Virüsle yatıp, virüsle kalkıyoruz.
Ve öyle anlaşılıyor ki, bir süre daha dünyayı kasıp kavuran bu tatsız gündemle meşgul olacağız.
Her kriz içinde fırsatları barındırır, fırsatçıları değil.
Gün geçmiyor ki koronavirüsü üzerinden yeni bir fırsatçılık türemesin.
Türkiye’nin önde gelen emlak sitelerinde ‘koronavirüse korunaklı evlerin’ ilanları yayımlanıyor.
İşte onlardan birkaçı:
– Koronavirüse yakalanmamak için bol oksijenli dağ evi
– Koronavirüse karşı emniyette olacağınız müstakil ev
– Koronadan dezenfekte edilmiş stüdyo daire
– Koronavirüsten izole, huzurlu ve steril
– Koronavirüs geçirmeyen daire
– Koronavirüsten kaçmak için en iyi fırsat
– Üreticiden arsanıza koronadan uzak prefabrik ev
– Koronavirüsün çıkamayacağı yükseklikte teraslı ev
– Koronavirüs geldi fiyat düştü
– Satılık daire korona bu eve giremez
– Anti korona, full dezenfekte
Dünyanın önde gelen bilim insanları, gecesini gündüzüne katıp, hastalığı yenecek aşıyı bulmaya çalışıyor.
Ancak hala sonuç alabilmiş değiller.
Bizim hızlı ve uyanık emlakçılar ise koronovirüsüne dayanıklı evleri bir haftada inşa etmişler!
Meclis toplantıları genelge kurbanı
Okullar tatil edildi, sınavlar ertelendi, maçlar seyircisiz oynanıyor, kapalı mekanların faaliyetleri geçici olarak durduruldu.
Yani kalabalıkların toplanacağı tüm organizasyonlar, kamu sağlığını tehdit edeceği için ertelendi veya iptal edildi.
Ne var ki, Bursa’da belediye meclis toplantıları sürüyor.
Dün Büyükşehir Meclisi toplandı.
İlçe belediyelerinden ise iptal kararı duyurusu yapılmadı.
Bir meclis toplantısında en az 100 kişi bir araya geliyor.
Yani en az 100 meclis üyesi ve görevli aynı havayı soluyacak, birbirleriyle temas edecekler.
Bu durum kuşkusuz ciddi bir risk.
Duyduğuma göre, belediye başkanları ve meclis üyelerinin eğilimi toplantıları ertelemekten yanaymış.
Ancak erteleme için genelge gerekiyormuş.
Ve o genelge hala gelmediği için, toplantılar ertelenemiyormuş.
Ekonomik İstikrar Kalkanı
Merakla beklenen ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ isimli paket, önceki gün açıklandı.
Kuşkusuz işverene ve emeklilere nefes aldıracak maddeler yok değil ancak paket genel olarak beklentilerin uzağında kaldı.
Ülke genelinde 10 binlerce esnaf kepenk kapattı, malum.
Esnafın kredi borcu 3 ay erteleniyor ama asıl sorun iş yerlerinin kapalı olması.
Sigorta prim borçlarının 6 ay ertelenmesi için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Çünkü kapatılan bir işletmede işveren bırakın sigorta primlerini personel maaşını ödemekte bile güçlük çekebilir.
Konaklama vergisi düşürülse de vatandaş evine kapandığı için bu tedbirin de ne işe yarayacağı, soru işareti.
Galiba paket en çok düşük ücret alan emeklilere yarayacak.
Nitekim 150 liralık bir zamma kavuştular.
Ancak bu zam da geçici…
Pakette en büyük beklenti işsiz kalacak olanlara kaynak yaratılmasıydı.
ABD Başkanı Trump, koronavirüsü nedeniyle yetişkin vatandaşlarına bin dolar dağıtmayı planlıyormuş.
Böylece milyonlarca insana, harcamaları için kaynak yaratılacak ve ekonomi canlanacak.
Diyeceksiniz ki ABD ile Türkiye kıyaslanabilir mi?
Evet kıyaslanamaz.
Ancak Türkiye de bir Yemen, Gana veya Cibuti değil.
Virüsün tek hayırlı tarafı
Koronavirüsü vakası Türkiye’de tespit edildikten sonra, toplumun büyük çoğunluğu evlerine kapandı.
Böylece trafik de en akıcı günlerini yaşamaya başladı.
Mesai başlangıç ve iş çıkışı saatlerinde bile su gibi akıyor trafik.
Toplu taşıma araçlarında da tablo farklı değil.
Yolcu sayısı yarı yarıya düşen metrolar boş gidiyor, boş geliyor.
Yani koronavirüsü bir tek sıkışık trafiğin açılmasına yaradı.
Sabun mu, kolonya mı, dezenfektan mı?
Buyrun bir gündeme daha.
Vatandaş virüse karşı temizlik ürünlerine sarıldı.
Ancak hangi ürünü kullanacağı konusunda görüşler muhtelif.
Vatandaşın da kafası karışık.
Uzmanların genel görüşü, sabunun kullanılması.
Zaten sürecin başından bu yana ellerin sık sık ve en az 20 saniye boyunca yıkanması gerektiğini söylüyor uzmanlar.
Çünkü sabun, bu inatçı virüsün en büyük panzehiri!