tazminat talep edebilir.
Çin’in tazminat ödemeye yanaşmayacağına kesin gözle bakılıyor.
İşte o zaman yaptırımlar gündeme gelebilir.
Yani, yeni bir ticaret savaşına hazır olun.
***
Salgın sürecinde alınan tedbirler yeterli mi?
Liberalizm çöküyor, kamucu ekonomi yükseliyor mu?
Dünya bu krizden nasıl çıkabilir?
Ekonomik tedbirler krizden bizi çıkarabilecek mi?
Bütçe, salgınla mücadeleyle baş edebilecek düzeyde mi?
Ne kadar küçüleceğiz?
İşsizlik oranı ne olacak?
Para basılmalı mı, IMF ile masaya oturulmalı mı?
Krizden nasıl çıkarız?
Krizin siyasi yansımaları nasıl olacak?
Ben sordum İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Tatloğlu yanıtladı.
Yarın Pazartesi Söyleşisi’nde.
Efendim iyi pazarlar.