Yoğun ve boğucu gündem arasında hafta içi Uludağ Üniversitesi`nde katıldığım bir toplantıda adeta nefes aldım.
Bir kitap tanıtımı…
Bursa sanayisinin hafızalarından Ergun Kağıtçıbaşı, iktisatçı Enis Yaşar`la birlikte, bir kitabın altına daha imzasını atmış.
Kağıtçıbaşı, bu kez de Bursa`nın Ekonomi Tarihi`nin 2`inci cildini yazmış.
1`incisini okuyamadım ancak 2`incisini keyifle okuyacağımı düşünüyorum.
Kitapta, bir dönemin sadece ekonomik gelişimi değil, sosyolojik gerçekleri de aktarılmış.
Bursa`nın 1900`den 1960`a kadar olan, ekonomik ve sosyolojik tarihçesi olarak da özetlenebilir kitap.
Kağıtçıbaşı, milli ekonomiye geçene kadar, Bursa`daki tüm ekonomik varlıkların yabancıların elinde olduğunu hatırlattı.
Sadece bu durumun değişmesi bile Atatürk`ün kurduğu Cumhuriyet`in milli ve halkçı olduğunu ortaya koyuyor.
Nitekim, ekonomik bağımsızlığını eline alamayan ülkelerin hali ortada değil mi?
Kitapla ilgili daha fazla bilgiyi, okuduktan sonraya bırakalım ve başka detayları paylaşalım.
Kitaba 2 değerli tarihçi katkı koymuş.
Biri, Bursalıların yakından tanıdığı Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, diğeri de duayen tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık…
İkisi de kitaptan övgüyle söz etmiş.
Toplantıda hazır bulunan Yusuf Oğuzoğlu`nun heyecanı ve mutluluğu gözlerinden okuyordu.
Kitabın okurla buluşmasında önemli bir katkıyı da Uludağ Üniversitesi yapmış.
Bu anlamda, UÜ Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, Bursa`nın kültürel mirasına katkı yapmakla kalmamış üniversite-sanayi işbirliğini de pratiğe taşımış.
Özetle, Bursa`nın 60 yıllık ekonomik ve sosyolojik gerçeklerini öğrenmeye meraklıysanız, bu kitap biçilmiş kaftan olmaya aday.
Kent kimliği değişmeli
`Bursa`nın Ekonomi Tarihi` isimli kitabın yazarlarında Ergun Kağıtçıbaşı, basın toplantısında, sanayinin geleceğiyle ilgili bir değerlendirme de yaptı…
Aslında söylediklerini bir temenni olarak nitelendirebiliriz.
Çünkü Kağıtbaşı, Bursa`nın ekonomik yol haritasının ve kent kimliğinin ne olması gerektiğiyle ilgili düşüncelerini aktardı.
Buna göre Bursa, kirletici sanayiden arınmalı, yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek sanayiye yönelmeli.
Kağıtçıbaşı`nın sözlerinden, Bursa`nın ticaret hayatında kulvar değiştirmesi gerektiği izlenimini de aldım.
Çünkü sağlık turizmiyle ilgili vurgusu çok güçlüydü.
Kağıtçıbaşı, sağlık turizminden para kazanan ülkeleri saydı ve bizim bu pastadan aldığımız payın ne kadar küçük olduğuna dikkat çekti.
Bursa sanayisinin duayen isminden, bunları duymak kayda değer…
CHP`nin ağaçla imtihanı
Hakikatli bir açıklama gelmezse Yalova`daki ağaçların kesilmesi, CHP`nin başına iş açacak.
Sözünü ettiğim, CHP`nin oy kaybına uğrayacak olması değil elbet.
Asıl hadise şu olsa gerek:
Gezi ve Yırca vakaları yüzünden, iktidar partisinin çevre karnesi kırıklarla dolmuşken, artık CHP`nin de bu konuda kocaman bir sabıkası oluverdi.
Eee, AKP`liler de Yalova`dan ayaklarına kadar gelen pası gole çevirmek de zorlanmadılar.
Ağaç kesimine olan tepki, sosyal medyada her geçen dakika büyüyor.
Gezi`de de böyle olmuştu ancak bu kez ağaç kıyımına imza atan iktidar partisi olmadığı için, tepkilerin kitleşelleşip, sokağa dökülmesini kimse beklemiyor.
Sadece CHP`nin çevre konusundaki samimiyeti artık ciddi bir şekilde sorgulanacak.
Söz tepkilerden açılmışken, Bursa`da CHP`ye en sert tepki AKP Milletvekili Bedrettin Yıldırım`dan geldi.
Yıldırım, twıtter hesabından 2 mesaj attı.
İşte onlardan biri:
“Gezi Parkı`nda yerleri değiştirilen ağaçları bahane edip ülkeyi karıştıranlar, Yalova`daki ağaç katliamında sus pus.“