Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra bile idamın bu kadar yoğun tartışıldığını hatırlamıyorum.
Özgecan katliamının ardından, toplumun önemli bölümü, idamın geri gelmesini istiyor.
Tepkiler, önce sosyal medyada dalga dalga yayıldı, ertesi gün de yazılı ve görsel medyaya sıçradı.
***
İnfialin bu denli ileri boyutta olmasının, sadece Özgecan katliamıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum.
Bugüne kadar vahşice katledilen, tecavüze uğrayan, töre cinayetlerine kurban giden, koca dayağına maruz kalan, sokakta sözlü ve fiziki tacize uğrayan, hor görülen, itilip kakılan, baba evinde şiddet gören kadınların isyanı, haykırışı olarak görüyorum bu tepkileri.
***
Ve cin, şişeden çıktı bir kere.
Kadınlar, yerleşik kurallara itaat etmiyor, kız kardeşlerinin tabutunu omuzluyor, gıyabi cenaze namazı kılıyor, basın açıklamalarında ön safa geçip, erkekleri arka plana itmeye başlıyor artık.
***
Peki tepkiler, idamın geri gelmesini sağlar mı?
Meselenin siyasi boyutu olduğu için, idamın geri gelmesine pek ihtimal verilmiyor.
Ancak, kanımca idamın geri gelmesini serinkanlı bir şekilde tartışmalıyız.
***
İdam cezasının çağ dışı bir uygulama olduğu iddiası doğru değil.
Aralarında ABD ve Japonya’nın da olduğu 74 ülkede idam uygulanıyor.
“Avrupa’da da idam cezası yok” klişesi de doğru değil.
Başta Rusya ve Letonya olmak üzere Avrupa’da idam uygulanıyor.
***
Galiba burada önemli olan, hangi suçlara idam cezasının uygulanacağı meselesidir.
Nitekim, idam konusunda sabıkalı bir ülkeyiz.
Başbakanlar ve bakanlar, tek bir insanın canına kıymamış öğrenci liderleri, yaşı büyütülerek darağacına gönderilen çocukların tümü bu coğrafyada can verdi.
Bunlar ve benzer idamlar, adalet terazisinin dengesini bozdu, toplumsal vicdanlarda derin yaralar açtı.
Üstelik, tecavüzcüler, çocuk tacizcileri, kadın katilleri, aflarla ve hukuk sisteminin boşluklarından yararlanarak, ya düşük cezalarla ya da birkaç sene yatarak salıverildiler.
***
Özel durumlarda, idam cezasını uygulayan ülkelerin sayısı hiç de az değil.
Türkiye’de de, tecavüz ve kadın cinayetleri gibi suçlara idam cezası getirilmesinin toplumsal altyapısı oluştu.
Yani, özel durumlarda uygulanmak şartıyla idam cezasının getirilmesi, en azından tartışılabilir.
CHP’de Gürhan Akdoğan milletvekili aday adayı…
CHP’de devrim gibi bir karar önceki gün Parti Meclisi’nden geçti…
Aralarında Bursa’nın da olduğu çok sayıda ilin milletvekili adayları, hâkim nezaretinde önseçimle belirlenecek. Üstelik Bursa listesinin tamamı, önseçimle belirlenecek.
Kuşkusuz bu karar, örgütlerde müthiş bir sinerji yaratacağı gibi, umudunu Genel Merkez’e bağlamış isimler için de derin bir hayal kırıklığı oldu.
Bu kararın yansımalarını, yarınki yazıma bırakıp, dün geceki sıcak gelişmeyle devam edeyim.
Genel Merkez’in önseçim kararını haber alan Baykalcı muhalif kanat, dün akşam Efehan Otel’de bir araya geldi.
Toplantıya, Gürhan Akdoğan, Ali Nihat Irkörücü, Selim Lümalı, Kazım Dalgıç, Devrim Taylan gibi ulusalcı kimliğiyle tanınan CHP’liler katıldı…
Bir önceki toplantıda, önseçim kararı alınması halinde aday çıkarma kararı alan muhalif CHP’liler, bu kararlarını ete kemiğe büründürdü.
Buna göre, Gürhan Akdoğan milletvekili aday adayı olacak.
Yani, Baykalcıların Bursa’daki aday adayı Gürhan Akdoğan olacak.
Bir diğer ifadeyle partinin ulusalcı kanadının kısa vadedeki hedefi , Akdoğan’ı Meclis’e göndermek.
Bunun için de önseçimde Akdoğan’ı listesinin seçilebilecek bir yerine taşımak.
CHP’nin Bursa’da 30 bin üyesi var…
Bakalım, ulusalcıların oyu Akdoğan’ı Meclis’e taşımaya yetecek mi?
MHP’de Özensoy ve Toktaş’ın yolları ayrıldı
MHP’de 22 Şubat’ta il kongresi yapılacak.
Her gün yeni bir aday çıkıyor.
Ancak bu kez yarış, parti içindeki iki klik arasında geçmeyecek.
Yani seçimin arka planında sadece Genel Sekreter İsmet Büyükataman ve Bursa Milletvekili Necati Özensoy saflaşması yok.
Nitekim, yıllardır beraber hareket eden Necati Özensoy ile İl eski Başkanı Hasan Toktaş’ın yolları ayrıldı.
Toktaş, il başkanlığında Yüksel Yılmaz’ı desteklerken, Necati Özensoy ise Ülkü Ocakları eski Başkanı Maksut Yazıcı’yı destekliyor.
Peki bu ayrışmanın sebepleri neler?
Necati Özensoy, Yüksel Yılmaz’ın il başkanlığına karşı olmasını, “Yüksel Yılmaz, geçmiş yıllarda Koray Aydın’ın listesinde olan bir isim. Genel Merkez’e ve Devlet Bahçeli’ye, Yüksel Yılmaz’ı izah edemem” sözleriyle açıklıyor.
Özensoy’un bu sözlerinden şu anlam mı çıkıyor:
Genel Merkez, Yüksel Yılmaz’a sıcak bakmıyor.
O halde, il başkanlığından istifa edip milletvekilli aday adaylığı yoluna giren Hasan Toktaş, nasıl bu kadar rahat Yılmaz’ı destekliyor?
Bir başka soru daha:
Yüksel Yılmaz, sandıktan çıkarırsa, Devlet Bahçeli, onu görevde tutar mı?