Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı’nın, 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda akıllı kavşak uygulaması düşündüğü için Osmangazi Heykeli’nin başka bir noktaya taşınmasını Osmangazi Belediyesi’nden resmi yazıyla talep ettiğini bu köşeden duyurmuştum.
Osmangazi Belediyesi’nin ciddi bir bütçe ayırarak yeniledikleri meydanda böyle bir düzenlemeye sıcak bakmadığına da yine aynı yazıda yer vermiştim.
Sonra ne mi oldu?
Büyükşehir Belediyesi’nin heykeli yerinden sökmek istediği, Osmangazi Belediyesi’nin de buna direndiği ve iki belediyenin karşı karşıya geldiği şeklinde bir hava estirildi.
Hatta işin içine siyasetçiler de girdi.
Öyle ki İYİ Parti Osmangazi teşkilatı sosyal medyada, ‘heykelime dokunma’ kampanyası başlattı.
Yani şu pandemi günlerinde Osmangazi Heykeli memleket meselesine dönüştü.
İşin aslı şu:
Büyükşehir Belediyesi, “Burada bir akıllı kavşak planlıyoruz, heykeli meydanın başka bir noktasına alın” diyor.
Osmangazi Belediyesi ise, “Bu talebinize çok sıcak bakmıyoruz ama katı bir tutumumuz yok” anlamına gelecek bir yanıt veriyor.
Yani tüm mesele meydanla ilgili teknik bir düzenlemeden ibaret.
Ayrıca Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın da, “Heykelin başka bir noktaya taşınmasına sıcak bakmıyoruz ama Büyükşehir Belediyesi isterse yapabilir” şeklinde bir yaklaşımı var.
Nitekim Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Heykeli’nin meydanın, mesela 10 metre ilerisine taşınması kararını UKOME’den rahatlıkla çıkartılabilir isterse.
Ancak Büyükşehir Belediyesi, geçmişte yapılan hataları yapmamak ve ilçe belediyesini yok saymamak adına, son derece demokratik bir adım atmayı tercih etti.
Ne ki öyle bir hava estirildi ki, sanki Büyükşehir Belediyesi çok büyük bir yanlıştan döndürüldü.
Oysa bir karardan dönülmüş değil.
Bu tamamen teknik bir konu ve süreç de henüz noktalanmış değil.
Büyükşehir Belediyesi geçen hafta, kamuoyuna bir açıklama yaparak, heykeli yerinden sökmek gibi bir girişimlerinin olmadığını açıklamak zorunda kaldı.
Yani olayı çarpıtanları yalanlamak zorunda kaldılar.
Tüm bu gelişmelerden sonra endişem, kent adına telafisi mümkün olmayacak işler yapmaktan sakınan kent yöneticilerinin, iyi niyetlerinden pişman edilmesi.
Nitekim ilçe belediyesini yok saysalar da saymasalar da aynı muameleyi görüyorlar.
Yine çuvalladılar
Bayramda GSM şirketleri yine sınıfta kaldı.
Yine diyorum çünkü 5,8’lik İstanbul depreminde de sınıfta kalmışlar ve özellikle Türk Telekom aboneleri 2 gün boyunca telefonlarını kullanamamışlardı.
Bu kez 3 GSM şirketi de çuvalladı.
Neden?
Sokağa çıkma yasağından dolayı insanlar telefonlarla bayram kutlaması yaptı.
Yüklenme olduğu için de sistem geçici olarak çöktü.
Yani bir kez daha anlı şanlı GSM operatörlerinin alt yapısının ne kadar zayıf olduğu, teknolojilerinin ne kadar yetersiz kaldığı ortaya çıktı.
Depremde halkı mağdur ettikleri için ceza yemişlerdi bu GSM şirketleri.
Bakalım bu kez ceza gelecek mi?
Ya normalleşme ya normalleşme
Bayramda da yine gözümüz kulağımız Sağlık Bakanı’ndan gelecek, günlük salgın verilerindeydi.
Rakamlar hayli umut vericiydi.
Nitekim vaka ve vefat sayıları düşerken, iyileşenlerin sayısı da hızla artıyor.
Bugün sokağa çıkma yasağı sona eriyor ve hiç süphesiz, tedbirlerin gevşetilmeden sürmesini isteyenlerin sesleri daha çok çıkacak.
Oysa başta lokanta, kafe, kahvehane gibi hizmet sektöründe faaliyet gösteren esnaf olmak üzere, iş yeri kapanan 100 binlerce işletmecinin dayanacak gücü kalmadı.
Ya, kredisini öteleyen vatandaş ne yapacak, normalleşme başlamazsa?
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, Renault’un kısa zaman içinde yardım alamazsa kapanabileceğini söylemiş.
Renault’un kapanması Türkiye’yi, en çok da Bursa’yı etkiler.
İşçici, yan sanayisi, tedarikçisi derken Bursa’da 10 binlerce kişi için kabus günleri başlar.
O halde normalleşme kaçınılmaz bir süreç.
Termik gitti GES geldi
Efendim Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde yenilenebilir ve çevreci yatırım hayata geçti.
Bir başka ifadeyle, DOSAB Bölge Müdürlüğü’nün elektrik ihtiyacının yarısını karşılayacak GES panellerinin kurulumu tamamlandı.
Çok değil birkaç yıl önce DOSAB, kömürlü termik santral girişimiyle anılıyordu.
Ancak kent dinamiklerinin muhalefetiyle, şehrin orta yerine kurulmak istenen termik santral yatırımından vazgeçilmişti.
Ve son tahlilde termik santral gitti, güneş enerji panelleri geldi.
Nerden nereye…