Bursa trafiğinde yeni bir dönem başladı.
Aslında Kent Meydanı-Heykel hattındaki dolmuşların kaldırılması, hem geç kalınmış hem de küçük bir adım.
Çünkü T1 Tramvay Hattı, yıllar önce hizmete girdi.
Yani, tramvay hizmete girer girmez, dolmuşların da tasfiye edilmesi gerekirdi.
Ayrıca kent merkezindeki dolmuşların tamamı kaldırılmadı.
Son yılların en yoğun günlerini yaşayan Bursa trafiğinin rahatlaması için atılması gereken daha çok adım, alınması gereken daha bir sürü tedbir var.
Özellikle cuma akşamları ve hafta sonları Bursa trafiği adeta Arap saçını andırıyor, trafik durma noktasına geliyor, Çevre Yolu bile kitleniyor, o derece.
Kent Meydanı-Heykel hattındaki dolmuşları kaldırmak, kent merkezi trafiğini tam olarak rahatlatmayabilir.
Yine mesai saatleri dışında bile sıkışan Ankara Yolu‘ndaki minibüsler hala arz-ı endam ediyor, İzmir ve Mudanya Yolu‘nda özel halk otobüsleri cirit atıyor.
Ayrıca bugüne kadar, neredeyse hiç sıkışmayan İstanbul Yolu‘nda yapım aşamasında olan tramvay hizmete girince minibüslerin kaldırılacağı da meçhul.
Saydığım tüm bu güzegahlarda tramvay ve BursaRay çalışıyor/çalışacak.
Yani BursaRay seferleri sıklaştırılıp,tramvay seferleri de tam olarak hizmete girerse, ne dolmuşa ne minibüse ne de özel halk otobüslerine gerek kalır.
Sadece kararlı bir iradeyle,100 binlerce Bursalının menfaati gözetilmeli.
Ancak dün sadece Kent Meydanı-Heykel hattında çalışan dolmuşlar kaldırıldı.
O hatta direksiyon sallayan dolmuşçular da, “neden sadece biz mağdur ediliyoruz?” diye soruyorlar.
İşin esası, tramvay ve BursaRay’a paralel giden lastik tekerlekli toplu taşıma araçlarının kaldırılarak, esnafın da mağdur olmaması için mahalle aralarına yönlendirilmeliler.
Böylelikle hem ana arterler rahatlar hem BursaRay ve tramvay hatları beslenir hem de dolmuş ve minibüs esnafı mağdur olmaz.
Bu noktada, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kararlılığı desteklenmeli.
Nitekim, dolmuş ve minibüslere yönelik atılan her adımda, belediyenin karşısına siyaset çıkıyor.
Bursalıların menfaati için Büyükşehir Belediyesi, yalnız kalmamalı.
Bu arada, “Dünyada metro ve tramvay hatlarına paralel giden lastik tekerlekli araçlar sadece Bursa’da var” demişti bir bürokrat.
O bürokrat Bursa‘nın ulaşımından sorumlu Burulaş’ın Genel Müdürü Levent Fidansoy‘dan başkası değildi.
Yeri gelmişken, hatırlatmış olayım.
Muhteşem Yedili’den muhteşem film
Son yıllarda izlediğim en iyi aksiyon filmi diyebilirim.
Ancak öyle vurdulu-kırdılı, insan aklını zorlayan sanal sahnelerle süslenmiş bir aksiyon değil.
Vahşi kapitalizme karşı halk direnişinin, sömürüye karşı örgütlenmenin gücünü ortaya koyduğu için, sosyal tarafı da var.
Köleliği kaldırıp ABD tarihinin altın sayfalarını yazan Abraham Lincoln‘un başkan olduğu 1980’lı yıllarda geçiyor hikaye.
Bir yanda bürokrasinin desteğini de arkasına alarak, yoksul çiftçilerin toprağını gasp eden altın madeni işletmecisi kapitalistler, diğer yanda yedi muhteşem adamın desteğiyle direnen köylüler.
Son tahlilde, iki taraf kanlı bir çatışma giriyor.
Kazanan, mazlum köylüler oluyor.
Ancak canlarını feda ederek.
Kimi kocasını, kimi kardeşini, kimi arkadaşını kaybediyor.
Dünya var olduğundan bu yana en temel kuralı zihinlere mıh gibi çakıyor bu film:
Bedel ödemeden, hiç bir kazanım elde edilemez.
2 saat 20 dakika süren film, su gibi akıyor.
Kesinlikle ödül almalı.
Kanımca Leonarda Dicaprio‘nun Dirilişi‘nden bile daha iyi.
Şehitlere dair
Yazıyı kaleme aldığım akşam saatlerinde şehit sayımız ondu.
Yani on dünya gitti dün…
Yine halk terör örgütünü lanetleyecek, yine yetkililer bölücü örgütü kınayacak, yine siyasetçiler ‘sade suya tirit‘ kıvamında sözler sarf edecek, yine şehit cenazelerinden ağıtlar yükselecek.
2 gün sonraysa, şehit yakınları bir ömür boyu acılarıyla baş başa kalacak.
30 yıldır aynı acı tabloyla karşı karşı karşıyayız.
Terör ne zaman kaderimiz olmaktan çıkacak, heyhat!