Yeni kurulan siyasi partiler arasında hangilerinin toplumda karşılık bulacağını kestirmek güç ama içlerinde en sistemli partinin DEVA olduğu anlaşılıyor.
Bir kere tüzüklerini ve programlarını yazmaları bile aylar sürdü.
Sanayi kalkınma planları gibi, kısa ve orta vadede yapacaklarını planlıyorlar ve eğitim, sağlık, tarım gibi konu başlıklarını, alanında uzman partililerin günlerce süren çalışmaları sonucu raporlayıp kamuoyuna sunuyorlar.
Bir yandan da örgütlenme çalışmalarını sürdürüyorlar.
Kitle partilerinden farklı bir yöntem izleyip, sessiz ve derinden gidiyorlar belli ki.
Ve dün Bursa İl Başkanlığı’nın düzenlediği basın toplantısında konuşan Genel Başkan Yardımcısı Sanem Oktar’ın da belirttiği gibi ana söylemleri şu:
“Olumsuz ekonomik koşulların temel nedeni hukukun üstünlüğü ilkesi ve demokratik rejimin tahrip edilmesidir. Reçete ise kurumların bağımsızlığı, liyakatlı insanların işbaşına gelmesi ve tek merkezli sistemin terk edilip yerine güçlendirilmiş parlamenter sistemin inşa edilmesi.”
Dünkü basın toplantısında tüm bunlardan farklı bir detay yakalamaya çalıştık.
Nitekim konuklar arasında Kurucular Kurulu Üyesi 22. Dönem AK Parti Bitlis Milletvekili Abdurrahim Aksoy vardı.
Aksoy’a, HDP’yi kapatma davası ile ilgili görüşünü, DEVA Partisi’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki potansiyelini ve Kürt kökenli seçmenlere neler vaat ettiklerini sordum.
Partilerin kapatılmasına ilkesel olarak karşı olduklarını ancak son kararı yargının vermesi gerektiğine inandıklarını belirtse de, hem yargıya güvenmediklerini hem de HDP iddianamesini ciddi bulmadıklarını kaydetti Aksoy.
Kürt sorununun ise hukukun üstünlüğü ve demokrasi ile çözülebileceğini, bu konuda devletin resmi söyleminden farklı noktada olduklarını belirtti.
Son olarak bölgede çok güçlü olduklarını ve seçmenin önemli bölümünün ‘bu sorunu çözerse DEVA Partisi çözer’ dediğini ileri sürdü.
Bu konuya ikinci yazıda devam edelim.
HDP’den sonra Şeyh Said’i anan ikinci parti DEVA Partisi oldu
DEVA Partisi’nin Kürt sorunu konusundaki görüşlerini sorarken meslektaşım Yüksel Baysal,
DEVA Partisi Mardin ve Diyarbakır İl Başkanlığı’nın 1925’te İstiklal Mahkemesi tarafından asılan isyancı Şeyh Said’i andığını hatırlattı.
Gazeteye geldikten sonra haberleri taradım ve Şeyh Said anması nedeniyle DEVA Partisi’nde tartışmalar yaşandığını öğrendim.
Yani Şeyh Said konusunda DEVA Partisi’nin yekpare bir tavrı yok.
Ancak iki il başkanının ve bir kurucular kurulu üyesinin Şeyh Said’i anması, DEVA Partisi’nden bağımsız değerlendirilebilir mi?
Neticede anma mesajı paylaşanlar parti yetkilileri.
DEVA Partili Abdurrahim Aksoy, Şeyh Said’in İstiklal mahkemesinin haksız uygulamalarına dikkat çekmek amacıyla anıldığını söyledi.
Ancak bu yanıt beni tatmin etmedi.
Kuşkusuz 3 üyesi de milletvekili olan İstiklal mahkemesinin bağımsız olduğunu ve tüm kararlarının hak ve hukukla bağdaştığını söylemek zorlama bir görüş olur.
Mesela, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Kazım Karabekir’in bile yargılandığı İzmir suikasti davasının, İttihat ve Terakki üyesi muhalifleri tasfiyeye dönüştüğünü tarihçiler söylüyor.
Ne var ki sözünü ettiğimiz mahkeme zaten olağanüstü koşullarda kurulmuş bir ihtilal mahkemesidir.
Ayrıca Şeyh Said gibi tartışmalı bir kişi üzerinden neredeyse 100 yıl önce yaşanmış bir olayı gündeme getirmek, yüzünü geleceğe dönmüş bir siyasi partiye fayda sağlar mı?
Yunanistan’a Bursa’dan zeytin dalı
Bu yıl hiçbir oyununu izleyemedim ama Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda kelimenin tam anlamıyla Balkan rüzgârı esmiş.
Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kültür ve Sanat Turizm Vakfı ve Bursa Devlet Tiyatrosu işbirliğiyle düzenlenen Balkan Tiyatro Festivali’nden söz ediyorum.
Mekan BKSTV’den, destek Büyükşehir Belediyesi’nden organizasyon Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan…
Bu yılki festivale ise Yunanistan’dan gelen tiyatro grubu damga vurmuş.
Doğu Akdeniz meselesi nedeniyle Yunanistan ile olan ilişkilerimiz malum.
Gerilen ilişkileri yumuşatan ise yine sanat oldu.
Türkiye’nin, Yunan tiyatro grubunu misafir etmesi, Yunan medyasında geniş yer bulmuş ve hem organizasyondan hem de Türk misafirperverliğinden sitayişle bahsedilmiş.
Ne güzel, ne güzel…
Saç baş yolduran İstanbul trafiği
Önceki gün GastroShow’u takip etmek için İstanbul’daydık.
Aman Allah’ım nasıl bir trafik o.
3,5 saatte zor attık kendimizi İstanbul’a.
Aracımız milim, milim ilerliyordu adeta.
Üstelik trafik 10,30’dan 12,30’a kadar sıkışıktı.
Yani trafiğin yoğun olmaması gereken saatler.
Dönüşte yine aynı sıkışıklık.
Gece saat 21.00 sularında bile trafik açık değildi.
5 şeritli yollar bile tıkanmıştı, o derece!
Yani biz Bursa’da, Bursa trafiğinden şikâyet ederken İstanbul’da ‘felaket’ bir trafik olduğuna bir kez daha tanık olduk.
İstanbul’u görünce Bursa trafiğine daha farklı bir gözle bakacağım artık.