Bir yanda 26’ıncı Genelkurmay Başkanı, Ergenekon davasının sembol isimlerinden ve son yılların en çok konuşulan komutanlarından İlker Başbuğ…
Diğer yanda Bursa Devlet Tiyatrosu‘nun ikinci oyunu 80 Günde Devri Alem‘in gala gecesi…
Şans bu ya, iki etkinlik de aynı geceye denk gelmesin mi…
Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz?
Tereddüt etsem de, Başbuğ Paşa‘yı tercih ettim.
Keşke tiyatroya gitseydim!
Bu kadar sıkıldığım bir geceyi hatırlamıyorum.
Bursa Rotary Kulübü‘nün ev sahipliğinde, Milli Savunma ve Milli Eğitim eski Bakanı Turhan Tayan’ın girişimiyle Bursa‘ya gelen Orgeneral İlker Başbuğ, yaklaşık 1,5 saat, Cumhuriyet kazanımlarıyla ilgili konuştu.
Konuştu konuşmasına da ortaokuldaki Inkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile ilkokuldaki Hayat Bilgisi derslerinde bile daha derin bilgiler vardır.
Son derece sığ, basmakalıp ve resmi tarihin klişelerini içeren bir konuşma yaptı İlker Paşa.
Üstüne kötü hitabeti de tüy dikince, tüm salon resmen uyudu.
Konuşmanın ardından karşılaştığım CHP’li Abdullah Büyükışıklar, “Bilseydik, çocuklarımızı getirirdik” diyerek, hislerimize tercüman oldu.
İşin haber kısmıysa soru-cevap bölümündeydi.
Mesela İlker Paşa, yargının toparlandığını, HSYK’nın son derece doğru işler yaptığını ve Yargıtay’ın isabetli kararlar aldığını söyledi.
Tayyip Erdoğan’ın Cemaat ile mücadelede yalnız kaldığını iddia etti.
Askeri hastanelerin devrine itiraz etti.
2007’ye kadar TSK ile çatışmaktan sakınan AK Parti’nin, 2011’e kadar Cemaat ile kol kola girip, ABD’nin de desteğiyle kumpas davalarında işbirlikçilik yaptığını öne sürdü.
2009’da Tayyip Erdoğan’a Cemaat ile ilgili, “Bugün bize, yarın size” dediğini hatırlattı.
Yani FETÖ‘ye kafa tutmanın bedelini cezaevine girmekle ödeyen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yiğit komutanı İlker Paşa‘nın güncele dair söyledikleri ilgi çekiciydi.
Galiba tarihi, tarihçilere bırakmak lazım.
Faruk Çelik’e vefasızlık
Artık biliyorsunuz, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, geçen cuma Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi‘nin düzenlediği Çağdaş Söyleşi’ye katılmak için Bursa’ya geldi.
Söyleşi basına kapalıydı.
Ancak Bakan Çelik’i karşılayan ne il ve ilçe başkanları, ne bir bir parti yöneticisi, ne belediye başkanı ne milletvekili ne de belediye meclis üyesi vardı.
Hatta saydığım isimlerin biri bile, bırakın karşılamayı, telefonla bile aramamışlar Çelik‘i.
Lokalin önünde, iş talep etmek için gelmiş, resmi titri olmayan birkaç partili vardı, hepsi o…
Yıllardır siyaseti takip ederiz.
Bursa’ya çok sayıda bakan geliyor ve hiçbirine Bakan Çelik’e yapılan muamelenin yapıldığına tanık olmuyoruz.
Parti temsilcileri, adeta o bakanın çevresinde pervane oluyor.
Dün bu konuyla ilgili konuştuğum bir AK Partili şunları söyledi:
“Bursa’ya Faruk Çelik değil de, başka bir bakan gelseydi bu arkadaşlar, aynı şeyi yapabilcekler miydi? Faruk Çelik’i sevmeyebilirsiniz ancak unutulmasın ki o devletin bir bakanıdır. Bursa’da karşılanmaması, aranmaması şık olmadı.“
Bursa’ya yakışmayan görüntü
Bu fotoğraf Bursa’dan.
Bir servis aracının arka koltuğunda oturan öğrenci, gövdesini camdan sarkıtarak el sallıyor, can güvenliğini tehlikeye atarak…
Bu görüntü, Bursa’nın göbeğinde, Paşa Çiftiği Metro İstasyonu önünde, İzmir Yolu gibi en işlek caddede objektiflere yansımış.
Peki öğrenci, bu hareketi yaparken servis şoförü ne yapıyor?
Kılını kıpırdatmadan yoluna devam ediyor…
Bursa’da zabıtaların ve trafik polislerinin esamesi okunmadığı için, işin o boyutuna hiç girmiyorum.
Esasında, servis şoförlerinin trafik kurallarını ihlal ettiklerine, kendilerine emanet edilen çocukların canlarını hiçe saydıklarına defalarca tanık oluyoruz.
Bu kare, binlercesinden sadece biri…