Hem, 15 Temmuz‘un sıcak gündeminden uzaklaşmak hem de geçen günlerde düzenlenen basın toplantısının telafisini yapmak için, dün sabah Gürsu’nun en az merhum Cüneyt Yıldız kadar mütevazı Belediye Başkanı Mustafa Işık‘ın kahvesini içmeye gittim.
Başkan Işık’ın makam odasında kahvelerimizi yudumlarken, şak diye içeriye Gürsu Jandarma Komutanı girmesin mi?
Darbe gündeminden bir günlük de olsa kaçmak isterken, şansa bakar mısınız?
Neyse, komutanımızla da tanışmış olduk.
Kendisi, son derece samimi ve hoş sohbet biriymiş.
***
Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, 15 Temmuz gecesi Bursa‘da sokağa çıkan ilk belediye başkanlarından biriydi.
Hatta AK Parti İl Başkanlığı önünde Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe‘yle birlikte halka seslenen ilk belediye başkanı da Işık idi.
Darbe girişimini duyar duymaz, olası bir kalkışmaya karşı tedbir almak için belediye araçlarını hazırlatmış Başkan Işık.
Daha sonra vakit kaybetmeden doğru Bursa merkeze gitmiş.
Demokrasi Nöbetleri de bittiğine göre Gürsu, artık kendi gündemine dönmüş.
***
Gürsu, Bursa‘nın tarım depolarından biri.
Rusya krizi nedeniyle çiftçi, epey zor durumda kalmış ama geç de olsa ürünlerini iç piyasaya ve Avrupa ülkelerine satabilmiş.
Ayrıca girişimcilikte sınır tanımayan Türkler, farklı ülkelerden dolaştırdıkları bir miktar ürünü de Rusya‘ya satmayı başarabilmiş.
Rusya ile ilişkiler normalleşmeye başladığına göre, Gürsulu çiftçi için karada ölüm yok artık.
***
Ziyaretin kahve faslı bittikten sonra Sevgi Market’e geçtik. .
Belediyenin kapalı otoparkının bir bölümünde, birinde gıda ürünlerinin, diğerinde giysilerin olduğu iki kısımdan oluşan, sımsıcak bir mekan Sevgi Market.
Diğer marketlerden tek farkı, paranın geçerli olmaması.
İhtiyaç sahibi Gürsulular, bu marketten alışveriş yapıyorlarmış.
Gürsu Sosyal Yardımlaşma Vakfı Mütevelli Heyeti eski Üyesi Işık, bu işlerle ilgili tecrübe edindiği için, projeyi geliştirmiş ve ihtiyaç sahiplerini 3 gruba ayırmış.
Birinci sınıf ihtiyaç sahipleri…
İkinci sınıf ihtiyaç sahipleri…
Üçüncü sınıf ihtiyaç sahipleri…
Sevgi Market‘teki alışverişler, işte bu sınıflandırmaya göre yapılıyormuş.
Markette kullanılmış ürün yokmuş.
Ayrıca tüm ürünlerin parası da hayırseverlerden alınıyormuş.
Yani belediyenin kasasından para çıkmıyormuş.
***
Son olarak zihinsel özürlü çocukları ziyaret ettik.
Sosyal Yardımlaşma Vakfı binasının bir odasında, elişi yapıyorlardı çocuklar.
Gürsu Belediyesi, BUSMEK ve İŞKUR işbirliğiyle hayata geçen projeyle, 9 hafta boyunca çeşitli aletleri boyayan engelli çocukların ürünleri sergilenecekmiş.
Engelli çocukların mutlulukları görülmeye değerdi.
Bu mutluluk, engelli de olsa, üretime katılmalarının, işe yaramalarının hazzından olsa gerek.
***
Cüneyt Yıldız’a yapılan alçak saldırıdan sonra, ilk kez Gürsu Belediyesi‘ne gittim.
Matem havası tam olarak dağılmamıştı sanki.
Başkan Işık da tam 4 ay, başkanlık odasını kullanmamış.
Cüneyt Yıldız’dan sonra, Gürsu’da iyi şeyler olmaya devam ediyor.
Haydi hayırlısı…
Sıla’ya linç eski Türkiye’yi geri getirir
Sokaktaki 100 kişiye, “Darbeye karşıyım ama Yenikapı’daki o şova katılmam” sözlerini soralım, biri bile katılır mı emin değilim.
Neresinden tutarsanız tutun, neresinden bakarsanız bakın, bu sözlerin iler tutar yanı yok.
İlk kez askeri darbe girişimine karşı siyasi partilerin genel başkanları bir araya geliyor.
Sağcısından solcusuna, Alevisinden Sünnisine Kürt’ünden Türk’üne, Türk milleti, aynı meydanda, aynı bayrak altında, aynı sloganı atıp kenetleniyor.
Yıllardır özlediğimiz, hasretini çektiğimiz, hayalini kurduğumuz toplumsal uzlaşma, Yenikapı’da ete kemiğe bürünüyor.
Ve siz buna şov diyorsunuz.
Ancak, şiddet çağrışımı yapmadığı sürece, her açıklanan düşünce, fikir özgürlüğü kapsamında değil midir?
Sıla‘nın sözleri de şiddeti teşvik etmediğine göre, gördüğü muamele reva mıdır?
Binlerce küfür, hakaret, tehdit…
Ardından konserlerin iptal edilmesi…
Kadını bir idam etmediğimiz kaldı.
Voltaire ne güzel demiş, ‘Fikirlerinize katılmıyorum ancak onları ifade etmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım‘ diye.
Ayrıca demokrasi, çoğunluğun değil azınlığın, güçlünün değil mağdurun rejimi değil midir?
Hem, ne çabuk kaybettik 15 Temmuz gecesinde yakaladığımız uzlaşma kültürünü, diyalog ortamını?
Yeniden kamplaşıyor, ayrışıyor ve kutuplaşıyor muyuz?
Sıla’yı linç edenler, eski Türkiye’ye kürek salladığınızın farkında mısınız?
Mola vakti
Yarın Pazar Söyleşi’nde Kestel Belediye Başkanı Yener Acar konuğumuz olacak.
Ardından bu köşe, 15 gün kapalı…
İzinden dönene kadar kendinize çok iyi davranın.