Bir yanda tek düze, heyecansız, rutin, derinliği olmayan koca salonu adeta uyutan, seçim broşürlerden fırlamış vaatlerle dolu bir konuşmaya imza atan Kemal Kılıçdaroğlu…
Diğer yanda iktidara susamış CHP’lilere umut saçan, kulağa hoş gelen, kürsünün hakkını veren, salonu ayağa kaldıran, gümbür gümbür konuşan Muharrem İnce…
Ancak güzel ve coşkulu konuşma her zaman seçim kazandırmıyor.
Nitekim İnce’nin konuşması sırasında delegelerin oturduğu bölümde yaprak kımıldamazken, tribünler adeta alkıştan yıkılıyordu.
Kılıçdaroğlu konuşurken ise tersi yaşandı ve o anda seçimin sonucu belli oldu aslında.
Yazımı kaleme aldığım Ankara Arena’da oy sayımı sürüyordu ancak Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına kesin gözle bakılıyor.
O halde mevcut delege yapısı Kılıçdaroğlu kendi isteğiyle çekilmediği sürece CHP’de bir genel başkanlık değişikliğine geçit vermiyor.
Yani Kılıçdaroğlu 9 değil 99 seçim de kaybetse, ben yokum demediği sürece CHP’de lider değişikliği mümkün olmuyor.
Hiç kuşkusuz Kılıçdaroğlu’na kayıtsız şartsız bağlı olan hakim yapı partiden sökülüp atılmadığı sürece değişimcilere iktidar hayalden öteye geçmiyor.
Kılıçdaroğlu ve İnce kıyaslaması
Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete vurdu ancak usturuplu bir şekilde…
Muharrem İnce, hükümete yüklendi ancak bodoslama biçimde…
Kemal Kılıçdaroğlu, tek çare CHP dedi ancak nasıl olacağına dair ipucu vermedi.
Muharrem İnce kurtuluş CHP iktidarında dedi üstelik reçetesini de vererek…
Kılıçdaroğlu delegeden, Muharrem İnce örgütten alkış aldı.
Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal’in yoldaşlarından; İnce, Mustafa Kemal’in askerlerinden destek aldı.
Ayrışmanın resmi
CHP’nin meşhur İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Ankara Arena’ya girer girmez adeta salon yıkıldı.
Kaftanoğlu, tribünleri selamlayarak kendisine yönelik ilgi ve alakaya karşılık verdi.
Ancak o da ne, Yalovalı CHP’lilerin önünden geçerken Kaftancıoğlu’na soğuk duş:
Mustafa Kemal’in askerleriyiz… Mustafa Kemal’in askerleriyiz… Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Daha sonra Muharrem İnce kürsüye çıktığında, konuşması sık sık Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganlarıyla kesildi.
Karşı tribünden ise, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganları yükseldi.
Bu durum CHP’deki ayrışmanın resmidir.
Bir yanda Mustafa Kemal’in yoldaşları, öteki yanda Mustafa Kemal’in askerleri…
Böyle demokrasi böyle hukuk olur mu?
CHP tüzüğüne göre genel başkan adayı olacak kişi kurultay delegelerinin en az yüzde 10’u kadar imza toplamak zorunda.
Ancak aynı delege sadece bir adaya oy verebilir.
Eğer iki adaya oy veriyorsa bu mükerrer oy olur, yani geçersizdir.
Kurultayda 47 oyun mükerrer olduğu anlaşılınca İnce’nin aday olmaması gerekir ancak Kılıçdaroğlu Divan Başkanlığı’na dilekçe veriyor ve ‘bana verilen 47 imza İnce’ye yazılsın’ diyor.
Divan Başkanlığı da hay hay diyerek, hukuksuz bir duruma göz yumuyor tüm Türkiye’nin gözü önünde.
Bu tüzüğün çiğnenmesi, hukukun ayaklar altına alınması değil de nedir?
Kongre detayları
Salon tıklım tıklımdı, iğne atsanız yere düşmeyecek cinsten, basın mensuplarının bile sıkış tepiş görev yapacak raddede.
Salonun çeşitli noktalarına, ‘Hak hukuk adalet’, ‘Tutuklu gazetecilere özgürlük’, ‘Yine yeniden Cumhuriyet Halk Partisi’ yazılı pankartlar asılıydı.
Afrin şehitleri nedeniyle şölen havasından çok, folklorik ögelerden arındırılmış, yavaş müziklerin çalındığı daha ağır atmosferde gerçekleştirildi kurultay.
Hasılı kalabalık, coşkulu ve dolu dolu bir kurultaydı.
Bursa PM’de son durum
Son geceki durum şudur:
Prof. Dr. Lale Karabıyık, Orhan Sarıbal, Erkan Aydın, Şadi Özdemir, İlhan Demiröz, Zafer Yıldız, Suna Soydaş, Yasemin Soydan, Cengiz Kütükçü Parti Meclisi’ne…
Güner Aklan, Deniz Baykal Yüksek Disiplin Kurulu üyeliğine aday…
Ancak Lale Karabıyık, Şadi Özdemir, Erkan Aydın ve Şadi Özdemir’in Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesine girememesi halinde aday olmayacağı öne sürülüyor.
Ve fakat Orhan Sarıbal anahtar listeye giremese bile bağımsız aday olacağı ve bir kez daha PM’ye seçilmeye çalışacağına kesin gözle bakılıyor.
Nitekim Sarıbal, geçen kurultayda da aynı yöntemle PM’ye seçilmişti.