Geçen ağustos ayında CHP Yıldırım İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun konuk olduğu örgüt  toplantısı, Türkiye gündemine oturmuştu.

Nedeni, ne toplantının içeriği, ne de Kaftancıoğlu’nun konuşmasıydı.

Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Recep Bayram’ın “Bizim hikayemizde zalimler var, mazlumlar var bir de Hüseyin Akkuş gibi ……….. var” dedikten sonra elindeki mikrofonu İl Başkanı Akkuş, İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Sarıbal’a doğru fırlatmasıydı.

Herkesin şaşkın bakışları arasında bir belediye meclis üyesinin partisinin yöneticilerine önce ağır hakaretlerde bulunması, ardından fiziki  saldırısının görüntüleri, özellikle hükümete yakın televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde dakikalarca verilmişti.

Akkuş, Recep Bayram isimli partiliden şikayetçi olmuş, ardından İl Disiplin Kurulu, bu ismi ihraç etmişti.

Ancak ihraç kararıyla ilgili son derece ilginç bir gelişme yaşandı.

Yüksek Disiplin Kurulu, Recep Bayram’ın ihraç kararını bozdu.

Bir başka ifadeyle YDK, Bayram’ın ihraç kararını bozarak, 2 yıl partiden uzaklaştırılmasına karar verdi.

Yani Bayram, 2 yıl sonra yeniden CHP rozetini takarak Yıldırım Belediye Meclisi’nde partisini temsil edebilecek.

Emsal niteliğindeki bu karardan, bundan böyle parti yöneticilerine hakaret edenlerin ve mikrofon fırlatanların partiden ihraç edilmeyeceği anlaşılıyor. 

 

PM’ye 6 aday

CHP’de olağan kurultay tarihi yaklaşırken Parti Meclisi kulisleri de hızlandı.

Önceki yazımda İl Başkanı İsmet Karaca’nın, Bursa’nın önereceği isimleri il yönetimi, ilçe başkanları ve kurultay delegelerine sorarak Ankara’ya taşıyacağını yazmıştım.

Aslında bu ifade Karaca’ya aitti.

Ve  isimler netleşmeye başladı.

Karaca’nın ilçe başkanlarına ve il yönetim kuruluna PM adaylığına  başvuran isimleri sunduğu belirtiliyor.

O isimler şunlar:

Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Meral Altuntaş, Özgür Erdursun, Serkan Öztürk, Fatih Söylemez, Mesut Şehitoğlu.

Tabii bu isimler, PM için Karaca’ya taleplerini ileten CHP’liler.

Kuşkusuz aday sayısı artacaktır.

Aday havuzu şekillendikten sonra, oylama yapılması bekleniyor.

 

Özelleştirme ve sonuçları

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile yaptığım söyleşiyi dün okudunuz.

Erdem, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen belediye binası altındaki kapalı otoparkın ve Plaza 16’nın Nilüfer Belediyesi’ne devrolacağını açıkladı.

Kapalı otopark ve Plaza 16 neden belediyeye devrolacak?

Neden çok açık:

Otopark ve Plaza 16 içindeki nikah salonunun fiyatları cep yakıyor da  ondan.

Belediye yönetimi vatandaştan gelen şikayetleri dikkate alarak, bu iki işletmeyi devralıyor.

Son derece isabetli, isabetli olduğu kadar da ibretlik bir karar.

Çünkü kamu eliyle verilen hizmetlerin, özel sektöre devredilmesiyle çıkan sonuç hep aynı sonucu veriyor.

İşte yüksek elektrik faturaları…

Bunda döviz kurunun da etkisi var ama elektriğin özelleştirilmesinin payı  da büyük.

Yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen otoyollar için de benzer bir tablo söz konusu.

Evet özelleştirmeler ve yap-işlet-devretlerde devletin cebinden para çıkmıyor ama faturayı vatandaş ödemek zorunda kalıyor.

 

DEVA, dertlere deva olur mu?

Kuruldu, kurulacak derken Ali Babacan liderliğindeki parti nihayet Türk siyasi yaşamına çarşamba günü merhaba diyor.

Partinin ismi Demokrasi ve Atılım Partisi olacakmış.

Olsun, hiçbir sakıncası yok.

Ancak partilerin  her zaman isimleriyle müsemma olmadığını biliyoruz.

O yüzden isimlere çok takılmamak lazım.

Partinin programı, liderin ve yöneticilerin söylemleri ve elbette kadrolardır belirleyici olan.

Babacan, bugüne kadar çok fazla konuşmadığı için, parti liderinin söylemleri pek bilinmiyor.

Ancak yeni partinin kadrolarıyla ilgili artık fikir sahibiyiz.

Nitekim 90 kişilik kurucu kadro kamuoyuna yansıdı.

Listede AK Parti’nin geçmişteki etkin isimlerinin yanı sıra, liberaller, milli görüşcüler ve ülkücüler de var.

Yani Babacan öyle anlaşılıyor ki, yelpazeyi geniş tutmuş.

Ancak kurucular arasında benim dikkatimi çeken, genç isimlerin sayısı. 

Öyle ki 16 isim genç kurucular arasında.

Bu genç isimlerin vitrin olarak kullanıp kullanılmayacağını ise zaman gösterecek.

 

Akbank Carrefour Şubesi’nde emeklilere maaş işkencesi

Diğer şubeleri bilmiyorum ama Akbank Carrefour Şubesi’nde kelimenin tam anlamıyla emeklilere ‘maaş işkencesi’ var.

Nitekim SGK’nın emekililere yatırdığı maaşlar, bu şubenin çalışanları tarafından ‘sistemde maaşınızı göremiyoruz’ denilerek keyfi bir şekilde ödenmiyor.

Emekliler ısrar edince de, ödemek zorunda kalıyorlar.

Akbank Genel Müdürlüğü’nün bu hadiseden haberi var mı bilmiyorum ama emekliler,  şube görevlilerin tavrı nedeniyle maaşlarını başka bankaya taşıyor.

 

İzolasyon amaçlı tedbir

Koronavirüsle ilgili yazımda İl Sağlık Müdürü Dr. Ömer Kaşıkçı’nın ağzından Memleket Hastanesi’nde şüpheli olanların taburcu edildiğini yazmıştım.

Oysa doğru ifade şu olacaktı:

“Özel konumu nedeniyle Memleket Hastanesi’ni izolasyon için hazır tutuyoruz ama ihtiyaç olmadı.”

Telefonda konuşurken ben yanlış anlamışım.