Bursa’da araç sayısının her geçen arttığı bilgisi yanlış değil.

Bu kentin trafik sıkışıklığının nedenlerinden birinin  araç sayısı olduğu tezi de yabana atılamaz.

Ancak diğer büyük kentlerle kıyasladığımızda Bursa’daki araç sayısının fazla olduğu söylenemez.

***

Paylaşacağım verileri İbrahim Mart, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden elde etti;  ben de İbrahim Mart’tan aldım.

Yani veriler, devletin bir kurumuna ait.

***

1000 kişiye düşen araç sayısı:

Ankara: 280

Muğla: 218

Antalya: 217

Burdur: 208

Denizli: 198

İstanbul: 195

İzmir: 187

Bursa: 175

***

Rakamlar, Bursa’da bin kişiden 175’inin araç sahibi  olduğunu gösteriyor.

Araç şampiyonu kent ise Başkent.

Dünyanın en sıkışık trafiğine sahip kentlerinden biri olan İstanbul’da bile araç sayısının çok fazla olmadığını görüyoruz.

Bursa; Ankara, İzmir, Antalya, Muğla ve İstanbul gibi metropollerin gerisinde kalmış.

***

Araç sayısı ile refah  arasında bir bağ var mıdır?

Kuşkusuz Türkiye gibi, otomobilin artık lüks sınıfına girdiği bir ülkede araç sahibi olmak da kullanmak da ekonomik özgürlük gerektiriyor.

Ancak dünyanın en gelişmiş ülkelerinde otomobil yerine bisiklet kullanımının yaygın olduğu gerçeğini unutmayalım.

Bu da dünyada bisiklet kullanımının en yaygın olduğu ülkeler istatistiği:

Hollanda: 99

Danimarka: 80

Almanya: 76

İsveç: 64

Norveç: 61

Finlandiya: 60

Japonya: 57

İsviçre: 49

Belçika: 48

Çin: 37

***

Demek ki bisiklet kullanımı oranının yüzde 99 olduğu  Hollanda’da, başbakanın bisiklet ile işine gidip, gelmesi siyasi şov değilmiş.

Diğer yandan dünyanın en fazla bisiklet kullanan ülkelerinin büyük çoğunluğunun Avrupa kıtasında yer alması da tesadüf olamaz.

***

Türkiye’de ise 20 yaş altı nüfusun yüzde 14’ü, 20 ile 24 yaş arasındakilerin ise yüzde 38’i  bisiklet kullanıyor.

***

Yeniden Türkiye’de kişi başına düşen araç sayısı istatistiklerine dönelim.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de her 1000 kişiye düşen motorlu taşıt sayısı 251.

Yani Bursa, Türkiye ortalamasının bir hayli altında.

Bu da Bursalıların ekonomik durumunu ortaya koyan göstergelerden sadece biri.

Aynı zamanda Bursa’nın araç sayısı bakımından Türkiye ortalamasına gelmesi ya da üzerine çıkması, sıkışık olan trafiğinin daha da içinden çıkılmaz bir hal alacağını gösteriyor.

Bardağın dolu tarafından bakarsak, ne mutlu Bursa’da her 1000 kişiye düşen araç sayısına!

Trafik canavarına, terörden daha fazla kurban vermişiz!

2021 yılında Türkiye genelinde 430 bin 204 trafik kazası olmuş.

Kazaların 194 bin 949’u sürücü kaynaklı sebeplerden dolayı meydana gelmiş.

Ve maalesef 2 bin 422 yurttaşımızı trafik canavarına kurban vermişiz.

Ancak bu veri kaza yerinde ölen yurttaşlarımızın sayısını yansıtıyor.

Hastanede yaşamını yitirenlerle birlikte  trafik kazasında ölen yurttaşlarımızın sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye, 40 yıldır ayrılıkçı terörle mücadele ediyor.

Ve genel bütçenin önemli bir bölümü  terörle mücadeleye harcanıyor.

Ancak 2021 yılında trafikten yaşamını yitiren yurttaşlarımızın sayısı, terör eylemlerinde şehit olan güvenlik görevlisi ve yurttaşlarımızın sayısından çok daha fazla.

Yani trafik kazalarında daha fazla yurttaşımız yaşamını yitiriyor.

O halde trafik sorunu, tıpkı terör gibi bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınmalı.

Ve bu meselenin çözümü için daha fazla çaba harcanmalı, trafik kazalarını önleyici tedbirler artırılmalı ve gerekirse daha fazla kaynak aktarılmalı.

Bursa, trafik kazalarında sınıfta kaldı

2021 yılında Ankara’da 121 yurttaşımız trafik kazalarında yaşamını yitirmiş.

İzmir’de 119, İstanbul’da 102 yurttaşımız trafik kazalarında canından olmuş.

Ancak bu istatistiğin de kaza yerinde yaşamını yitiren yurttaşlarımız olduğunu belirtelim.

Bursa’da 2021’de 76 yurttaşımız trafikte hayatını kaybetmiş.

3 büyük kente göre Bursa’da daha az ölümcül kaza olduğunu düşünülebilir.

Ancak Bursa’nın nüfusu İstanbul, Ankara ve İzmir’den daha düşük.

Mesela nüfusu 16 milyona dayanan İstanbul’da 102 yurttaşımız yaşamını yitirirken, nüfusu 4 milyon bile olmayan Bursa’da 76 yurttaşımızı kaybetmişiz.

O halde Bursa’nın trafik karnesi hiç de parlak değil!

Özelleştirme öncesi ve sonrası

Elektrik Mühendisleri Odası’nın açıklaması şöyle:

Özelleştirmelerin henüz başlamadığı 2004 yılında elektriğin KW saati 15 kuruş. Özelleştirmeler sonrasında ise bugün elektriğin KW saati 137 kuruş. 210 KW üzerinde ise 2 lira 6 kuruş.

Yani elektriğin yüzde 84’ünü elinde tutan özel sektör eliyle, elektriğin fiyatı katbekat artmış.

Fiyatı artan elektriğin faturası da vatandaşa çıkmış.

Peki çare?

Elektrik hizmetinin kamulaştırılmasını savunanların kervanına CHP Milletvekili Abdüllatif Şener de katıldı.

Bakın neler söylemiş Şener:

“Elektrik özelleştirilmesi, gereken bir iş değildi. Elektrik özelleştirmelerinin sözleşmelerinde  muhtemelen alt yapının yenilenmesi de vardır. Hazır tesis bu. Alan şirketlere aittir bunu yenilemek. Ancak bunun denetlenmediğini, takip edilmediğini Isparta örneğinde görüyoruz. Hükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlerin elinden alınıp, tekrar devletleştirilmesi gerekiyor.”