Türkiye genelinde 3 milyon, Bursa’da 120 bin Suriyeli yaşıyor.
Suriyeli mülteciler, yaşama nasıl tutunuyorlar? Eğitim alıyorlar mı, haklarını biliyorlar mı? Suriyelilerin yaşamlarına ışık tuttuk. Kadın Toplum Merkezi’nde mülteci kadın ve çocuklar, Türkçe öğreniyor, resim kurslarına katılıyor, psikolojik danışmanlık ve farkındalık eğitimi alıyorlar.
Kadın Toplum Merkezi Sorumlusu Özge Yanbolluoğlu, “Temel amacımız, mültecilerin dil bariyerini aşmalarını sağlamak” diyor. Ortadoğu Barış Araştırma Merkezi Kurumsal Politika Belirleme Başkanı Yüksel Yeni ise, toplumun mültecilere kardeşlik hukukuyla yaklaştığı için sorunların daha kolay çözüldüğünü savunuyor. Suriyeli Semira Abdoulu ve Esra Kanaa da, Türkiye’de çok mutlu olduklarını ve kendilerine kardeşçe yaklaşıldığını belirtiyorlar.
Türkiye genelinde 3 milyon, Bursa’da ise 120 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor.
Türk toplumu büyük bir özveriyle, mültecilerle birlikte yaşıyor.
Ancak sığınmacıların, barınmadan sağlığa, lisandan, eğitime varıncaya kadar birçok sorunu var.
Bu hafta mülteci sorununun kapısını aralamaya çalıştık.
Aralık 2016’da açılan Kadın Toplum Merkezi’nde, hem yetkililer hem de Suriyelilerle konuştuk.
“MÜLTECİLERE DİL ÖĞRETİYORUZ HAKLARINI HATIRLATIYORUZ ”
Psikolog Özge Yanbolluoğlu, Kadın Toplum Merkezi’nin sorumlusu olarak görev yapıyor.
Yanbolluoğlu, Kadın Toplum Merkezi’nin amacını şöyle açıkladı:
“Aralık 2016’da açılan Kadın Toplum Merkezi’nin temel amacı, savaştan kaçan mülteci kadın ve çocukların, buradaki hizmetlerden yararlanması. Eğitimden sağlığa kadar birçok alanda hizmet veriyoruz. En temel amacımız ise, mültecilerin dil bariyerini aşmaları için Türkçe ve İngilizce kurslar vermek.”
Yanbolluoğlu, dil kurslarının yanı sıra, savaştan kaçan Suriyelilerin travmalarını atlatmaları için psikolojik danışmanlık hizmeti verildiğini de anlattı:
“Savaş ortamından geldikleri için mültecilerin psikolojik yardıma çok ihtiyaçları var. Hem grup, hem de bireysel danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Mülteciler burada farkındalık eğitimleri alıyorlar. Mesela erken evlilik, üreme sağlığı, çeşitli psikolojik sorunlar, stres gibi konularda sorunları çözmeye yönelik farkındalık eğitimleri veriyoruz. Bunlar dışında, avukatlar aracılığıyla, mültecilerin yasal haklarının ne olduğunu anlatıyoruz. Geçici Koruma Kanunu hakkında bilgilendirme yapıyoruz, hizmetlere ulaşabilmeleri noktasında neler yapmaları gerektiğini anlatıyoruz.”
Yani Kadın Toplum Merkezi’nde hukuktan eğitime, sağlıktan toplumsal kurallara varıncaya kadar çeşitli alanlarda kurslar, farkındalık eğitimleri, psikolojik danışmanlık gibi hizmetler verilerek mültecilerin Türkiye’de yaşama tutunabilmeleri sağlanıyor.
Kurslardan, biri 5-8 yaş arası, diğeri 9-12 yaş arası çocukların alındığı 2 grup yararlanıyor.
Yanbolluoğlu kurslarda, dil öğrenmenin yanı sıra, çocukların oyun ortamında el becerilerini de geliştirdiklerini kaydetti.
“KARDEŞ MUAMELESİ GÖRÜYORUZ”
Semira Abduolu, Kadın Toplum Merkezi’nden yararlanan Suriyeli kadınlardan biri.
4 yıl önce Halep’teki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmış ailesiyle birlikte.
Biri engelli 3 çocuğu var Abduolu’nun.
Engelli çocuk 6, diğerleri 3 ve 4 yaşlarında.
Suriye’deyken ayakkabı tamircisi olan eşi, iş bulursa inşaatlarda çalışıyor.
“Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz” diye sorduğumda, Semira Abduolu “Çocuklarımızı riske atmamak için Türkiye’ye sığındık. İş olduğu zaman geçiniyoruz, olmadığı zaman da yardımlarla bir şekilde yaşamımızı sürdüyoruz. Biraz zor geçiniyoruz ama geçiniyoruz” dedi.
Semira Abduolu, bir gün Suriye’ye dönmek istediklerini ancak henüz şartların oluşmadığını düşünüyor.
“Elektrik yok, su yok, iş yok” diyen Abduolu, Türkiye’de kardeş muamelesi gördüklerini ve kendilerini çok iyi davranıldığını belirtip, vatandaş olmak istediklerini de söylüyor.
‘KARDEŞLİK HUKUKU MADDİ HUKUKUN ÖNÜNE GEÇTİ’
Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Derneği, Türkiye genelinde mülteci sorunlarına odaklanmış bir sivil toplum örgütü.
Çeşitli kentlerde faaliyet gösteriyorlar.
Bursa’da da Aralık 2016’da Kadın Toplum Merkezi’ni açarak mültecileri topluma entegre etmeye çalışıyorlar.
Mültecilerin topluma entegrasyonu, uluslararası kuruluşların ve devletin mültecilere yardımlarını Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Derneği Kurumsal Politika Belirleme Başkanı Yüksel Yeni ile konuşuyoruz.
Suriye iç savaşından sonra, iç kargaşanın başlaması ve kamu düzeninin bozulmasıyla insanların yaşamlarını sürdürmek için sınırlara yürüdüğünü hatırlatan Yeni, resmi verilere göre Türkiye genelinde 3 milyon, Bursa’da da 120 bin Suriyelinin yaşadığı bilgisini verdi.
Yeni şöyle devam etti:
“Bu göç dramatik bir ortamı doğurdu. Ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimize kardeşlik hukukuyla bakıyoruz. Mültecileri geçici koruma altına alarak, haklarını verdik ama bunun ötesinde kardeşlik hukuku, mülteci hukukundan daha çok geçerli oldu. İnsanlar, lokmalarını, elbiselerini, ekmeklerini paylaşıp, mültecilerin gıda ihtiyaçlarını üstlendiler. Bunun dışında uluslararası STK’lar ve Birleşmiş Milletler’e bağlı kuruluşlar, mültecilere yardımlarını sürdürüyorlar. Ancak bu sorunu çözen halkımızın fedakârlığıdır.”
“MÜLTECİLERİN DİL SORUNUNU AŞMALARI LAZIM”
Yüksel Yeni, bundan sonra mültecilerin topluma entegrasyonuna odaklanılması gerektiğini savunuyor:
“Mültecilerin topluma entegrasyonunda en büyük sorun, dil bariyeridir. Mesela Sağlık Bakanlığı, hastaneleriyle, personeliyle tüm imkânlarını mültecilere sunmalarına rağmen, bir Suriyeli hastaneye gittiğinde dil bilmediği için doktor ona teşhis koyamıyor. Bu nedenle dil öğrenmeleri çok önemli. Diğer konu eğitim. İlkokul çağındaki mülteci çocukların eğitim sistemine dahil edilmelerinde sorun yok. Ama yedi veya sekizinci sınıftakilerin eğitim sistemine entegrasyonu kolay olmuyor. Onlar için de Milli Eğitim Bakanlığı, 1 yıllık seminerlerle sorunu aşmaya çalışıyor. Bu noktada da mültecilerin dil öğrenmesi çok önemli. Eğer Türkçe öğrenemezlerse, eşit şartlarda rekabet edemezler ve yaşamdan geri kalırlar. Bu nedenle Suriyeli aileler, çocuklarını okula göndermeli.”
Yeni’ye göre, toplumun göçle ilgili bir sorunu yok.
Çünkü bir göç coğrafyası olan Anadolu ve Mezopotamya, kadim bir geleneğe sahip.
“Bu coğrafyada herkes zaten bir yerden bir yere göç etmiş” diyen Yeni, “Toplum, göçü almak ve entegre etmek için bir gelenek oluşturmuş durumda. O zaman, mültecilerin dil bariyerini aşması lazım. Dil bildiğinizde tüm sorunları zaten aşıyorsunuz. Esadcı ajanlar Suriyeli kardeşlerimizin milliyetçi damarlarına vurararak, dil öğretilmesini asimilasyon gibi yansıtıyorlar. Bu propagandaya itibar edilmemesi gerekir. Milletimizin de, devletimizin de asimilasyon gibi dertleri yok. Devlet okullar açıp, iş olanakları yaratarak üzerine düşeni yapıyor. Sivil toplum kuruluşları da entegrasyon konusunda üzerine düşeni yapmalı. Mültecilerin gettolaşmaması lazım.
Yeni’ye göre, Suriye istikrara kavuştuğunda geri dönüşler mutlaka olacak.
Ama geri dönüşler olsa da Suriyelilerin bir ayağının Türkiye’de olacağını belirtiyor.
“TÜRKİYE’DE ÇOK MUTLUYUZ”
Suriye’nin Halep kentinden 4 yıl önce önce Şanlıurfa’ya ardından Bursa’ya göç etmiş Esra Kanaa’nın ailesi de.
Esra Kanaa, Halep’te yüksek tahsilini yarıda bırakmak zorunda kalmış.
Ekonometri okuyan Esra Kanaa’nın hedefi, Uludağ Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlamak.
Kanaa ailesinin, Suriye’de ekonomik durumu iyiymiş.
Ancak 25 kişinin istihdam edildiği plastik fabrikalarını ve evlerini bırakıp, Türkiye’ye sığınmışlar.
Kadın Toplum Merkezi’nde profesyonel olarak çalışan Esra Kanaa, Türkçeyi öğrenmiş.
Dil kursuna katılıp kısa zamanda Türkçeyi öğrenen Esra Kanaa, Suriyeli hemcinslerine de iyi bir örnek.
Kanaa, “Dil öğrenmek çok önemli. Dil bilmeyince hayatınızı devam ettirmek oldukça güç” diyor.
Türkiye’de mutlu olduklarını söyleyen Kanaa, Suriye ve Türkiye’nin iki kardeş ülke olduğuna inanıyor.
FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR