Başlık klişe gelebilir.
Ancak, karabasan misali üzerimize çöken hadiseyi tarif etmek için başka bir sözcük seçmeye gönlüm razı olmadı.
Nitekim, artık terör eylemleriyle de izah edilemeyecek bir raddeye geldi saldırılar.
Bir düşünün…
Son aylarda gemi azıya alan hain saldırılar, kimleri hedef alıyor?
Polisi, askeri, sivili…
Muhafazakarı, seküleri, sağcısı, solcusu…
Alevisi, Sünnisi…
Kürdü, Türkü…
Peki alçak saldırıların ardından hangi kesimler karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor?
Kah, etnisitesi farklı olan Kürtler ve Türkler…
Kah, yaşam tarzı farklı olan laikler ve İslamcılar…
Bu durumda, olası saldırıların hedefi, Alevi-Sünni çatışmasına kapı aralamak olsa gerek.
Ancak tüm katliamlara, onca provokasyona, sayısız kaos çığırtkanlığına rağmen, çok şükür, yazmaya bile elimin varmadığı o en kötü senaryoyu hayata geçiremediler.
Evet, halk sağduyuludur, provokasyonlara geçit vermez.
Eyvallah, kuşkusuz, toplum bu tür tertiplere alışkındır, birliğinden ödün vermez.
Ancak siyasi iktidarın da, yarın geç olmadan atması gereken adımlar yok mu?
-Yaşam tarzı farklı olanların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri iklimi yaratmak gibi…
-Terör örgütü propagandası yapanlara sıfır tolerans gösteriliyorsa, yaşam tarzı farklı olanlara öteki muamelesi yapanların da aynı yaptırımla karşı karşıya kalması için zemin yaratmak gibi…
-Toplumu kutuplaştıran, bölen, ötekileştiren kim varsa, siyasi fikrine ve partisine bakılmadan aynı cezaya çarptırılmasını sağlayacak kararlı bir irade sergilemek gibi…
İstisnasız, ama’sız, fakat’sız…
—————–
İslamcı kardeşim sorum sana
Başörtün nedeniyle yıllarca üniversite kapılarında zulme sen uğradın.
İkna odalarında rencide edilen de sendin, hor görülüp, itilip, kakılan da sen oldun.
İnancın nedeniyle eğitim hakkından yoksun bırakılan da, gerici yaftasına maruz kalıp dışlanan da senden başkası değildi.
28 Şubat’ın zulüm çarkları senin için döndürüldü, darbe heveslilerinin tankları senin üzerinden geçti.
Yani dostum, düne kadar bu ülkede yaşam tarzın farklı diye, inim inim inletilen sendin.
O halde bugün de, yaşam tarzları farkı olanlara zulmedenlerin karşısına en başta senin dikilmen gerekmiyor mu?
—————-
Ben sordum Bursa Türk Ocakları Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı yanıtladı
-Hocam, son saldırılarla ne amaçlanıyor?
-Terör saldırıları son 1 yılda tüm dünyada yoğunlaştı. Ama bu saldırıların birinci hedefi Türkiye oldu. Turizmin baltalanmasından, istikrarın bozulmasına, insanların rahat yaşamlarını tehdit etmekten, sosyal medyada bir yığın asparagas ve çelişkili haberlerle mezhep çatışmasına yol açabilecek fikirleri ortaya koymaya varıncaya kadar ve son olarak bir hayat tarzına sahip olanların karşısındakileri daha bir şeytan görmelerini sağlamaya dönük bir çok hedefleri var.
Neden bugün harekete geçtiler?
Türkiye, bölgede (Ortadoğu) yaşananlara dahil olmak, bölgesel güç olmanın da ötesinde küresel güç olma iddiasını ortaya koymak zorunda kaldı. Ama küresel güç olmak için bazı kaynaklara sahip olmanız gerekir. Bizim kaynaklarımız sınırlı. Buna rağmen Türk milletinin mensubiyeti olmanın verdiği güç, bu kaynakların çok üzerinde. Dünyanın hiçbir gücü Türkiye gibi, IŞİD‘e zaiyat vermemiştir. Türkiye, birbirilerine dost gibi görünen ama zeminde birbirleriyle çatışan 2 büyük küresel gücün (ABD ve Rusya) terazi misali, iki kefesinin ortasındaki topuz noktasında duruyor. O topuz nereye yatarsa bölgesel açıdan hakimiyet o tarafa doğru geçiyor. Türkiye bugün biraz daha Rusya ve İran tarafına yattı. ABD‘nin de bu hadisede nasıl dışlandığını hep birlikte gördük. Neticede, böyle bir durumda kalmak ve küresel güç olma iddiasında olmak, bazı kefaretleri de ödemeyi mecbur bırakıyor bize.
Bundan önceki eylemleri üstlenmeyen IŞİD, neden Ortaköy katliamanı üstlendi?
IŞİD‘in yerine kendinizi koyun. Savaştığınız en sert güç olan Türkiye’de bir eylem oluyor ve o eylem sahipsiz. Siz olsanız sahiplenmez misiniz?Üyelerinizi motive etmek için bundan daha iyi propaganda olabilir mi?