3, 5 kişi toplanıyor…
Bir dernek kurup, meşhur bir yöremizin ismini koyuyor.
Veya bir meslek grubunu çağrıştıran isim de olabilir.
İzbe veya ferah, küçük veya büyük farketmez bir ofis kiralayıp, asıyorlar tabelayı.
3 gün sonra soluğu belediyede alıp başlıyorlar taleplerini sıralamaya.
Kültürel gezi düzenliyoruz, otobüs verin.
Mesleki eğitim veriyoruz, masrafları karşılayın.
Gecemiz var, sponsor olun veya sponsor bulun.
Kongre yapıyoruz, salonunuzu tahsis edin.
Hayır yapmak için toplanıyoruz, bilet alın.
Neden?
Çünkü biz filanca hemşehri derneğiyiz, 100 binleri temsil ediyoruz.
Veya biz falanca derneğiz, Bursa’da binlerce meslektaşımızın sesiyiz.
Ya da biz falan feşmekan spor kulübüyüz, gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan kurtarıp, spora teşvik ediyoruz.
Belediye başkanları da, biraz da siyasetin baskısıyla dernek başkanlarına ses çıkaramayıp, ne istiyorlarsa veriyor.
***
Birbiri ardına patlayan gri pasaport skandalları, rezaletlerin son perdesi, taleplerin dayandığı son nokta oldu.
***
Son hadise, Büyükşehir Belediyesi’ne de sıçradı.
İddia şu:
Bazı spor kulüplerinin yurt dışındaki spor müsabakalarına katılımının sağlanması amacıyla Büyükşehir Belediyesi üzerinden 2019’da çıkarılan gri pasaportların insan kaçakçılığında kullanılması.
Nitekim söz konusu organizasyonlarda yurt dışına götürülen bazı kişilerin geri dönmediği öne sürülüyor.
***
Büyükşehir Belediyesi önceki gün yazılı açıklama yaparak, iddialarla ilgili yargı sürecinin devam ettiği, 143 kişi hakkında iddianame düzenlenip dava açıldığı, iddianamede Büyükşehir Belediyesi ile ilgili herhangi bir suç isnat edilmediği, yargılananlar arasında da belediye ve iştiraklerinden sadece 2 kişinin olduğu bilgilerini paylaştı.
***
Konuyu biraz araştırınca Büyükşehir Belediyesi yönetiminin, gri pasaport üzerinden gelen taleplerin bir bölümünü reddetiğini öğrendim.
Ayrıca, hedefte Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Bayhan var ama gri pasaport üzerinden gelen talepler, meclis kararıyla kabul ediliyor.
***
Asıl irdelenmesi gereken, gri pasaportu suistimal eden bazı spor kulüpleri ve dernekler ile dernek ve spor kulüplerinin arkasında duran siyasetçilerdir.
Nitekim, yazının başında da belirttiğim gibi, kendilerinde büyük bir güç varmış gibi algı yaratan ancak aslında tabanları yok denecek kadar az olan bazı dernek temsilcileri, siyasetçileri arkasına alıp kamu kaynaklarını hoyratça kullanabiliyorlar.
Gri pasaport skandalları ise artık bu işin kamu kaynaklarını sömürmenin çok ötesine geçip, ticari bir kazanç kapısına ve hatta insan kaçakçılığı gibi adli bir vakaya dönüştüğünü gösteriyor.
***
Zamanında bir hemşehri derneği başkanı milletvekili adayı olmak için epey uğraş veriyor.
Hatta adaylığını garanti altına almak için, aday olmak istediği partinin genel başkanından randevu bile koparıyor.
Genel başkan, hemşehri derneği başkanına,
“Seni neden aday yapalım?” diye soruyor.
Dernek başkanı, “Benim arkamda 500 bin hemşehrim var”diyor.
Genel başkanın tarihi yanıtı:
“Madem bu kadar çok oyun var, o zaman git bağımsız aday ol.”
***
Tüm siyasetçilerimiz de bu genel başkan gibi gerçeği görebilselerdi, bugün gri pasaport üzerinden insan kaçakçılığını konuşabilir miydik?
Ne yapılmalı?
Gri pasaport hakkından biz gazeteciler de yararlanıyoruz.
Ancak yurt dışı seyahetlerinde büyük bir kolaylık sağlayan bu hakkı da dibine kadar suistimal etmeyi başardık.
Şimdi artık yapılması gereken tek şey var.
O da gri pasaport taleplerini en ince ayrıntısına varıncaya kadar titizlikle incelemek.
Ayrıca belediyeler de siyasetçilerin baskısına boyun eğmeden, gri pasaport taleplerine karşı uyanık olmalı.
Belki gri pasaport alabilmek eskisi kadar kolay olmayacak ama suistimalin önüne geçeceği için, buna değer.
Aşı meselesi
Son durum nedir bilmiyoruz ama bundan bir hafta kadar önce aşı olmayı hak edenlerin dörtte birinin, aşılanmadığı gerçeğiyle karşı karşıyaydık.
Birkaç istisna vaka nedeniyle aşı karşıtı hava estiriliyor.
Ancak uzmanların dile getirdiği şu ki, evet aşı yüzde yüz korumuyor ancak hastalığı hafif atlatmanızı sağlıyor.
İşte bu tezi ispatlayan haber Hıncal Uluç’tan geldi.
İki doz aşı vurulan 81 yaşındaki Uluç, virüse yakalanmasına rağmen, hastalığı hiçbir belirti göstermeden atlatıyor.
Aşı ile ilgili şüphesi olanlara duyurulur.
Galiba bu son yasaklar
Pandemi ile mücadeleyi savaşa benzetirsek, kitle imha silahı misalı son ama en etkin çare olarak
tam kapanmaya gidildi.
Ekonomi mi, sağlık mı noktasında, hayati bir karar verildi.
Uzayıp giden karanlık bir tünelde ışık görebilmek adına, en radikal kararın altına imza atıldı.
Özetle, yeterli aşılanma koşuluyla ben bu son kapanmanın, salgının belini kıracağına inanmak istiyorum.