Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü‘ydü.
Son yıllarda, bir bayram değil dayanışma günü olarak kutlanıyor 10 Ocak‘lar.
Çoğunluğu siyasetçiler olmak üzere, haber kaynaklarımız, bu yılı da boş geçmediler ve elektronik ileti, SMS, telefon aracılığıyla ve yüz yüze günümüzü kutladılar.
Bu yılki 10 Ocak’‘ı bir samiyet testine çevirelim.
Ve kimlerin kutlamasını kabul etmediğimizi yazalım:
-Yüzümüze, “Büyük gazetecisin” deyip, arkamızdan, “O da gazeteci mi?” diyenlerin.
-Olumlu haber ve yorumlarımıza övgüler yağdırıp, toplu iğne başı kadar eleştiri karşısında düşman kesilenlerin…
-Kendisiyle ilgili olumsuz haber ve yorumlar karşısında, medya patronlarıyla olan samimiyetlerini kullanarak, gazetecileri şikayet edenlerin…
–Basın özgürlüğünü diline peleseng edip, küçük bir eleştiride bile soluğu adliye koridorlarında alanların…
-İktidar gücünü, basın emekçileri üzerinde kullanıp, gazetecileri cendereye almak isteyenlerin…
-Yandaş medyalarını yaratıp, muhalif medyayı yok etmeye çalışanların…
-Kendisi gibi düşünmeyenlere akreditasyon duvarı örenlerin…
-Gerçek gazetecinin alın terini hiçe sayıp, reklamını yapmak için ücret almadan televizyon ekranlarında boy gösteren, gazete köşelerine kurulan, şöhret delisi siyasetçilerin…
-Gazetecileri üç otuz paraya çalıştıran, personeline çay bile ısmarlamayan, muhabirini hakir gören, yazarına ismiyle bile hitap etmeyecek kadar burnu havada olan medya patronlarının…
-İktidardayken, parti içindeki olumsuzlukları yazan gazetecilere dünyayı dar eden, muhalefete düştüğü zaman partisinin tüm sırlarını ifşa eden çift karekterli politikacıların…
-Gazeteciyi, çalışırken baş tacı yapıp, işsizken yüzüne bakmayanların…
Kutlamasına gerek yok…
AKP kongresine dair gözlemler
AKP il kongresine Başbakan Ahmet Davutoğlu gelmedi ama salon doluydu.
Son yıllarda izlediğimiz en organize kongreydi.
Tabii Başbakan gelmediği için çok rahat bir kongre izledik.
Anlamsız güvenlik zırhı yoktu, yollar kapanmamıştı, içeri girerken en az 10 arama noktasından geçirilmedik ve bunun gibi bir sürü işkenceye maruz kalmadık.
Kongrenin birkaç anahtar kelimesi vardı:
Bunlardın biri vefa…
Eski miletvekillerinden, eski ilçe başkanlarına varıncaya kadar, 2002‘den bu yana partiye emek vermiş kim varsa salondaydı sanki.
Göze çarpan bir başka detaysa, birlik ve beraberlik görüntüsüydü.
Çatlak ses yoktu, onca seçim yaşanmasına rağmen, sanki kırgınlıklar toprağa gömülmüştü.
Bir de coşkudan söz edebilirim.
Nitekim salonda çok diri bir örgüt vardı.
Sloganlardan alkışlara varıncaya kadar, bunu rahatlıkla gözlemledik.
Tabii en önemli detay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vurgusuydu.
İlk kez bir AKP kongresinde, bir cumhurbaşkanının posterinin salona asıldığına tanık olduk.
Sadece poster mi?
Konuşmalarda da Tayyip Erdoğan vurgusu vardı.
Bu kongreden de anlaşıldı ki, cumhurbaşkanlığı makamına bakılmaksızın, Tayyip Erdoğan, AKP‘nin en önemli seçim kozu olacak.
Yani partinin genel başkanı Ahmet Davutoğlu, lideri Tayyip Erdoğan olacak.
Torun’dan sürpriz çıkış
AKP İl Başkanı Cemalettin Torun‘un, kürsü konuşması dikkat çekiciydi.
“Teşkilat olarak, tek bir paralelci kalana kadar, paralel örgütle mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi, Torun.
Bugüne kadar, paralel yapıyla ilgili, böylesine sert ve kararlı bir çıkış gelmemişti Torun‘dan.
Bu bakımdan, bir milat olarak da yorumlayabiliriz Torun‘un sözlerini…
Tabii, söyleme değil eyleme bakmak lazım…
Bu bakımdan, önümüzdeki günler, Torun’un paralel örgütle mücadele söyleminin test günleri olacaktır.