Bugün köşemi, 6 yıl önce OLAY TV ve Olay gazetesinde, programıma ve röportaj sayfama konuk olan, 61 ülke gezen ilginç bir gezgine, Betül Güleç’e bırakıyorum.
Betül Güleç, Filistin’de, Muhammed isimli bir gençle karşılaşır.
Tesadüflerle başlayan bu karşılaşma Muhammed’in yaşamında bir dönüm noktası olacaktır.
Betül Güleç’e, başkalarına da ilham olabilecek bu hikayeyi kaleme almasını rica ettim.
İflah olmaz bir gezgin olduğu kadar, kalemi de güçlü olan Güleç’in yazdıklarını keyifle okuyacağınıza inanıyorum.
***
Hikayemi anlatmaya, 2 soruyla başlamak istiyorum.
Kaç kişi dünyayı değiştirip daha iyiye götürmek istiyor?
Ve kaç kişi dünyaya katkı sağladığına, dünyayı daha iyiye götürmek için bir şeyler yaptığına inanıyor?
***
Muhtemelen çoğumuz bu sorulara cevaben “Ben istiyorum ve ben yapıyorum’’ diyecektir.
Ama bu olumlu cevap, çoğu defa iyi niyetli bir düşünceden öteye gidemeyecektir.
***
1162-1227 yılları arasında yaşamış ünlü Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın meşhur bir sözü vardır: “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu koca bir ülkeyi kurtarır.”
Bazen ufak bir etki, hareket ya da söz, kendinin çok üzerinde, öngörülemeyen büyük sonuçlar doğurabilir.
Kader, eylemlerimizle her an yeniden şekillenir.
Bir cep saatinin bir ülkeyi kurtarabileceğini tahmin edebilir misiniz?
Ya da bir kişinin sanat okuluna kabul edilmediği için yönünü değiştirip dünyanın kaderini tamamen etkilediğine inanabilir misiniz?
1915 Çanakkale Savaşı’nda, Atatürk’e bir düşman kurşunu isabet eder ama o, bunu hissetmez.
Çünkü kurşun Atatürk’ün cep saatine isabet etmiştir.
İşte, 1915’te Atatürk’ü kurtaran o saat, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamıştır.
Resimler yapan ve hayatını sanatla kazanmak isteyen Hitler, defalarca başvurduğu Viyana Sanat Okulu’na kabul edilmemiştir.
Sonra siyasete yönlenmiş ve elde ettiği güç ile 2. Dünya Savaşı’nı başlatarak dünyanın kaderini değiştirmiştir.
***
Küçük görünen eylemlerin, tesadüf görünen karşılaşmaların, basit görünen işlerin her zaman büyük etkileri olabilmektedir.
İşte anlatacağım hikayede de, böyle bir karşılaşmaya iyi niyetiyle yaklaşmış iki kişinin zaferini bulacaksınız.
***
Bugüne kadar 61 ülkeyi tek başıma gezdim.
Gezi güzergahlarımı, çoğunlukla hayati riskler barındıran, dezavantajlı bölgeler oluşturdu.
Filistin, Afganistan, Pakistan, Irak, Etiyopya, Bangladeş gibi bölgelerde kaldım, gönüllü çalıştım ve kazandığımı paylaştım.
Hayatı salt bireysel mutluluk odaklı yaşamanın, bana verilen yaşama şansını küçümsemek olduğuna inandım.
Varlığımı, küçük de olsa fayda sağlamak üzerinden anlamlandırdım.
Kayıp ve kazanç formüllerini zamanın ruhundan uzakta kurguladım.
Karşılaştığım tüm zorlukların, hayatın şahitlik ettiği acı yanlarının tekamülünün sermayesi olduğunu düşündüm, okudum, seyahatler ettim, kendi gerçeğimin dışına çıktım ve silkelendim.
***
Bir gün Filistin’de yolda yürürken 15-16 yaşlarında bir gence yol sordum.
Ardından akıcı İngilizce’ye sahip Filistinli bu gençle uzun bir sohbete başladım.
Muhammed lisede okuyan başarılı bir gençmiş.
Geleceğe dair ümitli olsa da, maddi imkansızlıklar ve yaşadığı işgal altındaki bölgenin zorlukları dolayısıyla üniversite eğitimine devam edemeyeceğini ama bir gün imkanı olduğunda, mutlaka eğitim hayatına geri döneceğini anlattı bana.
Filistin’de o geceyi uykusuz geçirdim.
Ne yapabileceğimi düşündüm, burslar, sponsorluklar araştırdım.
Bu arada bilgisayarımı bu gence hediye ettim.
Orta sınıf ekonomik koşullara sahip olsam da ‘’Bir yolunu bulacağız’’ dedim Muhammed’e.
Ve buldum da!
***
Muhammed’in ilk yıl için eğitim masraflarını, biraz da çevremin desteğiyle karşıladım.
İlk yılın ardından Muhammed kendi ayaklarının üzerinde durmayı başardı.
Hem bir iş bulup çalıştı hem de okumaya devam etti.
Muhammed, zaman zaman dışlanmış, ayrıştırılmış, yalnız kalmış, türlü zorluklar yaşamış ama yılmamış.
Üniversiteyi, eğitim standardı daha iyi olan İsrail üniversitesinde hem de İbranice’yi anadili gibi öğrenerek bitirdi.
Üniversitede bilgisayar ve yazılım mühendisliği bölümünü, tüm İsrailliler arasında Filistinli bir genç olarak dereceyle tamamladı.
Üniversite sonrası bir şirkette, iyi bir pozisyonda çalışmaya başladı.
Yani basit bir karşılaşma, bir insanın başarı hikayesinin ve kaderinin kilometre taşı oldu.
***
Muhammed, ayaklarının üzerinde duran ve ekonomik özgürlüğüne kavuşmanın özgüveniyle, Bursa’da beni ziyarete geldi.
Ben de hem gururlu, hem çok mutluyum.
***
Zamanında basit ama anlamlı bir hikaye okumuştum.
Azgın suların aktığı nehrin kıyısında duran bir adam boğulmak üzere olan bir kadını kurtarır, sonra başka birinin boğulmakta olduğunu görüp nehre atlar onu da kurtarır, sonra birini ve başka birini daha…
Çok yorulmuştur, artık gücü kalmamıştır, o sırada yanına yaklaşan adam “Sen burada ne yapıyorsun, bu insanları kurtarmaya çaba harcayacağına, nehrin başında bu insanları nehre fırlatan bir adam var, onu durdur’’ der.
***
Bir şeyin sonucuyla uğraşmaktansa, nedenini ortadan kaldırmak daha akıllıca ve etkin bir yöntem.
Fakirlik ve cehalet ile uğraşmak yerine eğitimle bunu ortadan kaldırmak gerek bizlere.
Savaşlarla uğraşmak yerine gönüllere sevgi ekmek gerek bizlere.
***
“Çok azımız büyük işler yapabilir, ama hepimiz küçük şeyleri büyük bir sevgiyle yapabiliriz’’ demiş Rahibe Teresa.
Hepimiz küçük de olsa bir şeyler yaptığımızda, dünya yepyeni bir atılım kazanacaktır.
Son zamanlarda sıkça söz edilen “Kelebek Etkisi’’ teorisi, Edward N. Lorenz’in hava durumu ile ilgili verdiği örnek ile ünlenmiştir.
“Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir. Bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.’’
İyi niyetle yaptığımız güzel eylemler, sonucunda iyi olanı katlayarak büyütecektir.
***
Şimdi Muhammed yüksek lisans yapmak, eğitimine devam etmek, içinde doğduğu coğrafyada ondan esirgenen tüm şartları kendi çabasıyla yeniden oluşturmak istiyor.
Hayalleri büyük.
Filistinli gençlere, doğru yolda iyi sonuçlar alınabileceğine dair rol model olmak istiyor.
Çatışarak ve kötücül eylemlerle değil, eğitimle, zekayla sonuç alınabileceğine inanıyor.
Bir şeyi gerçekten isterseniz ve bu isteğinizi, bu yolda çabanızı istikrarla sürdürürseniz mutlaka sonuç alırsınız.
İlham verici bu güzel hikayede Muhammed, kendi gibi gençler için de bir şeyler yapmak istiyor.
Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyor.
***
Avrupa’da, Arap ülkelerinde ve pek çok coğrafyada politikacılardan Filistin’e destek konuşmaları duyuyoruz.
Masum insanların üzerine yağan bombaları lanetleyen, gündelik yaşamlarında ellerinden alınan hak ve özgürlükler için Filistinlileri destekleyici konuşmalar, toplantılar, sempozyumlar yapılıyor.
Peki bu konuda gerçekten ne yapılıyor?
Tüm bu gösteriler, izleyicisi olduğunda gerçekleşiyor.
Sonra bitiveriyor.
İyi niyetli konuşmalardan öteye gidemiyor.
Bir başkasının derdine çözüm olmaya çalışmak, bir başkasının acısına bigane kalmamak insanlığımızın en büyük emaresi.
Görevimiz, çocukları hayalsizleştiren değil, onlara içinde koşturabilecekleri bir hayal dünyası verebilen toplumların inşasıdır ve herkesin bu görev altında kendi sorumluluğunu alması gerekmektedir.
***
Cemil Meriç “Her yazı meçhule atılan bir kement’’ demiş.
Umarım bu yazı da, o meçhulde doğru yere denk gelir, kalplerde karşılığını bulur.