Pazar günü İl kongresini yapacak olan İYİ Parti’nin İl Başkanı Yüksel Yılmaz ve yönetim kurulu medya ziyaretleri gerçekleştiriyor.
Önceki gün de OLAY Medya’ya geldiler.
Yılmaz’ın yanında MHP kökenli birkaç isim vardı, diğerleri merkez sağdan tanıdığımız siyasetçiler.
Kamuoyuna, “Bakın farklı siyasi eğilimde olan isimlerle yeni bir partiyiz” mesajı vermek için mi bu heyetle gelmişlerdi?
Sordum Yılmaz’a.
“Hayır” dedi.
İl yönetiminin sadece yüzde 30’u MHP kökenli isimlerden oluşuyormuş.
Bu bakımdan İYİ Parti’nin kuruluşu AK Parti’nin kuruluşunu andırıyor.
AK Parti de, Milli Görüşçülerden liberallere, milliyetçilerden merkez sağa varıncaya kadar geniş bir kesimin ittifakıyla kurulmuştu.
Zaman içinde liberallerle köprüleri atan AK Parti, merkez sağın milliyetçi ve muhafazakar kesimiyle yoluna devam ediyor.
İYİ Parti’de siyaset yapanların önemli bir bölümü de merkez sağın seküler kesiminden oluşuyor.
Ziyaretteki tablo da bunu ortaya koyuyordu.
Kuruluşundan bu yana iktidar partisinin uygulamalarından rahatsız olan merkez sağın cumhuriyetçi ve laik kesmi, Demokrat Parti’den umudunu kesince İYİ Parti’de yollarına devam ediyorlar.
Bu bakımdan İYİ Parti’nin yükselişi büyük ölçüde AK Parti’yi değil, CHP’yi tehdit ediyor kanımca.
2019’da başta İzmir olmak üzere sahil kentlerindeki sandık sonucu, bu tezi test edecek.
Gelelim ziyarette Yılmaz’ın söylediklerine ve sorularımıza verdiği yanıtlara.
İYİ Parti’nin neler yapabileceğine dair sorumuza, “Bir şeyler olmak için değil, bir şeyler yapmak için yola çıktık. Amacımız Meclis’te olmak değil birinci parti olmak. Bunun için herkesi kucaklayan bir yöntem izliyoruz” şeklinde iddialı ancak içi pek dolu olmayan şeyler söyledi.
Nasıl, hangi projelerle, hangi söylem ve yöntemlerle?
Tüm seçimlerde Türkiye ortalamasının üzerinde bir oy oranıyla Bursa’da nasıl başarılı olacaklar?
Kuşkusuz tüm bunları bugünden kestirmek kolay değil.
Ancak en iyimser gözlemimizle, İYİ Parti inançlı ve diri bir kadroyla yola çıkmış.
Neler yapacaklarını zaman ilerledikçe göreceğiz.
————————–
Bu yıl da tablo değişmedi
Son 10 yılda 2 bin 337, 2017’de 290 kadın cinayete kurban gitmiş.
İstatistikler önemli ancak şu daha önemli:
Cinayetlerin yüzde 80’i kadınların kendi kararlarını almak, yani kendi hayatlarını kurmak ve şiddet gördüğü kocasından ayrılmak istedikleri için işlenmiş.
Şiddete uğramalarının nedeni de aynı veya benzer.
O halde kadınlar, birey olmanın en tabi hakkı olan kendi iradeleriyle hareket etmek istedikleri anda erkek şiddetiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Yasal güvenceler, cezai yaptırımların ağırlaştırılması evet ancak erkeklerin bilinçaltlarına yerleşmiş önyargılar değişmediği sürece daha uzun yıllar 8 Martlar kadın cinayetlerinin gölgesinde anılır.
————————–
Deprem olmayacak mı?
Prof. Dr. Ahmet Ercan, yine sahnede…
Demiş ki, “Depremin her an olabileceğini söyleyen uzmanların elinde hiçbir kanıt yok. Oysa, benim yaptığım araştırmalar 2045’e kadar İstanbul’da deprem olmayacağını söylüyor.”
Ercan açıklamalarının dumanı tüterken Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki şunları söyledi:
“Allah korusun büyük bir deprem olduğunda, güven içinde oturabilecek durumda değiliz. Hükümetin bir bakanı olarak tedirginlik yaşıyorum.”
İki açıklamayı yan yana koyalım…
Devletin bakanı bile ‘tediginlik duyuyorum, deprem kapıda” anlamına gelecek bir açıklama yaparken, bilim insanı olarak bilinen Ercan, diğer deprem uzmanlarının tam aksine, “Rahat olun yaklaşık 30 yıl deprem yok” diyor.
Hiç olacak iş mi?