CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık, partisinin doğru politikalar yürüttüğünü ancak kendisini halka anlatamadığını söylüyor. Karabıyık, 1 Kasım’da başarısız olmalarını, “Seçimde en iyi projeler bizdeydi ama ‘CHP konuşur, AK Parti yapar’ sloganı tuttuğu için kaybettik” diyor.
Karabıyık, CHP’nin yeni yol haritasını da açıkladı: “Hedefimiz önce belediye sayımızı artırmak. Belediyeler, halka dokunduğumuz yerlerdir. Ardından ‘CHP yapamaz’ algısını değiştireceğiz. Kararsızların ve bize oy vermeyen kesimin güvenini kazanmalıyız.”
Pazar Söyleşisi’nin konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık, kısa zamanda siyasetin üst basamaklarına kadar yükseldi.
Önseçimden birinci çıkarak dikkatleri üzerine çeken Karabıyık, bir yandan Genel Merkez çalışmalarını sürdürüyor, diğer yandan taban çalışmalarını.
Karabıyık’la siyaset yolculuğunu, ülkenin sıcak gündemini ve CHP’yi konuştuk.
GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI SÜRPRİZ OLDU…
Önce önseçimden birinci çıkarak milletvekili adayı oldunuz. Ardından ilk seçimde Part Meclisi üyeliğine seçildiniz. Ve daha sonra genel başkan yardımcılığına atandınız. Siyaset merdivenlerini çok hızlı çıkmıyor musunuz?
Öncelikle terör saldırılarında yaşamını yitiren şehitlerimize rahmet, yaralananlara acil şifalar dilerim. Aslında siyasete ilk atıldığımda milletvekili adayıydım. Seçilemeyince üniversitedeki görevime döndüm. Bir sonraki seçimde de yine siyasete soyunarak, milletvekili adayı oldum. Önseçimde 72 aday adayı arasında beni birinci seçen örgütüme teşekkür ederim. Aslında genel başkan yardımcılığı benim de baştan bildiğim bir şey değildi. Yani benim için de sürpriz oldu. Ama bana güven duyulmuş olması çok memnun edici. Genel başkan yardımcısı olduktan sonra, Ankara’daki yoğunluktan dolayı Bursa’ya daha az gelebiliyorum. Genel Merkez’deki görevimin yanı sıra, 6 ilden de sorumluyum. Ayrıca Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun bazı gezilerine de eşlik etmek durumundayım. Yani bir hayli yoğun bir tempomuz var.
Partideki önemli görevinize rağmen tabanla da iletişiminiz sürüyor. Hem genel başkan yardımcılığı hem de taban siyasetini bir arada yürütüyorsunuz…
Örgütlerimiz sağ olsun, yetemediğim yerlerde anlayışla karşlıyorlar beni. Bursa’ya geldiğimde partinin bir etkinliği varsa katılıyorum. Eğer bir program yoksa vatandaşa dönük çalışmalar yapıyorum. Sadece Bursa’da değil diğer illerde de çarşı ve pazarda vatandaşlarımızın sorunlarını dinliyor ve çözmeye çalışıyoruz.
Hangi görev daha çok yoruyor sizi?
İkisinin de amacı farklı. Genel Merkez’de dezavantajlı gruplara dönük politika üretiyoruz. Bu çok geniş bir konu olduğu için, yardımcılarımız ve alt ekiplerimiz var. Bunun yanında Plan ve Bütçe Komisyonu’na katılıyorum. Buraya geldiğimiz zaman da örgüt bizi özlüyor, biz de örgütü özlemiş oluyoruz.
Vatandaşın da yüz yüze görüşme tekliflerini geri çevirmiyorum.
Tüm telefonlara bakıyor musunuz?
İki telefon kullanıyorum ve ikisinin numarası da herkeste var. Bazen saatlerce toplantıda kaldığım için, bir telefonuma danışmanım bakıyor. Kendi hattıma gelen telefonlara da ben bakıyorum veya mutlaka geri dönüş yapıyorum. Genellikle de Ankara-Bursa arasındaki yolculuklarım telefon görüşmeleriyle geçiyor.
TACİZ VE DİĞER SOSYAL VAKALAR YASAL DÜZENLEMEYLE ÖNLENİR
Karaman Ensar Vakfı’ndaki taciz olayından sonra Meclis’te yaptığınız konuşma Türkiye gündemine oturdu ve TBMM’de bu olayın seyrini değiştirdiniz. Ancak, ilerleyen zamanlarda başka taciz olayları da yaşanmasına rağmen, kamuoyunun ilgisi Ensar Vakfı’ndaki gibi olmadı. Taciz vakaları unutulmaya mı başlandı?
Karaman’daki taciz ilk değildi. Öncesi de vardı sonrası da. Aslında biz Genel Merkez olarak sosyal bozulmaların tümünü inceliyoruz. Uyuşturucu kullanımından taciz olaylarına, çocuk istismarından kadına şiddete varıncaya kadar tüm sosyal bozulmaların ölçümünü raporluyoruz. Ve şunu gördük ki, sosyal bozulma vakaları olağan görülmeye başlanmış durumda. Evet kamuoyunun bir olaya tepki vermesi olumlu ama devamında başka olaylara maalesef tepki verilmiyor. Bu tür hadiseleri önlemenin yolu, yasal düzenlemelerden geçer. İdeolojik yaklaşımlarla eğitimi şekillendirir, yurt yapmaz ve yurtları vakıflara yaptırırsanız, yurtlarda illegal faaliyet gösteren cemaat ve vakıfların cezalarını hukuktan kaldırırsanız, bu tür vakaları da normalleştirmiş olursunuz. Bu hadiselere sadece üzülmek çare değil. Meclis’in ilgili komisyonunda onca kişiyi dinledik, birçok çalışma yaptık ama hiçbir sonucu olmadı. Tüm bu çalışmalarımıza rağmen, illegal çalışan vakıfların listesini çıkarmadılar ve bu suçlara ilişkin cezayı değiştirecek yasal düzenlemeyi yapmadılar. Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelen yeni bir maddeye göre, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun amacına, ‘milli ve manevi değerleri geliştirecek eğitimi vermek’ cümlesi ekleniyor. Hangi milli ve manevi değerler, bu değerlerleri nasıl geliştireceksiniz? Bu soruların karşılığı yok. Tüm bu taşları yerine oturttuğunuzda, bir ideolojinin devamı olduğunu görüyorsunuz.
“FETÖ’CÜLERİN DEĞİL MAĞDURLARIN YANINDAYIZ”
FETÖ sürecinde kendilerini mağdur olarak nitelendiren insanlar CHP’ye koştu. CHP’de süreç nasıl ilerliyor? Siz günde kaç kişiyle görüşüyorsunuz?
Genel Merkez’in yedinci katı tamamen mağdurlarla görüşmeye ayrılmış durumda. Bu katta milletvekillerinden oluşan 22 arkadaş çalışıyoruz. Bana ağırlıklı olarak öğretmen ve akademisyenler geliyor. Bazen günde 50-60 kişiyle görüştüğüm oluyor. Bizim için mağdur edebiyatı yaptığımız söyleniyor. CHP olarak FETÖ yapılanması içinde olanların en ağır şekilde cezalandırılmasını isteriz. Ama onlar geçmişte kol kolaydılar. Bize yönelik mağdur edebiyatı söylemleri bilinçli. Çünkü mağdur kesimden dolayı yaşayabilecekleri oy kaybını telafi etmek için, bizi FETÖ’cü göstermeye çalışıyorlar. Amaçları, bize yönelik tepki oylarını devşirmek. Bunun için de bir algı operasyonu yapıyorlar.
Size başvuran herkesin mağdur olduğunu nerden biliyorsunuz? FETÖ’cü olma ihtimalini araştırıyor musunuz?
Evet inceliyoruz ve arkasında duramayacağımız insanlar çıkabiliyor. Bu durumda tutumumuz net. Mesela Bylock kullananlar… Ama neden açığa alındığını veya ihraç edildiğini bilmeyen çok sayıda insan var. Biz insanların neyle suçlandığını bilmesi gerektiğini savunuyoruz.
“POLİTİKALARIMIZI VATANDAŞA ANLATAMIYORUZ…”
Erken seçim gündemden kalkmış gibi görünüyor ancak erkene alınmazsa yaklaşık 3 yıl sonra genel seçim yapılacak. Partinizin iktidar veya iktidar ortağı olması için gerekli oy oranına ulaşması adına neler yapıyorsunuz? Mesela, CHP Osmangazi yönetimi mahalle temsilcilikleri açarak sokak siyaseti yürüttüğü mesajını veriyor. Diğer yanda da iletişim ve teknoloji geliştiği için farklı propaganda yöntemleri tartışılıyor. CHP’nin iktidara gelmesi için neler yapılmalı?
Önce yerelde başarı sağlayıp daha fazla belediye kazanmamız lazım. Çünkü vatandaşa dokunduğunuz yerler belediyelerdir. Vatandaş, belediyesinden memnunsa, genel seçimde de aynı partiye oy veriyor. Bizim ilk hedefimiz, daha fazla yerel belediye kazanmak ve mevcut belediyelerimizi daha iyi bir yere taşımak, iyileştirmek. Bizim belediyeler iyi yönetiliyor ama iyinin de iyisi vardır. Ayrıca bize oy vermeyenlerin ve kararsızların güvenini sağlamamız gerekiyor. Sadece kendi içimizde yaptığımız etkinliklere hapsolmamamız gerekiyor. Geçen seçimde en iyi projeleri biz sunmamıza rağmen, AKP bunları kopyaladı ve yapıyormuş gibi yaptılar. Oysa bizim projelerimiz, onların bugün hayata geçirdikleriyle aynı değildi. Onlar vatandaşa yardım veriyor, biz destek sağlayacaktık.
O zaman seçmene politikalarınızı anlatamama sorununuz var…
Evet var, çünkü medyamız yok. Veya medyayı iyi kullanamıyoruz. Çünkü bazı medyalar bize kapalı.
Mesela Plan ve Bütçe Komisyonu’nda öyle şeyler yaşanıyor ki şaşarsınız. Mesela, bir konuyu tartışırken iktidar üyeleriyle tartışıyoruz ve sinirler geriliyor. Tam o anlarda bir CHP’li üyenin ağzından sinirle bir cümle çıktığında, tüm kameralar ona yöneliyor ve “İşte CHP bu” algısı yaratılmaya çalışılıyor. Oysa, tartışma nereden buraya geldi, neden CHP’li üye böylesine bir tepki verdi gibi soruları, bahsettiğim medya gündeme getirmiyor. İktidarın istediği gibi yansıtıyorlar. İktidar partisinin en iyi yaptığı iş algı yönetmek. Bizim milletimiz de temiz kalpli olduğu için, iktidarın CHP için, “bunlar ancak konuşur yapamaz” ve “Bunlar dinsiz partidir” şeklindeki suçlamalarına inanıyor. Son seçimi kaybetmemizin nedeni “CHP konuşur AK Parti yapar” sloganıydı.
“DAR GELİRLİLERE ULAŞMAMIZ LAZIM…”
Sosyal demokrat bir parti olarak dar gelirli seçmen sizi değil, daha çok muhafazakâr yapıdaki AK Parti’yi tercih ediyor. Bu tablo sürüyor mu?
Bu sorunumuz hâlâ devam ediyor. Anketlerde, dar gelirli vatandaş ekonominin iyi olduğunu söylerken, orta gelir düzeyinde olanlar ekonomin kötü olduğuna inanıyorlar. Bu da bir çelişki.
Dar gelirli kesimin sizin doğal seçmeniniz olması gerekiyor normal şartlarda…
Gerekiyor elbette. Demek ki biz kendimizi seçmene doğru anlatamıyoruz. Doğru şeyler savunuyoruz ama bize kapalılar ve bir kesim bizi basında izlemek istemiyor.
Bu algıyı değiştirmek için ne yapıyorsunuz?
Biz gerçekleri söylemeye çalışıyoruz ve doğru algıyı yönetmeye çalışıyoruz. Çünki biz vatandaşa yalan söyleyemeyiz, olmayan bir şeyi onlara vaat etmeyiz. Aslında vatandaşlarımız da gerçekleri görmeye başlıyor.
DEMOKRATİK PARTiYiZ TARTIŞMALAR DOĞAL
Son olarak parti içi tartışmaları konuşalım. Özellikle Bursa’da parti içinde bir kavga izlenimi var. Bu nedenle CHP’liler enerjisini dışarıya harcayamıyor. Ne dersiniz?
Biz öyle herkesin susturulduğu, antidemokratik bir parti değiliz ve aslında parti içindeki sorunlarımız çok büyük değil. Sadece çok büyükmüş gibi gösteriliyor. Ama bu tartışmayı yapabilecek lüksümüz de yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin beka sorunu varken, laik ve demokratik sistemle ilgili kaygılarımız söz konusuyken, önceliğimiz parti içi tartışma olamaz. CHP’liler amaçları doğrultusunda her zaman bir araya gelir ve küçük sorunlarımız varsa da çözeriz.
FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR