Önceki gün BTSO Hizmet Ticaret Konseyi Başkanı Turgay Güler ile söyleşi yaptıktan sonra sohbet ediyoruz.

Birkaç gün önce Kanada’da restoran işleten bir arkadaşı gelmiş.

Kanada’nın küçük bir kentinde yaşayan Türk işletmeci,  pandemi süreci boyunca yaşadıklarını anlatmış.

Kanada’da bugüne kadar, yeme-içme sektörü de dahil olmak üzere hiçbir mekan kapanmamış.

Başta maske olmak üzere yasaklar da yok denecek kadar azmış.

Sadece kafe ve restoranlarda sosyal mesafe gibi bazı kısıtlamalar söz konusuymuş.

Devlet, ilk etapta tüm işletmelere, büyüklüklerine göre destek ödemesi yapmış.

Bizim Türk işletmeciye ilk olarak 40 bin dolarlık ödeme yapılmış.

Ardından 20 bin dolar daha yardım yapılmış.

Ve son olarak 20 bin dolarlık bir çek daha gelmiş.

Toplamda 80 bin dolarlık hibe desteği verilmiş.

Ayrıca işletmelerin yüzde 75’inin kiraları devlet tarafından karşılanıyormuş.

“Mekânlar kapanmadı, neden destek veriliyor?” diye sorabilirsiniz.

Tüm bu destekler, pandemi nedeniyle Kanadalıların kafe ve restoranlara daha az gitmelerinden dolayı verilmiş.

Kanada’da devlet desteği bununla da sınırlı değilmiş.

Bir de hanelere, kişi başı 2 bin dolar yardım yapılmış.  Mesela, 4 kişilik bir aileye, 8 bin dolarlık yardım yapılmış.

Kanadalı işletmeci, tüm bu destekleri anlattıktan sonra, “Keşke pandemi bitmese. Normal şartlarda kazandığımızdan daha fazla kazanıyoruz” demiş.

75 gündür mekânları kapalı olan Turgay Güler, Kanadalı misafirinin anlattıklarından dolayı içi, içini yemiş.

Hatta  arkadaşının, “Kanada’da bir işletmemin başına geç” teklifini ciddi ciddi düşünmeye başlamış.

 

Esnafın sorununa Efkan Ala el attı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala’nın, Bursalı esnaf temsilcileriyle toplantı yaptığına değinmiştim.

Görüşmenin detayları ve sonrasında yaşananlarla ilgili yeni bilgiler edindim.

Esnaf temsilcileri, devletin alacaklarından vazgeçmesi, ciddi miktarda kira yardımı, borçlarından dolayı mallarının haczedilmemesi, HES kodu koşuluyla mekânların açılması, mekânlar açıldıktan sonra da mümkünse hibe kredi, değilse en az 6 ay geri ödemesiz, düşük faizli kredi talebinde bulunmuş.

Ala, esnaf temsilcilerine, “Haklısınız, mağduriyetinizi anlıyoruz. Kısıtlamalarla amacımız, pandemi nedeniyle yoğunlaşan hastanelerin yükünü azaltmak ve vatandaşın sağlığını korumaktı. Hastanelerdeki yoğunluk azaldı, şimdi kısıtlamalar nedeniyle mağdur olan kesimlerin sorunlarına odaklanacağız” demiş.

Ve esnaf temsilcileriyle görüştükten sonra ilk MYK’da, talepleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmiş.

Erdoğan, Ala’nın söylediklerini dikkatle dinledikten sonra, ilgili bakanlara  talimat vererek, talepler üzerinde çalışılmasını istemiş.

Yani Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı, esnaf taleplerinin devlete getireceği yükler, işletmelerin açılmasının halk sağlığına olan etkileri, borçlarla ilgili hukuki düzenlemeler gibi talepler üzerinde kapsamlı bir çalışma yapacak.

Çalışma bittikten sonra taleplerin olabilirliliği üzerinde yeni bir değerlendirme yapılacak.

 

Kent menfaatlerini ideolojinin üzerinde görmek

Önceki gün Büyükşehir Meclisi’nde konuşan Başkan Alinur Aktaş, muhalefet belediyesi temsilcilerine, akademik odalarla çalışmaktan çok memnun olduklarını hatırlatıyor ve ekliyor: “Size de tavsiye ederiz.”

Aktaş’ın sözleri her ne kadar tavsiye niteliğinde olsa da, örtülü bir eleştiri de kokuyor.

Doğrusu ideolojik ön yargılardan olsa gerek, özellikle AK Partili belediye başkanlarının, akademik odalara mesafeli olduklarını biliyoruz.

İlk kez AK Partili bir büyükşehir belediye başkanı, kentin çıkarları gereği  akademik oda temsilcilerinin dünya görüşlerine bakmadan işbirliği yapıyor.

Atatürk Spor Salonu ve Hanlar Bölgesi için yarışma açılması, Nilüfer’deki Ekokent projesinde akademik odaların dahil edilmesi kamuoyuna yansıyan gelişmeler.

Doğru olan da bu…

Yani ideolojileri, kent menfaatinin üzerinde görmemek.