Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetimleriyle, yapı denetim firmalarının bir bölümünün güvenilir olmadığı ortaya çıktı.
Bu önemli bir konu.
Çünkü bizzat devletin yaptığı denetimlerle yeni konutların bile güvenirliliği şüpheli artık.
Mesela ortalama 1 milyon değerinde 3+1 daire almayı planlıyorsunuz.
“O kadar çok para vereceğim, alacağım ev bari depreme dayanıklı olsun, gönül rahatlığıyla oturayım” diyerek, 2002’den sonra inşa edilmiş bir konut satın alıyorsunuz.
Ancak, tüm birikimlerinizle satın aldığınız konutunuzu denetleyen yapı denetim firması usulsüzlük yapmış.
Yani küçük bir servet harcayarak sahip olduğunuz eviniz belki de ilk büyük depremde yıkılacak!
***
Konuyla ilgili yazımı okuyan Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek aradı.
Önce denetim firmalarıyla ilgili yazdıklarımı değerlendirdi, ardından şu ilginç bilgileri verdi:
“Birçok inşaatın ruhsatına inşaat mühendisi ve mimarlar kağıt üzerinde imza atıyor. Maalesef müteahhitler, inşaatlarının ruhsatlarına sembolik ücretlerle imza attırıyorlar. İmzacı mühendisler, altına imza attıkları inşaata hiç mesai harcamamış, hatta adresini bile bilmiyor olabiliyor çoğu zaman. Aslında gerçek imzacı, o inşaatın kalfasıdır. İnşaatın usulüne uygun yapılıp, yapılmadığı gerçek şantiye şefi konumundaki kalfanın vicdanına kalmış bir şey. Kurumsal firmaları ayrı tutarak bunları söylüyorum. Ne yazık ki başımızı kuma gömmeyi seviyoruz. Bir deprem olduğunda Bursa’nın ne hal alacağını düşünemiyorum. Ayrıca, yasal değişiklikle artık inşaat ruhsatlarına bir elektrik veya makine mühendisi de imza atabiliyor.”
***
“Nasıl yani, otomobil fabrikasında çalışan ve uzmanlığı otomotiv olan bir makine mühendisi, inşaat ruhsatına ‘uygundur’ anlamına gelecek imza atabiliyor mu?” diye soruyorum Rodoplu’ya?
“Aynen öyle, maalesef öyle” diyor.
Hatta Mimarlar Odası Bursa Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi; Çevre ve Şehiricilik İl Müdürlüğü ile belediyelere itiraz ederek, Bursa’daki çok sayıda inşaatın ruhsatına elektrik ve makine mühendislerinin imza atmasını engellemiş.
Ancak yasal olarak elektrik ve makine mühendisleri imzacı olabilir.
Ve imza attıkları inşaat ruhsatları da var.
***
Konuyla ilgili ilk yazımda, bizzat devlet tarafından güvensizliği ortaya konan yapı denetim firmaları nedeniyle sıfır konut alacak vatandaşların tereddüt etmesi gerektiğini belirtmiştim.
Artık tereddüt etmeniz için bir neden daha olduğunu söylüyorum.
Satın aldığınız konutun inşaat ruhsatını bir makine mühendisi de imzalamış olabilir.
Türkiye genelinde umutlandıran turizm tablosu
2 gündür Bursa’nın turizm verilerini paylaşıyorum.
Bugün de Türkiye geneli verilerini aktarayım.
Ocak-Temmuz döneminde Türkiye’ye 11 milyon 918 bin 979 turist gelmiş.
Yaklaşık 12 milyon turist sayısı, geçen yılın epey üzerinde.
Öyle ki 2021 Ocak-Temmuz döneminde ülkemizi ziyaret eden turist sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85,44’lük artış söz konusu.
Ocak-Temmuz döneminde ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin en çok giriş yaptıkları sınır kapılarının bağlı olduğu iller sıralamasında ilk 5:
İstanbul (Yüzde 38,17)
Antalya (Yüzde 32,30)
Edirne (Yüzde 12,10)
Muğla (Yüzde 3,93)
İzmir (Yüzde 2,71)
İki il dikkatinizi çekmiştir.
Biri Edirne’nin 3. sırada olması, diğeri de Muğla gibi bir turizm kentinin Edirne’nin gerisinde yüzde 4’ü bile bulmayan yüzdesiyle sıralamada 4. olması.
Ancak bu sıralamanın konaklamayı yansıtmadığını belirteyim.
Mesela çevre illere gidecek yabancı turistlerin önemli bölümü İstanbul’daki havalimanlarını kullandığı için, kayıtlara İstanbul’un turist sayısı olarak geçiyor.
Veya Kapıkule’den yurda giriş yapanlar nedeniyle Edirne’nin turist sayısı çok fazla görünüyor.
Zirvede gene Ruslar var
2021 Ocak-Temmuz döneminde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin milliyetlere göre dağılımında ilk 5 ülke şöyle:
-Rusya Federasyonu
-Almanya
-Ukrayna
-Bulgaristan
-İran
Bu yıl da Türkiye’ye en çok Rusya Federasyonu’ndan turist gelmesi sürpriz değil elbette.
4. sırada Bulgaristan’ın olması ise dikkat çekici.
Bunda Bulgar levasının, Türk lirası karşısında değer kazanmasının rolü çok büyük.
Diğer bir dikkat çekici durum ise ilk 5 sırada Suudi Arabistan ve Birleşik Krallık’tan gelen Arapların olmaması.
Bu da siyaset ile turizmin birbirinden bağımsız olmadığını gözler önüne seriyor.
Efendim 3 günlük, mini turizm yazı dizisine son noktayı koyalım.
Hem Bursa hem Türkiye geneli verilerini paylaşan ve çok değerli yorumlarıyla katkıda bulunan İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer’e teşekkür ederim.
Yeni trend açık ofisler
Dün sabah FSM Bulvarı’ndaki bir kafedeyim.
Kafenin bahçe kısmında kahvemi içtikten sonra lavaboyu kullanmak için içeri girdim.
2 katlı mekânın giriş katındaki masa ve tabletler dikkatimi çekti.
İnternet kafeyi andıran mekânın alt katında da benzer tablo vardı.
İnsanlar açık ofislerde tabletleriyle çalışıyorlardı.
Ortada da danışma gibi bir bölümde görevli duruyordu.
Görevliye yaklaşıp, “Ben buranın kafe olduğunu düşünüyordum. Bu insanlar ne yapıyor, burası neresi?” diye sordum.
Yanıtı şöyle oldu:
“Beyefendi burası açık ofislerden oluşan bir mekân. Müşterilerimiz masaları günlük, haftalık veya dilerlerse aylık kiralıyorlar. Tabletlerini getirip, mekânı kullanıyorlar. Biz hem masaları kiralıyor, hem de yiyecek ve içecek hizmeti veriyoruz.”
Mekândan çıktıktan sonra Bursa’da bu tür açık ofis mekânlarının sayısının gün geçtikçe arttığını öğrendim.
Pandemiden sonra tasarlanan açık ofisler İstanbul’da daha yaygınmış.
İnsanlar artık ofis tutup, sabit maliyete katlanmaktansa, ihtiyaç duydukları günlerde açık ofisleri günlük, haftalık veya aylık kiralıyorlar.
Başka faydaları da var bu açık ofislerin.
Diyelim e-ticaret yapıyorsunuz ve home ofis çalışmaktan sıkıldınız.
Ayın belirli günleri açık ofislerde çalışabilirsiniz.
Şehir dışından gelen müşteri veya paydaşlarınızla da görüşmek için biçilmiş kaftan bu tür mekânlar.
Dün sabah tesadüfen gördüğüm FSM’deki açık ofiste neredeyse tüm masalar doluydu.
Pandemi bittikten sonra da açık ofisler hizmet vermeye devam edecek.
Eyy pandemi sen nelere kadirsin.