Hayatınızın bahar bahçe olması için kusursuz olmanıza, kaliteli yaşam sürdürmeniz için de çok paranızın olmasına gerek yok.
Hatta aksine çok paraya sahip olmak, kaliteli yaşamın önünde engel bile olabilir bazen.
İşletmenin temel kurallarından biri, sermayenin sürekli büyümesi gerekliliğidir.
Tersi bir durumda batar gidersiniz…
Sermayenizi büyütmek için de daha fazla çalışmalı, daha fazla işlerinize yoğunlaşmalı, daha fazla emek harcamalısınız.
Böylece doğa yüzü görmeyeli, bir menekşeyi koklamayalı, bir kedinin başını okşamayalı yıllar geçmiş, Tanrı’nın canlılara bahşettiği nimetlerden faydalanamayan, mekanik bir insan olarak öbür dünyaya göçüp gitmek de var.
Şu fotoğrafta, ağaç koltukta sere serpe uzanan, kuş cıvıltıları arasında, şelalenin sesi ruhuna işleyerek şekerleme yapan İngiliz’e bakar mısınız?
Yatı, katı, lüks araba koleksiyonu olan birinden daha az mutlu olduğunu söyleyebilir misiniz bu adam için?
Veya çevredekilere aldırmaksızın aşklarını doyasıya yaşayan şu iki gencin vücutlarına salgılanan oksitosinin (aşk hormonu) verdiği hazzı hangi servetle satın alabilirsiniz?
Peki ya, iyi ve kötü günde bir yastıkta kocamaya söz vermiş ve en özel günlerinde kendilerini doğaya atan şu çiftin mutluluklarını yaşatabilecek bir para cinsini söyleyebilir misiniz?
Tüm bunlar, kendime bir iyilik yapıp hafta sonu gittiğim doğa harikası, kışı ayrı, yazı ayrı güzel, sonbaharı farklı, ilkbaharı bambaşka olan Suuçtu Şelalesi’nde gördüklerimdi.
580 rakımlı Suuçtu’ya her gittiğimde, daha farklı güzellikleri keşfediyorum.
Şelale tüm haşmetiyle aşağıda sizi beklerken, üst tarafta Kayın ağaçlarının gölgesinde, şehrin keşmekeşliğinden bitap düşmüş bedeninizi, yorgun düşmüş ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Çok sayıda ziyaretçi ağırlamasına rağmen, bozulmamış bu doğa harikasına nerelerden gelmiyorlar ki?
Başta Kuveyt olmak üzere Körfez ülkelerinden gelen Araplar, İranlılar ve hatta İtalyanlar…
O kadar çok 10 plakalı araç gördüm ki.
Balıkesirliler kadar İstanbulluların ilgisi de büyüktü buraya.
Zenginler, orta direk ve elbette kendi halinde yaşayıp giden, her halinden varsıl olmadıkları belli olan yurdum insanı da Suuçtu’ya akın etmişti.
Hafta sonları 4 bin, 5 bin araç girişi oluyor, binlerce insan piknik yapıyor, şelalede fotoğraf çektiriyor veya sadece bir çay içip dönüyorlar.
Arabaların biri geliyor, diğeri gidiyor…
Mustafakemalpaşa Belediyesi, bu nadide bölgeyi özenle koruyor.
Bir kere şelalenın bulunduğu bölgede piknik yapmaya kesinlikle izin vermiyorlar.
Adım başı asılan levhalarla, bölgenin korunması için ziyaretçiler uyarılıyor.
Ve doğal SİT alanı olan Suuçtu’yu korumak şartıyla, ziyaretçilerin rahat etmesi için her ayrıntı düşünülmüş.
Engelli tuvaletinden, küçük bir kafeye, mescitten, piknik masalarına kadar…
Hasılı, Suuçtu’ya hala gitmediyseniz, ne durursunuz.
Akil adam da böyle düşünüyorsa…
CHP’nin eski genel başkanlarından Altan Öymen’in İpek Özbey’le söyleşisi kelimenin tam anlamıyla evlere şenlik cinsten.
Özbey, “CHP, neden hiç iktidar olamıyor?” diye soruyor.
Öymen, “CHP bu ülkeye demokrasiyi getirdi. Zaten herşey iktidar olmak değildir. CHP, demokrasiyi koruyor” gibi bir yanıt veriyor.
Tek partili dönemi saymazsak, İsmet İnönü’nün (kendi istediği için değil, uluslararası baskılar ve Sovyet tehdidine karşı Batı bloğuna yanaşmak için) konjonktörel nedenlerden dolayı zorunlu kaldığı için geçtiği çok partili sistemin üzerinden 72 yıl geçmiş.
CHP hala demokrasiyi koruyor ve yegane misyonu da buysa; partinin akil adamı, bir diğer ifadeyle ombudsmanı böyle düşünüyor ve CHP’yi salt denetim organı sınırlarına hapsediyorsa, vay bu partinin haline.
AK Parti’de revizyonun ayak sesleri
Evet, Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan seçimi kazandı.
Üsetlik Meclis’te çoğunluğu elde ederek.
Ayrıca çok net ve anlamlı bir farkla.
Ancak AK Parti açısından ortada buz gibi bir gerçek var:
Hatırı sayılır miktarda oyları düştü.
Bir diğer ifadeyle neredeyse 7 Haziran oylarına gerilediler.
Yani eski sistem sürseydi AK Parti tek başına iktidar olamıyordu.
Bu nedenle AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, parti içinde revizyon yapması bekleniyor.
Revizyonun boyutlarının referandum sonrasındaki gibi köklü ve radikal olması beklenmiyor.
Ancak, yine de önemli değişikliklerin yapılacağı söyleniyor.