Marmara’da büyük depremin ayak sesleri duyulurken, Bursa’dan çok önemli uyarılar var. Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’daki yapıların yüzde 60’ının mühendislik hizmeti almadığı için risk altında oluğunu hatırlatarak, “Depremde, önce fay hattı üzerinde inşa edilmiş yüzlerce bina yıkılacak. Deprem yıkmadan biz yıkalım. Bursa’yı yeniden planlamamız lazım” dedi. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Feridun Tetik de, acilen çevre düzeni planı yaparak, depreme karşı alınacak önlemlerin planlara işlenmesini istedi: “Mevcut planları değiştirmeliyiz”
Er, 2002 sonrası inşa edilen bazı binalarda bile risk olduğunu öne sürdü: Belediye meclislerinde alınan kararlarla, maliyetli olduğu için sondaj sayısı ikiye indiriliyor. Bir tane sondaj yapan, hatta hiç sondaj yapmayan belediyeler var. Sondajı doğru dürüst yapılmamış, zemini denetlememiş binalar 2002 sonrası inşa edilmiş olsa bile risklidir. Tetik ve Er, ortak çağrı yaparak, Yunuseli Havalimanı arazisinin, deprem toplanma alanı olarak korunmasını istedi.
—————————-
Pazartesi Söyleşileri’nde ülkenin en hayati konulardan biri olan depremi masaya yatırdık. Bu hafta iki konuğumuz var. Ben sordum, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er ile TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Feridun Tetik yanıtladı.
“SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ”
Her büyük deprem sonrası, konuyu bir hafta 10 gün konuşuyoruz. Ancak ondan sonra deprem gerçeği unutuluyor. Toplumda ve idarecilerde deprem konusunda bir umursamazlık olduğunu düşünüyor musunuz?
Feridun Tetik: Öncelikle hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilerim. 1999 depreminden sonra bilim insanları konuyu gündeme getirdi ve aslında bilinmeyen bir şey de kalmadı. Bugün seyyar satıcıdan Sayın Cumhurbaşkanı’na kadar herkes konuya hakim. Ne yapılması gerektiğini biliyor ama konuyu takip etmiyoruz. Deprem önlemlerini öncelik sıralamasına koyup, bu sorunu çözemedik. İzmir’de deprem oldu ama İstanbul’da da olacağını biliyoruz. Depremle ilgili yol haritasını önümüze koymamız gerekir. Bursa’daki riskli yapılar yıkılacak mı, güçlendirilecek mi, nasıl çözümler üreteceğiz? Çözüm, iyi bir planlamadan ve ekonomik kaynaklarımızın kullanımından geçiyor. Bunu da Bursa kamuoyuyla paylaşmamız lazım.
Engin Er: Başta Ege olmak üzere Türkiye’ye geçmiş olsun. Türkiye deprem ülkesi. Dünya genelinde depremlerde olağanüstü bir artış var. 1985’e kadar Türkiye ve ve çevresinde bin 57 deprem olurken, sadece geçen hafta bin 71 deprem meydana geldi. Deprem nerede olur? Türkiye’nin her yerinde olabilir. Eğer zemin riskli ve bina sağlam değilse herkes risk altındadır. Yani Türkiye’nin her tarafı risk altında ve son yıllarda risk daha da yüksek. Sadece deprem değil, sel, heyelan gibi doğa olayları nedeniyle de risk altındayız.
“YUNUSELİ TOPLANMA ALANI OLARAK KORUNSUN”
Deprem konusunda yerel yönetimler ne yapmalı? Mevcut planlar, depremi en az hasarla atlatmamız için yeterli mi?
Feridun Tetik: Türk halkı da devlet de plan yapmayı sevmiyor. Devletin planlama teşkilatı yok, Bursa’nın da çevre planı yok. 2020 Çevre Düzeni Planı 50 gün sonra bitecek. Büyükşehir Belediyesi yenisini yapmayı mayıs ayında akıl etti. Ancak bir plan yapmaya kalksanız, 4-5 yıl sürer. Önce Bursa için 100 binlik plan yapmamız lazım. O planlara da fay hatlarını, toplanma alanlarını işlememiz gerekir. Deprem olduktan sonra insanlar nerde toplanacak, nerde tedavi görecekler, bunların belirlenip önceden kamuoyuna açıklanması gerekir. Bir sahra hastanesi kurulması gerekirse yerinin belli olması lazım. Viyadükler hasar görmüşse, şehir hastanesine nasıl ulaşacağız? Kentin içinde ambulans uçaklarının inip kalkabileceği Yunuseli Havaalanı arazisi var. Burayı heba etmeyip, toplanma alanı olarak korumamız gerekir. Kestel’de sel felaketi yaşadık ve seller gittikçe artıyor. Çarpık ve düzensiz kentleşme nedeniyle doğa olayları arttı. Mevcut planların değişmesi lazım.
Bugün bile fay hatları üzerinde ruhsat verildiği iddianız çarpıcı. Bu iddianızı biraz daha açar mısınız?
Engin Er: Önce, bir konuya açıklık getireyim. Doğru 1999’da çevre düzeni planı yapılmış ama deprem, heyelan, taşkın olmayacakmış gibi bir plan yapılmış. Halbuki 2010’da bir çalışma yaptık ama onaylanmadı. 2020 onaylanmadı. 2040 planı ne zaman yapılacak bilmiyoruz ama Feridun Tetik’e katılmıyorum. Biz plan yapıyoruz ama önce bina yapıp sonra plan yapıyoruz. Elimizde Yunuseli gibi altın değerinde bir yerimiz var. Biz Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi olarak Yunuseli’nde bir yapılaşmadan kaçınılması ve o alanın doğal afetlerde kullanılmasını istiyoruz. Fay hattı üzerinde bina konusuna gelirsek, Türkiye’de 18 ilde ciddi risk var ama bunların en önemlisi Bursa. Aslında İzmir de bunlardan biri Balıkesir de. Ama Bursa hem Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda oluşacak bir depremden etkilenecek, hem de Dağilçeleri hariç tüm ilçelerinden fay hatları geçiyor. Ve bu faylar binaların altından geçiyor. Belediye imar durumuna bakarak otel yapılmasına izin veriyor ama zeminine bakılmıyor. Mesela deprem olduktan sonra hizmet verecek olan bir binada sondaj yaparken, bizzat ben 7 metre civarında fay kilini kestim ve rapora imza atmadım. Bunun gibi Bursa’da yüzlerce bina var. Yıldırım’da 5’in üzerinde fay segmenti var. Devletin yayınladığı fay haritasında evinizin durumunu görebilirsiniz. Oda olarak hazırladığımız ‘Planlama Yapılaşma Açısından Yüzey Faylanması Tehlikesinin Değerlendirilmesi Kılavuzu’ isimli bir kitap çıkardık. Bu kitap tam da sizin sorunuza yanıt veriyor. Kitapta diyor ki, fay hatları üzerine ‘sakınım bantlarını’ koyarak yapılaşmadan kaçınmak gerek. Deprem bir doğa olayı. Yani deprem olduğu zaman binanın yıkılması gerekmez. Binayı yıkacak 5 faktör vardır. Fay hattı, fay hattından çıkan enerjinin büyüklüğü, bu enerjinin binaya olan uzaklığı, binanın zemin özellikleri ve binanın statik hesabı. Bunlar uygun olduğunda bina da çelik gibi olur. Ama maalesef fay hatları üzerine bina yapmakta sakınca görmeyen bir kentte yaşıyoruz.
“FAY HATLARI ÜZERİNDE YÜZLERCE BİNA VAR”
Bugüne kadar Bursa’da 109 bin 826 kişi imar barışından faydalanmak için başvuruda bulunmuş. Yalan beyan, hukuki şartların yerine getirilmemesi, cezai işlem bedelinin ödenmemesi, sürenin geçmesi gibi çeşitli nedenlerden dolayı 30 bin 98 yapı kayıt belgesi iptal edilmiş. İmar Barışı uygulamasının kaçak yapılara olan etkisiyle ilgili neler söylersiniz?
Feridun Tetik: TMMOB’nin 19 Ağustos bildirisini aynen okuyayım. İmar barışı adı altında ruhsatlandırılan yapılar derhal denetlenmeli. Kaçak yapılar hiçbir şekilde affedilmemeli. Deprem yönetmelikleri geliştirilmeli ve harfiyen uygulanmalıdır. Şimdi bakınız, sadece gelir elde etmek için mühendislik hizmeti almamış binlerce binaya vatandaşın beyanı üzerine ruhsat verdik. Geçmişte de 6-7 defa çıkan bu imar barışlarına son vermemiz lazım. İmar barışından yararlanan binaların da denetlenmesi lazım. Bunları denetleyebilecek çok sayıda insanımız, işsiz mühendisimiz var. Denetlemede, binaların durumu ortaya çıkacak ve bu da bize yol haritası olacak.
Bursa’da sağlıksız zemin üzerinde kaç binanın inşa edildiğine dair bir bilgiye sahip miyiz?
Engin Er: Böyle yüzlerce bina var Bursa’da. Türkiye’de de binlerce bina var. Türkiye genelinde 700 bin insanın etkileneceği çapta fay hatları üzerine inşa edilmiş bina söz konusu. Bir tane faydan bahsetmiyoruz. Yıldırım’da fay segmentleri var, Osmangazi’de, Nilüfer’de ve diğer ilçelerde var. Kentsel dönüşüm yapılacaksa, önce fay hatları üzerinde inşa edilmiş binalardan başlanmalı. Bu binaların taşınması lazım. Net söylüyorum bu binaları deprem yıkacak. Deprem yıkmadan biz yıkalım ki can kaybı olmasın. Hem bizim yıkmamız, depremin yıkmasından 7 ile 8 kat daha ekonomik.
“BİNALARIN YÜZDE 60’LI RİSK ALTINDA”
Büyük depremde Bursa’da kaç bina risk altında
Engin Er: Bursa’daki binaların yüzde 60’ının mühendislik hizmeti almadığı için risk altında olduğunu söyleyebiliriz.
Feridun Tetik: Köydeki vatandaşın evi de mühendislik hizmeti almamış ama tek katlı. Bu da kaçak binaya girer ama önceliğimiz mühendislik hizmeti almamış çok katlı binalar olmalı.
Engin Er: 5,1 büyüklüğündeki Çanakkale depreminde köylerdeki 1 veya 2 katlı evler, camiler yıkıldı. Dolayısıyla önce planlamadan başlamalıyız.
“ASIL GÖREV DEVLETİN VE YEREL YÖNETİMLERİN OLMALI”
O faizli krediyle yerinde dönüşüm önerisine ne diyorsunuz?
Feridun Tetik: Biz aslında kooperatifçiliği uyguladık ülke olarak. Bu mümkün tabii. Kamusal yaklaşım da bunu gerektiriyor. Atatürk’ün karma ekonomi modeliyle kalkınıp, gelişmişiz. Merinos çalışanlarına sıfır faizli krediler verilerek, insan haysiyetine yakışır konutlar yapmaları sağlanmış. Bir daha yapılabilir.
Engin Er: Asgari ücretle geçinen insanlardan ne alabilirsiniz? Devletin finans etmesi lazım. Çünkü asgari ücretle geçinen bir vatandaşın kredi ödemeye 1 değil 3 ömrü bile yetmez. Faizsiz kredi de çözüm değil. Devletin bu işe el atması lazım. Bir de bazı yerler var ki, yerinde bire bir dönüşüm bile kurtarmıyor. 5-6 katlı binaların sokak mesafesinin 6-7 metre olduğu yerler biliyoruz. Çözüm planlamanın baştan yapılması. Yani kentin yeniden planlanması. Erbakan’ın dediği gibi artık pansuman tedbirlerle yeterli olmaz. Depremi masaya yatırarak, bütüncül bir planla sorunu çözebiliriz. 3-5 binayı yıkIp yerine yenilerini inşa ederek Bursa’yı kurtaramazsınız. Mesela diyelim ki Çarşamba’da 3-5 binayı yıkıp, yerine yeni binalar inşa ettiniz. Sorarım, bu bölgede 10 dakika sonra deprem olacak desek Çarşamba’yı o sürede boşaltmanız mümkün mü? Bire bir yapsak bile sokaklar çok dar. Devletin genelde ve yerelde mutlaka işin içinde olması lazım.
Bursa’nın zemin açısından en riskli bölgeleri hangileri?
Engin Er: Jeolojik anlamda fay hatların olduğu tüm bölgeler. Bir tek Dağ ilçelerinden fay geçmiyor. Birçok ilçemizdeki sıvılaşmanın bulunduğu bölgeler de risk altında.
“ZEMİN DENETİMİ YAPILMAMIŞSA YENİ BİNA BİLE RİSKLİ OLABİLİR”
2002 yönetmeliği sonrası inşa edilen yapılara güvenmeli miyiz?
Feridun Tetik: Yönetmelik güzel hazırlanmış ama küçük eksikleri var. Denetim şart, bu işin olmazsa olmazı. Akademik odalar kamusal denetim mekanizmalarıdır. Belediyeler ve devlet akademik odalarla işbirliği yapmalı. Protokoller yapıp proje onayları yapılmalı. Denetim yapılıyorsa sorun yok. Yeter ki beraber çalışma alışkanlığını edinelim. Biz bir araya gelirsek halkı da ikna ederiz.
Bursa’da yeni bir kentsel dönüşüm atağı başlasa, hangi bölgelerden başlanmalı?
Engin Er: Fay hattının olduğu bölgelerden başlanmalı işe. Nereden geçiyor fay hatları? Osmangazi’de Altıparmak’tan. Altıparmak’a en yakın yer de Çarşamba. Oradan başlamak lazım. Sıvılaşmanın en çok olduğu yer Yıdırım. Yıldırım’da yeni yapılmış olsalar da denetimsiz inşa edildiği için riskli binalar var.
2002’den sonra inşa edilmiş olsa da riskli binalar var mı?
Engin Er: Evet var. En önemli sorunumuz denetim. Fay hatlarını denetlemiş olsak üzerine bina yapılmasına izin vermeyiz. Yapı denetim firmalarının faydaları var elbette ama bu firmalar hiç zemin etütleri yapmıyor. Belediyeler hazır değiller. Sadece bir jeoloji mühendisi çalıştırıyorlar. Bir mühendis, nasıl yetişsin tüm işlere? Eğer sondajı doğru düzgün yapmazsanız, bina da sağlam olmaz. Çanakkale’de zemin etütü yapılırken 3 tane sondaj yapılıyor ve genellikle en kötü zemin demek olan ZF grubu zemin çıkıyor. Bursa’da ne hikmetse ZF grubu zemin çıktığını hiç duymadık. Çanakkale’nin hepsi ZF çıkıyor, Bursa’da hiç ZF çıkmıyor. Biz Bursa’da tribünlere oynuyoruz. Yönetmelik 3 sondaj yapılacak diyor. Belediye meclislerinde alınan kararlarla, maliyetli olduğu için sondaj sayısı ikiye indiriliyor. Bir tane sondaj yapan, hatta hiç sondaj yapmayan belediyeler var. Sondajı doğru dürüst yapılmamış, zemini denetlenmemiş binalar, 2002 sonrası yapılmış olsa bile risklidir.
“DENETİM VE PLAN”
Yanıtlarınızda çözüme değindiğiniz ama ben yine de son olarak çözümü konuşmak isterim.
Feridun Tetik: Bir kere işe mühendislik hizmeti almamış, imar affına girmiş binalardan başlamalıyız. Yani işin özü, kamusal denetim. Kamusal denetim yaparsak sonuç alırız. Denetimden rahatsız olmayalım.
Engin Er: Deprem öncesinde, deprem sırasında ve deprem sonrasında yapmamız gerekenler var. Deprem sonrasıyla ilgili çok iyi hazırlık yaptığımıza inanıyoruz ama bugünün şartlarıyla. İzmir’deki 20 bina yıkıldı ama 10 bin bina yıkılsaydı çaresiz kalırdık. Deprem sırasında yapacaklarımızla ilgili çok şey değişti. Deprem sırasındaki davranışlarla ilgili eğitim seferberliğinin başlaması lazım. İzmir depreminde hayat üçgenin birçok yaşamı kurtardığını gördük. Deprem olacak, olmama şansı yok. Ama bugün olacak ama yarın. Dolayısıyla 1855 Bursa depreminden çok büyük dersler çıkarmalıyız.
FOTOĞRAFLAR: BİRCAN ÖRSEL