Bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı Bursa’ya gelir.

İl yönetimini toplar ve şu talimatı verir:

“Türkiye ramazan ayında erken seçime gidiyor. Hazırlığınızı yapın, sandık görevlilerini hazırlayın.”

Genel başkan yardımcısı Bursa’dan bir başka kente geçerek, aynı talimatı orada da verir.

***

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Kamil Erozan, ramazan ayında erken seçim olacağı öngörüsünü en net sözlerle ifade eder.

***

CHP’de kurultaylar ve kongreler ertelenir.

Milletvekilleri gruplara ayrılıp her hafta bir Anadolu kentine giderek saha çalışması yapar.

***

DEVA Partisi Genel Merkezi’nden örgütlere, sandık görevlilerinin belirlenmesi başta olmak üzere seçim hazırlıklarının tamamlanması talimatı verilir.

***

Memleket Partisi, örgütlenme çalışmalarına hız verir.

Henüz atanmayan ilçe başkanlıklarının kurulması için yoğun bir çalışma içine girilir.

***

EYT yasası için düğmeye basılır, 3600 ek gösterge için çalışmalar tamamlanır, çiftçiye tarımsal destek 3 milyar artırılır.

***

Tüm bunlar erken seçimin işaretleri kuşkusuz.

Ancak Türkiye’de erken seçime karar verecek adres belli.

AK Parti ve MHP’den oluşan iktidar bloğu isterse erken seçim olacak.

İktidar partisine erken seçim kararı aldıracak tek şey ise, yüzde 50+1’e ulaşılacağı inancı.

Yani yüzde 50+1’i riskli gördükleri sürece, erken seçim kararı almayacaklardır.

***

Peki anketler ne diyor?

Anket sonuçları muhtelif…

Ancak iktidar yetkililerden erken seçime ilişkin sinyal gelmediğine göre, riskli bir durum olduğu su götürmez bir gerçek.

 

Acı sürprizlerle karşılaşmayın

Dün Yaman Kaya’nın, “Milyonluk lüks sitelerde neler oluyor?” başlıklı yazısını okuyunca, geçen yılki yazımı anımsadım.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bugüne kadar 20 bin 822 büro, 60 bin 949 şantiye denetimi gerçekleşmiş. Kurallara uymayan yapı denetim kuruluşlarına 3 bin 224, denetim elemanlarına ise 4 bin 936 adet idari para cezası uygulanmış.

2 bin 244 yapı denetim kuruluşuna da yeni iş almaktan men cezası verilmiş.

Yani işleri, yapıların yönetmeliklere uygun şekilde inşa edildiğini denetlemek olan yapı denetim kuruluşlarını da denetlemek gerekiyormuş.

Sorun gerçekten büyük…

Çünkü hayatınız boyunca binbir zorlukla elde ettiğiniz birikimlerinizi, dışı son derece sağlam, içi de oldukça şık  görünen evlere harcıyor ve bir süre sonra hayatınızın en acı  sürpriziyle karşılaşıyorsunuz.

Evinizin dış cephesinin döküldüğünü, içinin rutubetlendiğini gördükten sonra  artık çok geçtir.

Tüm bunların üstüne, yaşadığınız lüks sitenin, sizinle hiç ilgisi olmayan ama yasal olarak ödemek zorunda olduğunuz  geçmiş yıllardan kalan borçlar da tüy dikebilir.

Peki ne yapmalı?

İnşaat uzmanı olmadığınız için evin kalitesini ölçemezsiniz.

Ancak konut alırken kılı kırk yarmak, inşaattan anlayan birilerine danışmak  ve site sakinlerinin ödemekle yükümlü olduğu borçları araştırmak sizin elinizde.

 

Elektrik tasarrufu önerileri

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, elektrik faturalarındaki son düzenlemenin, fatura miktarını düşürmeyeceğini savunmuş.

Özdağ, 4 kişilik bir ailenin elektrik tüketiminin en az 230 KW olacağından yola çıkarak, bu açıklamayı yapmış.

Peki faturayı düşürmek için önerileri var mı?

Var.

Elektrikle ısınmamak, kombiyi 24 saat açık tutmamak, tost makinesi kullanmamak, kettleda su ısıtmamak, fön makinesi kullanmamak.

Mağarada yaşamaktan hallice bir durumu ifade eden kısıtlamaların tümünü uygularsanız, 210 KW kotasını aşmama ihtimaliniz var.

Ancak garantisi yok.

Denemesi bedava.

 

Bursa’da hayat pahalılığı

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ocak ayında İstatistiki Bölge Sınıflaması 2’nci düzeyde bulunan 26 bölge içinde, aylık bazda en yüksek artış yüzde 12,76 ile Balıkesir, Çanakkale bölgesinde oldu.

12 aylık ortalamalara göre ise en yüksek artış yüzde 25,94 ile Bursa, Eskişehir, Bilecik bölgesinde gerçekleşti.

Yıllık artış ise yüzde 49,14.

Yani, Bursa’da fiyatlar, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 50 artmış.

Bu artış İstanbul’dan bile daha yüksek.

TÜİK’in verisi Bursa’nın Türkiye’nin en pahalı kentlerinden biri olduğunu tescilliyor.

Bursa’da fiyatlar yüzde 50 arttığına göre, çalışanların  ücretlerinin de en az yüzde 50 artması gerekir.

Ancak asgari ücretliler dışında özel sektörde, yerel yönetimlerde ve kamu kurumlarında bu zam oranına yaklaşan yok.