Pandemi sürecinde e-ticarette yaşanan artış AVM’leri olumsuz etkiledi. Ancak Türkiye’nin en büyük markalarından biri Özdilek’in sahibi Hüseyin Özdilek, AVM’lerin ayakta kalacağını söylüyor: “e-ticaret AVM’leri etkilemez. AVM’ler bir rehabilitasyon merkezi gibi. İnsanların sosyalleştiği, çayını, kahvesini içtiği, yeni çıkan ürünleri gördüğü, gözünün, gönlünün açıldığı yerlerdir. İnsanlar psikoloğa gitmektense AVM’lere gidiyor. Aksine AVM’lerin sayısının artması gerekir.”
İnternette farklı, mağazada farklı fiyata da isyan eden Özdilek, fiyat farkı yaratan firmaların güven kaybına uğradığını ileri sürdü. Özdilek’in pandemi sürecinde kardan zarar ettiğini de belirten ünlü iş insanı, 2023’e kadar yeni yatırım yapmayacaklarını ve borç ödemeyeceklerini belirtti. Özdilek, “Türkiye Cumhuriyeti varsa Özdilek de var. Bu sayede para kazanmaya devam ediyoruz” diyerek ümitli konuştu.
————————–
Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu ünlü iş insanı Hüseyin Özdilek.
Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, pandemi sürecinin sektöre etkilerinden, AVM’lerin durumuna, Özdilek’in mali tablosundan, yeni yatırımlara varıncaya kadar önemli mesajlar verdi.
“TOPARLANMA SÜRECİNE GİRDİK”
♦ Pandemi sürecinden bazı sektörler çok olumsuz etkilendi. Ancak gıda sektörü, süper marketler, dezenfektan ve temizlik firmalarının kazançlı çıktığını düşünüyor musunuz?
Pandemi sürecinde daha çok gıda maddesi satışları oldu. Gıda satışlarında yüzde 50 artış var ama tekstildeki düşüş de yüzde 30 seviyesindeydi. Temmuz ayı itibariyle bir toparlanma oldu. Antalya’daki 108 kiracılı, Bursa’daki 30 kiracılı, İstanbul’daki 140 kiracılı AVM’lerimizin çalışma saatleri eskisi gibi sabah 10’dan gece 10’a çekildi. Haziran ayına göre AVM’lerimize giren müşteri sayısında yüzde 50 artış oldu ama geçen seneye göre yarı yarıya bir azalma var. Mesela İstanbul Levent’teki AVM’ye geçen yıl 30 bin kişi girerken, bu yıl 15 bine düştü. Ancak sepet ortalamasında yüzde 30 artış var. AVM’ye gelenler alışveriş yapmaya geliyorlar.
♦ Salgın ekonomiyi de olumsuz etkiledi. Bu da vatandaşın cebine yansıdı ve insanların alım gücü düştü. Marketlerde durum nedir?
İnsanlar güvendiği yerlere gitmeye başladı. Salgından dolayı ürünün kalitesine ve hijyene dikkat edilmeye başlandı. Biz, Sağlık Bakanlığı’ndan sertifika alan ilk işletmelerden biriyiz ve iyi sonuçlar alıyoruz. Ekiplerimiz amatör ruhla en iyi hizmeti vermeye çalışıyorlar.
“EVDEN ÇALIŞMA YAYGINLAŞMAZ”
♦ Salgın, evden çalışma için bir prova oldu. Özdilek’te durum nasıldı? Evden çalışma sistemini hayata geçirdiniz mi?
Evden iş yapan mühendislerimiz oldu. Ama genelde personel iş yerine gelerek çalıştı. Allah’a şükür bir şey olmadı. Bu süreci atlatıyoruz.
♦ Normal şartlara dönüldüğünde de evden çalışmaya devam edecek misiniz?
Bizim öyle bir düşüncemiz yok. Çünkü nüfus artıyor. İnsanları evde bağlasanız durmazlar. Hapse girmeyi ister mi hiç kimse? Uzun vadede evden çalışmak mümkün değil. Evde çalışanlar var ama iş yerleri, organize olmuş, denetlenebilen ve ekip arkadaşlarıyla fikir paylaşımı yapabilen yerler olmalı. Bir şey soracaksınız, merkezi arıyorsunuz ve o an meşgulse yanıtı geç alırsınız. Vakit nakittir. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, organize olmuş, planlı, verimli çalışan iş yerlerinin evden çalışması mümkün değil. Robotlar gelse de iş yerinde çalışacak.
“AVM’LER ESKİ GÜNLERİNE DÖNECEKTİR”
♦ Salgın en çok AVM’leri vurdu diyebiliriz. İnsanlar, alışverişlerini e-ticaret yöntemiyle yapmaya başladı. AVM’lerde bazı mağazaların kapandığını görüyoruz. AVM sektöründe durum nedir?
AVM’lerin eski noktaya gelmesi için sabırlı olmak lazım. Tabii bunun için de mağazalar ve kiracılar da giderlerini kontrol etmek zorunda. Devletin teşvikleri de bu yönde. Bir mağazanın cirosu yüzde 25 düşmüşse, eleman sayısını da yüzde 25 düşürmeli veya yarım güne göre planlamalı. Gelir ve gider orantılı olmalı. Koronadan önceki giderlerler devam ederse zarar edersiniz. Zarar ederseniz de arkanızda merkez bankası yok. Kar ederken devlet der ki ‘benimle mi paylaşıyorsun?’ Evet vergi ödeyerek devletle paylaşıyoruz. Ama devlet zarar ettiğin yılın karından düşmek üzere zararını verebiliyor. Bu sene zarar ettiniz, bir dahaki sene kar ederseniz o zararı karınızdan düşebiliyorsunuz ama zararı size geri dönüp vermiyorlar. Dolayısıyla borca yakalanmış şirketlere Allah kolaylık versin. Tekstilde, sezon başında aldığı malın çeklerini ödemiş şirketler tam yazlık ürünlerde satış yapacakken salgın oldu ve satışlar bir anda durdu. O paraların ödenmesi, banka kredilerinin ötelenmesi lazım. Bunlar tespit edilip, devletin sağduyuyla destek vermesi lazım. Devlet destek veriyor, bundan sonra da devam etmesi lazım.
“KARDAN ZARAR EDİYORUZ”
♦ Evet AVM’ler salgından etkilendi ama her AVM’nin etkileri aynı mı oldu?
Evet zarar ediyoruz ama kardan zarar ediyoruz. Geçen yıl 100 lira kazanıyorsak bu yıl 50 lira kazanacağız. Karlar yarı yarıya düşüyor tabii vergi de yarı yarıya düşecek. Türkiye ekonomisinde bir daralma olacak.
“E-TİCARET BİR YERE KADAR”
♦ E-ticaret yoluyla yapılan alışveriş hem daha kolay, hem daha hesaplı. Ancak AVM’lerin ekonomideki payı çok büyük. Nitekim Türkiye genelinde 436 AVM var ve geçen yıl AVM’ler 160 milyar lira ciro yapmışlar. Alışveriş e-ticarete kayarsa bunca yatırım boşa mı gidecek? AVM’lerin b planı var mı?
Mağazada ne satıyorsak internette de onu satıyoruz. Bunu yapmayanlar güven sarsar ve uzun vadeli satış yapamazlar. Kendi bacağına kurşun sıkmaktır bu. Bir yere toptan vermiştir, toptancı firma da reklam yaparak bir seferliğine indirimli satış yapmıştır. Buradan beyan ediyorum, mağazadan farklı, internetten farklı fiyattan satış yapmak müşterinin güvenini kaybetmek demektir. Müşterinin güveni kaybolursa bir daha geri gelmez. Eğer marka olmuşsan mağaza fiyatın da internet fiyatın da aynı olmalı. Çünkü internette nakliye ücretini de firma ödüyor. Bir de paket maliyeti var.
♦ E-ticaretin artması, AVM’leri tehdit etmiyor mu?
Hayır hiçbir şey olmaz. AVM’ler devam eder. İnternet satışı bir miktar artar. Ancak herkesin işi olması lazım. Herkes bilgisayarı çok iyi kullanıp, zaman planlamasını çok iyi yapmalı ki o toplumda internetten satış artsın. Yüzde 29’unun köyde yaşadığı, işsizliğin olduğu, eğitim seviyesinin düşük bir toplumda internet satışları bir yere kadar. Ayrıca AVM’ler bir rehabilitasyon merkezi gibi. İnsanların sosyalleştiği, çayını, kahvesini içtiği, yeni çıkan ürünleri gördüğü, vitrindeki ürünleri incelediği ve gözünün gönlünün açıldığı yerlerdir. İnsanlar psikoloğa gitmektense AVM’lere gidiyor. AVM’ler kayıtlı çalışıyor ve istihdamı arttırıyor. Aksine AVM’lerin sayısının artması gerekir.
♦ Özdilek mağazalarında e- ticaret arttı mı?
Yüzde 300 arttı ama istenilen seviyede değil. İnternet istihdamı sağlayamaz, işsizliğe neden olur. Ama tabii e-ticaretten de vazgeçmek mümkün değil. E-ticaretin artması kaçınılmaz.
♦ Pandemi süreci, vatandaşın tüketim alışkanlığını nasıl etkiledi? Tasarrufa gidiyorlar mı insanlar?
Pandemi, insanlara zamanı daha iyi kullanmayı, daha tedbirli olmasını öğretti. AVM’lerdeki tedbirler daha sıkı oldu. Tabii sinemalar kapalı olduğu için orada bir kayıp var. Yeme-içme sektörü yüzde 50 kayıpta. Bilim insanları salgında pik döneminin geride kaldığını ve vaka sayılarının düşüşe geçtiğini söylüyorlar. Umarım daha iyi olur.
“MUDANYA’DAKİ KONU YARGIDA”
♦ Mudanya’daki alışveriş merkezinizin kafe bölümünün mühürlendiğine ilişkin haberler çıktı. Burada son durum nedir?
Biz orada 4 bin 600 metrekare yere ruhsat aldık. Ticaret sicil gazetesinde çocuk oyun alanı, kafe, restoran her şey yazılıdır. Ancak ruhsat alırken oraya kafeterya ve restoran ilave edilmemiş. Oysa belediye kanununun 10. maddesine göre eğer işletmeci tek firmaysa tek ruhsat verilir ve diğer işler de ilave edilir. İzmir’de 20 yıl önce aldığımız ruhsatı da, Alinur Aktaş’tan İnegöl’den aldığımız ruhsatı da bu şekilde aldık. Kocaeli ve Gürsu’da da aynı şekilde ruhsat aldık. Mudanya Belediyesi ise ‘hayır, ayrı ruhsat vereceğiz’ diyor. Biz de ayrı ruhsat istemiyoruz. Yargı süreci devam ediyor mahkeme esastan karar verecek. Ama mühürlenen bölümde 5 kişi istihdam ediyorduk, çocuk oyun alanı da var. Yani orada aslında kamusal bir hizmet de var.
“2023’E KADAR YENİ YATIRIM YOK”
♦ Biraz da Özdilek’ten söz edelim. Şirketin mali durumu nasıl? Yeni yatırımlar yapmayı planlıyor musunuz?
Özdilek’in mali sıkıntısı yok. Krebilitemiz çok yüksek. 8 bin kişiyi istihdam ediyor, yılda 350 milyon lira direkt ve endirekt vergi ödüyoruz. Balıkesir’de iş yapsak, bu kent ihya olur. Özdilek, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olan tüm sorumluluklarını yerine getiriyor. Pandemi sürecinde bin 250 personelimiz izinliydi ve devlet onların maaşlarının yüzde 60’ını ödedi. Sağolsun devlet arkamızda. 350 milyon personel ücreti ödüyoruz. Bu yıl 3,5 milyar lira ciro beklerken, 2 milyar 700 milyon lira ciromuz olacak. Karlılığımız yarı yarıya düşmüş olacak.
Ama Allah’a şükürler olsun. Türkiye Cumhuriyeti varsa Özdilek de var. Bu sayede para kazanmaya devam ediyoruz.
♦ Yakın gelecekte bir yatırım planınız var mı?
Öncelikle borçlarımızı bitireceğiz, 2 yıl sonra da yatırım yapmaya devam edeceğiz.
♦ Nereye?
Badırga’ya. Havlu fabrikasını Badırga Sanayi Bölgesi’ne taşıyacağız. Yaklaşık 60 milyon liralık bir yatırım.
♦ Hizmet sektörüne yatırım yapacak mısınız?
Aksaray’da, Samsun’da, Merzifon’da, Kütahya’da arsalarımız var. Oralarda yatırımlarımız olacak. Türkiye Cumhuriyeti baki, biz faniyiz. Kurumsallaşmış firmalar, nesilden nesile geçtikçe faydalı olur. Özdilek’in geçeceğinden eminim.
İzmir Yolu’ndaki AVM’niz beklentilerinizi karşıladı mı?
Evet karşıladı. Pandemi süreci nedeniyle orada da ciro yarı yarıya düştü ama zarar etmiyor. Allah bereket versin.
“KAZANCIMIZI KENDİMİZE HARCAMIYOR YATIRIMA DÖNDÜRÜYORUZ”
♦ Elazığ depremi için düzenlenen yardım gecesinde 1 milyon lira bağışladınız. Sosyal sorumluluk projelerine destek vermeye devam edecek misiniz?
8 tane okul yaptırdık Türkiye’nin çeşitli kentlerinde. Kocaeli’nde Dürdane Ana İlköğretim Okulu, Yıldırım’da Naz Özdilek İlköğretim Okulu, Gemlik’te Cevdet-Aynur Mayruk Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, Beşevler’de Hüseyin Özdilek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Afyon’da Emir Murat Özdilek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Antalya’da Hüseyin Özdilek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Tokat Erbaa’da Hüseyin Özdilek Ortaokulu, İnegöl’de bir sağlık ocağı, İzmir Balçova’da bir polis merkezi, Eskişehir’de bir kültür merkezi yaptık. Bizim yediğimiz, içtiğimiz belli. 30 yıldır aynı evde oturuyorum. Belli bir yerden sonra kazançlarımız yatırıma gidiyor, istihdama dönüyor.
♦ 30 yıldır evinizi değiştirmediğinizi söylüyorsunuz. Yani Hüseyin Özdilek, kazandığını hiç kendisine harcamıyor öyle mi?
Harcayacaksın, tabii kendine de harcayacaksın. Ev değiştirmiyorum ama 5 odalı, bahçeli evim bana yetiyor. Durup, dururken ev mi değiştirilir? Allah kimseye muhtaç etmesin, elindekilerle şükretmesini bileceksin. Bundan sonra da kazandıklarım yatırıma gidecek ve sosyal sorumluluk projelerine devam edeceğim.
♦ Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Her şey Türkiye için. Sizleri gördüğüme memnun oldum. Yeni yeriniz hayırlı ve uğurlu olsun. Çalışmalarınızı yıllardan beri takip ediyorum. Bölgeselsiniz ama ulusal basın kalitesinde iş yapıyorsunuz.
⇒ FOTOĞRAFLAR: AYŞEGÜL GÜRAL AKTÜRK