6 Mayıs 1972’de, şafak vaktinde idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için düzenlenen anma törenini takip etmek için Nilüfer Kent Konseyi’ne yaklaştığımda, katılımcıdan çok polisin olmasına anlam verememiştim.
Ancak 3 Fidan Parkı’nda karşılaştığımız manzara, polisin ne kadar isabetli bir karar verdiğini gösteriyordu.
Nitekim, sayıları 10 civarında olan Nilüfer Ülkü Ocakları üyesi bir grup genç, polislerin müdahalesi olmasaydı, belki de anma törenine katılanlara saldıracaktı.
Peki ne istiyorlardı bu gençler?
Kimi, parkta alkol alındığını iddia ediyor, kimi Denizlerin ‘vatan hainliğinden’ ötürü idam edildiğini öne sürerek anma töreninin yapılmamasını istiyordu.
Üstelik Denizleri ananları terör örgütü ile ilişkilendiren sloganlar da atıyorlardı.
Zaman zaman polise sert çıkan gençlerden hızını alamayan biri, polis şefine, “Bana dokunma, ben ocak başkanıyım” diyecek kadar da sınırını aşıyordu.
Tüm bunlara rağmen polis, sağduyulu davranarak, hem ülkücü gençleri uzaklaştırdı hem de büyük bir provokasyonun önüne geçti.
Olayların büyümemesinde rol alan bir isim de MHP Nilüfer İlçe Başkanı Levent Karakoç oldu.
Olayın haberini alan Karakoç, dakikalar içinde 3 Fidan Parkı’na gelip, gençlerin parktan ayrılmasını sağladı.
Böylece son derece tehlikeli bir provokasyon, polisin çabası ve Karakoç’un olay yerine gelmesiyle boşa çıktı.
Ancak ya tersi olsaydı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, uzun zamandır ülkücü gençleri sokak eylemlerinden uzak tutacak bir politika izliyordu.
Ancak 5 Mayıs akşamı Nilüfer’de yaşananlar ve geçen yıllarda Eğitim-İş yöneticisi Özkan Rona’ya yapılan saldırı, Bahçeli’nin sağduyu politikasıyla örtüşmüyor.
“Nilüfer Belediyesi bize park yeri vermedi”
3 Fidan Parkı’nda yaşananları MHP Nilüfer İlçe Başkanı Levent Karakoç ile konuştum.
Yaşananların, bir birikimin yansıması olduğunu belirten Karakoç, bakın neler söyledi:
“Nilüfer’de 3 Fidan Parkı var. Biz de belediye yönetiminden, 3 Hilal Parkı yapmak için küçük bir yer istedik. Parkın tüm bakım masraflarını da kendimizin karşılayacağını söyledik. Hatta bu talebimizi içeren önergeyi Nilüfer Meclisi’nin gündemine getirdik. Ancak belediye yönetimi 3 Hilal’in siyasi bir simge olduğunu gerekçe göstererek talebimizi reddetti. O zaman biz de, parkın ismi 3 Hilal olmasın, Fırat Yılmaz Çakıroğlu olsun dedik. Ancak bu talebimizi de içeren önergeyi İYİ Parti ile birlikte reddettiler. Bizim gençler de ‘Onlar istedikleri anmayı yapıyorlar ama bizim ülkücü şehitlerimizi anacak küçük bir yer bile vermiyorlar’ deyip tepki gösteriyorlar. O akşamki gerginlik bundan kaynaklanıyor. 5 Mayıs akşamı yaşananları onaylamıyorum. Zaten olayı haber alır almaz, parka gelip gençlerimizi aldım. Ancak gençlerin de tepkilerini anlamak lazım.”
Karakoç’un dikkat çektiği bir diğer konu da parkta alkollü içki tüketilmesi.
Ülkücü gençlerin, belediye organizasyonuyla 3 Fidan Parkı’na kasa, kasa alkollü içki taşıdığına dönük duyum almasının da gerginliğe yol açtığını, daha önce de bu parkta uyuşturucu alan gençler olduğunu ve aynı mekanda bir güvenlik sorunu olduğunu öne sürdü Karakoç.
Karakoç’un söylediklerini aktarmakla beraber, belediyenin 3 Fidan Parkı’na kasa kasa alkollü içki taşıdığı duyumunun gerçeği yansıtmadığını söylemeliyim.
Nilüfer Belediyesi, böyle bir organizasyonun içinde olmaz, oradaki insanların alkol alması da belediyeyi bağlamaz.
Ayrıca o parkta alkollü içki tüketilmesini yasaklayan bir kanun maddesi de yok.
‘3 Fidan’ anıldı
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bundan tam 50 yıl önce, 6 Mayıs 1972’de, askeri mahkemenin kararıyla idam edilmişlerdi.
Mahkeme kararının uygulanmaması için ülke çapında kampanyalar düzenlense de 3 devrimci genç darağacından kurtulamamıştı.
TBMM’de ise aralarında CHP’lilerin de olduğu milletvekillerinin oylarıyla idamlar onaylanmıştı.
3 genç her yıl Nilüfer Üç Fidan Parkı’nda anılıyor.
Nilüfer Kent Konseyi, 68’liler Vakfı ve Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen bu yılki törene katılım oldukça yoğundu.
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem konuşmasında şunları söyledi:
“Ülke olarak çok karanlık dönemlerden geçtik. Kardeşin kardeşi vurdurduğu çok acı zamanlar yaşadık ve çok değerli bir kuşağın yok edildiğine şahit olduk. Emperyalizme karşı tam bağımsızlık için mücadele eden ‘üç fidan’ımız gerçek yurtseverliğin simgesidir. Onlar bu topraklarda onurun, inancın, ilkelerin ardındaki soylu bir duruşun simgesidir. Bu yüzden ‘Deniz’ler ölmez. Bu yüzden onların anısına ve değerlerine sahip çıkıyoruz. Çıkmaya da devam edeceğiz. Onların mücadelesi, hepimizin mücadelesidir.”
Ekonomik tablo bir geleneği daha kaldırdı
Yer Keles’in Kıranışıklar Köyü…
Köyün sosyal medya hesabından şöyle bir duyuru yapılıyor:
Bayramda köy muhtarlığı öncülüğünde yapılan toplantıda:
1-Düğünlerde davetlilere, davetiye harici havlu, gömlek, bez vb hediyelerin verilmemesine.
2-Bursa’da yapılan düğünlere düğün sahiplerinin araç kaldırmamalarına, köyden düğüne gelecek köylülerimizin kendi imkanlarıyla gelmelerine, köyden araç kalksa dahi yolculuk ücretlerini kendilerinin karşılamasına karar verilmiştir.
3-Köyümüzde düğünlerin bir standarta kavuşması, düğün sahiplerinin gereksiz yüklerden kurtulması adına alınan kararlara tüm köylülerimizin azami gayret göstermesi konusunda hepinizden destek bekliyoruz.
Sonuç: Ekonomi, gelenekleri de vurdu. Aslında iyi de oldu.