23 Haziran’dan 3 gün önce Binali Yıldırım’ın Tuzla programını takip edip, gözlemlerimi aktarmıştım.
Yıldırım, o gün çok sayıda Doğu ve Güneydoğu kentlerinin hemşehri dernek temsilcilerine seslenmişti.
Temas o programla sınırlı değildi.
Nitekim yaklaşık 40 gün boyunca çok sayıda derneğin temsilcileriyle temas kurulmuş, destekleri istenmişti.
Manzara, Yıldırım açısından olumsuz değildi.
Dernek temsilcileri Yıldırım’ı kucaklıyor, fotoğraf çektiriyor ve seçimde destek sözü veriyordu.
23 Haziran’da sandıklar açıldığında hemşehri derneklerinin hiçbir etkisi olmadığı ortaya çıktı.
O halde dernek temsilcileri samimi mi değildi?
Hayır elbette.
Hatta AK Partililerden daha çok seçimi almak istiyor izlenimi uyandırmışlardı bende.
Peki neden etkili olamadılar?
Yanıt son derece basit aslında.
Çünkü temsil ettiklerini söyledikleri yöre insanlarına etkileri yok denecek kadar az.
Sadece etkili olduklarına dönük güçlü bir algı yaratmışlar bugüne kadar.
Bu tezin ispatı 23 Haziran İstanbul seçimi ve diğer seçimlerdir.
Tabi bu iddia tüm hemşeri dernekleri için geçerli değil.
İstanbul seçimi ve Bursa
31 Mart seçiminin ardından Kılıçdaroğlu, “Bursa içimde bir yaradır” demişti.
Kılıçdaroğlu, bu cümleyi sarf ederken henüz Ekrem İmamoğlu mazbatasını almamıştı.
İkinci İstanbul seçiminde İmamoğlu, açık ara seçimi kazandı.
Böylece İstanbul, Ankara, Adana ve Antalya gibi önemli metropollerin iktidar partisinin elinden alındığı bir seçimde ‘Bursa neden kaybedildi?” sorusu daha yakıcı hale geldi.
Şiddet kol geziyor
Büyükşehir Belediye Meclisi İYİ Parti Grup Sözcüsü Mehmet Temirtaş…
Nilüfer Konak Mahallesi’nde kimliği belirsiz 4 kişi tarafından darp edildi.
Bu hadise, şiddetin sokaklarda kol gezdiğini bir kez daha gösterdi.
Temirtaş, olaydan bir gün önce sosyal medyadan tehdit aldığını söylemiş.
Ancak henüz, ‘darp edenler kimlerdir?’, ‘ne istiyorlardı?’, ‘amaçları neydi?’ gibi soruların yanıtlarını bilmiyoruz.
Olayı Emniyet araştırıyor.
İYİ Parti İl Başkanı Yahya Bahadır‘a olayın detayını sordum.
Olayın arka planını Bahadır da bilmiyormuş ancak Temirtaş’ın hiç kimseyle şahsi bir meselesi yokmuş.
Bahadır, olayın siyasi olabileceğine dönük endişelerini de aktardı.
Umarız neden, siyasi değildir.
Temirtaş’a geçmiş olsun.
Yaz okulları engelli bireylere de hizmet versin
Efendim geçen günlerde Söz Sizde köşesinin sahibi meslektaşım Günay Yumruktay da yazmış.
Daha doğrusu Yumruktay, bir okurun isyanını köşesine taşımış.
Okuyucu, engelli bireylerin önemli bir sorununu dile getirmiş.
“Okulların tatil olmasıyla birlikte tatilin yanı sıra, yaz okulları da revaçta. Bir çok aile çocuklarını yaz okullarına göndermek için belediyelerin ilgili birimlerine veya özel yaz okullarına başvuruyor. “Ancak bizim gibi özel çocukları olan ailelerin çocuklarını gönderebileceği bir yaz okulu bugüne kadar duymadım ve bilmiyorum. Hem belediyelerin hem de sivil toplum kuruluşlarının yaz okullarında özel eğitim öğrencileri için herhangi bir çalışma, etkinlik programına şahit olamadık. Özel çocukları olan aileler olarak bizler de istiyoruz ki, bizim çocuklarımız da yaz tatilinde, dönemler halinde çeşitli etkinliklere katılabilsin, yaz sporlarıyla ilgilensin. Onların da diğer çocuklar gibi gezip eğlenmeye, etkinliklere ihtiyacı oluyor” diyor okuyucu.
Bir süredir ben de bu konuya değinecektim.
Gerçekten de engelli bireylerin ve ailelerinin kanayan yarasıdır bu mesele.
Sivil toplum kuruluşlarının konuyla ilgili sorumluluğunu bir kenara koyuyorum.
Ancak yerel yönetimler, toplumun dezavantajlı kesimlerine hizmet vermek zorunda.
Belediye başkanları, konuyla ilgili yeterince bilgilendirilmiyor olabilir.
Ne var ki belediyelerde, sadece bu iş için kurulmuş birimleri var.
O birimler neden duyarsız?