İktidar temsilcilerinden yükselen reform sesleri, AK Parti’nin 2011 politikalarına geri döneceği yorumlarına neden oldu. AK Parti Genel Merkez Yöneticisi Av. Mehmet Tunçak, eskiye dönüş yorumlarına katılmadığını belirterek, “AK Parti eski günlerin arayışında değil, gelecek güzel günlerin hazırlık çalışmaları içerisindendir” dedi.
Yerel siyasetteki gelişmeleri de değerlendiren Tunçak, önemli mesajlar verdi: “Ağabeylik tarzı bir yönetim şeklinden çok, değişik fikirlere açık, ortak yönetişimin Bursa için daha sağlıklı ve Bursa’nın gelişmiş medeni merkez siyaset tarzına daha uygun olacağı kanaatindeyim.”
——————
AK Parti’de hem genelde hem de yerelde önemli gelişmeler yaşanıyor.
Ekonomi yönetimi değiştikten sonra iktidar temsilcilerinden reform söylemleri geldi.
Bursa’da ise İl Başkanı Ayhan Salman, il kongresinde görevi bırakma kararı aldı.
Tüm bu gelişmeleri Bursa siyaset camiasının yakından tanıdığı AK Parti Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Tunçak ile konuştuk.
YAPISAL DEĞİŞİMLER SÜRECEK
Kısa süre önce partinizde önemli gelişmeler yaşandı. Önce Merkez Bankası Başkanı değişti ardından Maliye eski Bakanı Berat Albayrak istifa etti. Bu iki gelişmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform mesajları geldi. Tüm bu hamleler AK Parti’nin 2011 öncesi politikalarına geri dönüş sinyalleri olarak algılandı. Eğer bir geri dönüş söz konusu ise AK Parti’nin 2011’den sonra yanlış politikalar uyguladığı söylenebilir mi?
Öncelikle size ve değerli okurlarınıza saygılar sunuyorum. 2014 yılı itibarıyla Türkiye’nin içinde oluşan hatta oluşturulan gayrimeşru eylemler ekonomik ve askeri darbe girişimleri dünyadaki nakit akışının azalması, komşumuz Suriye’de yaşanan savaş, ardından bir yıldır yaşanan pandemi süreci ,Türkiye’nin ve dünyanın ekonomik duruşunu ve gelişimini ister istemez etkiledi. Sayın Berat Albayrak bu süreçte ekonominin büyük yaralar almasını engelleyici tedbirleri alma gayreti içinde bulundu. Çok zor zamanlarda çok önemli görevler yaptı, çok önemli kararlar aldı. Yakın zaman içersinde ekonomik kadroda yapılan değişim gerek yurt içinde gerek yurt dışında olumlu karşılandı ve piyasalar olumlu olarak duruş gösterdi. Önümüzdeki süreçte de bu ekonomik yapısal değişimlerin hızla artarak süreceği kanaatindeyim. Netice olarak AK Parti eski günlerin arayışında değil, gelecek güzel günlerin hazırlık çalışmaları içerisindendir.
Hazine Bakanlığı’ndaki değişimle birlikte döviz kuru düşüşe geçti. Bu durum, Albayrak’ın yürüttüğü ekonomi politikalarının yanlış olduğu anlamına mı geliyor?
Kanaatim şu ki Sayın Berat Albayrak döneminde alınan kararlar ve yapısal değişim çabaları önümüzdeki süreçte daha iyi anlaşılacak ve takdir görecektir. Ama siyasetin yapılış şekli ve oluşan algı işin önüne geçti. Sayın Cumhurbaşkanımız da süreci algılara yönelik olarak değil realist olarak yönetti.
“ÖNEMLİ OLAN GERÇEK BİR HUKUK REFORMU YAPMAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi yönetimini yeniden oluşturduklarını belirterek, ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatacaklarını açıkladı, yargıda ve ekonomide reform olacağını kaydetti. Özellikle yargıda ve ekonomide reform taahhütlerinin somut karşılıkları neler olacak?
AK Parti tüm iktidar döneminde gerek ekonomi, gerek hukuk, gerekse demokrasi alanlarında çok önemli değişimlere, gelişimlere imza attı. Bununla birlikte oluşturduğu demokrasi çıtasında, çevre ülkelere örnek teşkil etti. Önümüzdeki süreçte de demokrasinin içeriğinin ve uygulamalarının daha da gelişmesine yönelik olarak, tahmin ediyorum Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nda çıtayı daha da yukarı taşıyacaktır. Hukuk alanında ve demokrasi alanında yapılan her olumlu gelişim ekonomiye de olumlu olarak yansır. Buradaki hassas nokta, uluslararası sermayeyi ülkeye çekmek için bir hukuk reformu yapmak yerine, gerçek bir hukuk ve demokrasi reformu yaparak uluslararası sermayenin sağlıklı, güvenli olarak gelmesini sağlamaktır. Bu konularla ilgili olarak geçen yıl oluşturulan ve bizim de oluşumuna katkı verdiğimiz 3. Yargı Reformu Strateji Belgesi çok önemli bir altyapı ve kaynak oluşturacaktır.
“ALT MAHKEMENİN BERBEROĞLU KARARI UYGUN DEĞİL”
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, geçen haftalarda yaptığı açıklamada, “Bize göre, hukuk devleti demokratikleşme, insan hakları, hak arama hürriyeti, düşünce özgürlüğü, hukuki belirlilik, öngörülebilirlik, mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklarla somut bir hâl alır. Sağlıklı ve güçlü bir ekonominin olmazsa olmaz, vazgeçilemez ve ihmal edilemez zemini bu ilke ve haklardır” şeklinde konuştu. Adalet Bakanı, adil yargılama hakkından söz ederken, yerel mahkeme, AYM’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği yeniden yargılama kararını tanımadı. Aynı zamanda bir hukukçu olarak bu durumu bir çelişki olarak görüyor musunuz?
-Sayın Adalet Bakanı’mızın hukuk devletinin somutlaşması ile ilgili oluşturduğu tanım fevkalade güzel bir hukuki manifestodur. Burada kanunların ve genel olarak hukuki metinlerin oluşmasının yanı sıra fiiliyatta da hukuk uygulayıcılarının uyumu ve bu metinlere göre hareket etmeleri çok önemlidir. Alt mahkemenin üst mahkeme yetkisindeki Anayasa Mahkemesi kararını gerekçe ile de olsa uygulamaması hukuk hiyerarşisine ve mahkemelerin görev bölüşümüne uygun bir hareket değildir.
“NİFAK ÇABALARINA İZİN VERMEMELİYİZ”
Son dönemde partinizin İYİ Parti ve liderine karşı olan tutumunda olumlu bir değişik olduğunu görüyoruz. Bu politika değişikliğini, AK Parti ve MHP oylarının yetersiz kalma durumuna karşı bir önalma olarak yorumlayabilir miyiz?
AK Parti, Cumhur İttifakı’nın kuruluşunda oluşturduğu sinerjiye ve beka odaklı birlikte yürüyüşe tam anlamıyla bağlı ve güvenilir şekilde hareket etmektedir. Bu konuyla ilgili Cumhur İttifakı’nın içine nifak sokulmasına ne biz ne de MHP müsaade etmemektedir. Cumhur İttifakı’na milletimizin teveccühü ve güveninin devam ettiği kanaatindeyim.
Siyasi Partiler Kanunu’nda önemli değişiklikler içeren taslak çalışmasını hazırlayan ekibin içindensiniz. Çalışma bitti mi? TBMM’ne ne zaman gelecek?
Demokrasi ve özgürlüklerin artması ve toplumun geniş alanlarına yayılması konusunda hukuki çalışmaların sürdüğü gerçektir. Bu hususta yapılan çalışmalar içerik anlamında açıklanmaya hazır hale geldiğinde yetkili Kurullar tarafından kamuoyuyla paylaşılacaktır.
“SALMAN, BAYRAĞIMIZI SAYGIN BİR ŞEKİLDE TAŞIDI”
Biraz da Bursa’yı konuşmak isterim. Partinizin Bursa İl Başkanı Ayhan Salman, görevi bırakma kararı aldı genel merkezin isteğiyle. Bu kararı nasıl yorumlamalıyız? Ayhan Salman’a neden görevi bıraktırıldı?
Ayhan Salman Bey bu göreve geldiği günden itibaren il başkanlığı sürecinde AK Parti bayrağını düşürmeden saygın, güvenilir bir şekilde taşıdı. Her zaman elinden gelenin en iyisini yapma gayreti içerisinde oldu. Genel Merkez Teşkilat Başkanlığımız kendi değerlendirmeleri içerisinde oluşabilecek bir değişikliğin daha da iyi neticeler verebileceğine ilişkin kanaat sahibi oldu ve değişikliği uygun gördü.
AK Parti Bursa’da farklı ekiplerin olduğuna dair gözlemlerimiz var. İl başkanlığı değişimi de bu ekiplerin varlığını teyit ediyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nasıl?
Siyaset gönülle yapılan bir iştir. Kendi içerisinde bir disiplini olsa da askeri hiyerarşi içerisinde, emir komuta zinciri tarzıyla yapılabilecek bir faaliyet değildir. Dolayısıyla siyasetin içersinde, aynı parti içinde olsa da farklı duruşların, farklı fikirlerin olması gayet doğal hatta sağlıklıdır. Önemli olan neticede aynı yere hizmet etmek. Yani Bursa’nın hizmetkarı olmak, genel manada AK Parti’nin temel ilkelerine uymak ve Türkiye’nin iyiliği için faaliyette bulunmak. Bu sebeple Bursa’da farklı grupların olmasını yadsımıyorum. Genel merkezimizin görevi, bu ayrılıkların ya da farklılıkların partinin temel ilkelerine zarar vermesini engellemektir. Merkez partisi olmanın gereği budur.
“YENİ İL BAŞKANI KOŞULSUZ DESTEKLENMELİ”
Sizin de isminiz il başkanlığı için geçiyor. Ne dersiniz?
Genel merkezimiz ve teşkilatımız kimin il başkanı olmasını değerlendirirlerse bizlerin görevi belirlenen il başkanını amasız fakatsız desteklemektir. İl başkanı olarak doğru temsil yeteneğine sahip, teşkilatların genel kabulünü sağlayacak, vizyoner, sorun çözme ve doğru iletişim kurabilme hasleti olan, toplumun her kesimi ile kucaklaşabilecek, sivil toplum örgütleri ile bilgi paylaşımına açık, AK Parti’nin temel kuruluş ilkelerini tam anlamıyla içselleştirmiş bir kişinin olacağı kanaatindeyim.
Yeni il başkanının parti içinde bazı gruplar tarafından benimsenmemesi halinde, il kongresinde aday çıkarma iddialarına ne diyorsunuz? Böyle bir ihtimali öngörüyor musunuz?
Belirlenmiş ve genel merkez tarafından desteklenmiş bir il başkan adayının karşısında başka bir il başkan arayışı siyaseten çok şık ya da netice alır görünmüyor. Bu sebeple bugüne kadar örnekleri olduğu gibi, bundan sonra da bu tarzın tekrar denenmeyeceği kanaatindeyim. Ancak olmasının önünde de demokratik ya da siyasi veya parti tüzüğü anlamında herhangi bir engel söz konusu değil.
“AĞABEYLİK YERİNE ORTAK YÖNETİŞİM”
Son yıllara kadar Bursa siyasetine hep ‘ağabey’ler yön verirdi. Bugün bir ‘ağabey’den söz edebilir miyiz? Eğer edemezsek, ‘ağabey’lik sistemi sona mı erdi?
Ağabeylik kurgu olarak planlı olabilen, ayarlanabilen ya da atanabilen bir yapı değildir. Doğal süreci içerisinde kendiliğinden oluşur, zorlamayla olmaz. Şahsi manada yönetilmek ya da yönetmek yerine yönetişim ilkelerini benimsemiş bir kişiyim. Bu nedenle ağabeylik tarzı bir yönetim şeklinden çok, değişik fikirlere açık, ortak yönetişimin Bursa için daha sağlıklı ve Bursa’nın gelişmiş medeni merkez siyaset tarzına daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Belki biraz erken ama son olarak önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili değerlendirmenizi almak isterim. Bursa, son yerel seçimlerden sonra AK Parti’nin yönettiği en büyük belediye oldu. Yeni il başkanıyla, bu ünvanını korumak için neler yapılmalı?
İktidar partisinin yönettiği en büyük il belediyesi olmak başlı başına bir şanstır. Bu şansı doğru kullanmak hem büyükşehir belediye başkanlığı hem il başkanlığı hem de ilçe belediye başkanlıklarının vazifesidir. Dolayısıyla Bursa çok önemli bir dönemeçteyken, bu süreci en iyi şekilde değerlendirmelidir. Yerel seçimlerde oy verme kriterleri genel seçimlere göre farklı. Bu sebeple belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize çok mühim görevler düşüyor. Unutulmamalı ki yapılan her faaliyet siyaseten de bir netice doğuruyor. Bu sebeple teşkilatlarımızın belediye faaliyetlerini yönlendirmesi ve halktan gelen talepleri belediyelerimize iletmesi hem hakkı hem görevidir.