“Makamlar gelip geçidir, baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş” sözü en fazla bürokratlarin kulağına küpe olsun.
Nitekim iktidar değişir, önce bürokratlar etkilenir.
Genel müdür değişimi yaşanır, hemen ardından bürokratların kellesi gider.
Bakanlar değişir, yine ilk olarak bürokratların ayağı kayar.
Siyasette artık yazısız kural haline gelmiş bu durumdan Bursa’nın etkilenmemesi mümkün değildi elbette.
Hatırlayın Bülent Arınç’ın başbakan yardımcılığı döneminde, Bursa bürokrasisinde önemli değişimler yaşanmış, başhekimler, daire başkanları, il özel idaresi genel sekreterleri, değişim kervanındaki yerlerini almışlardı.
2014 yerel yönetim listelerindeyse eşi, benzeri görülmemiş bir tasfiye olmuş ve belediye meclis üyelerinin neredeyse tamamı gitmişti.
7 Haziran‘dan sonra ne olmuştu?
Arınç gitmiş ve yepyeni bir dönem başlamıştı Bursa idaresinde.
Mesela İl eski Başkanı Sedat Yalçın’ın hemşehrisi Basın Yayın Enformasyon eski İl Müdürü Kadir Akarkaya…
Akarkaya, milletvekilliği aday adaylığından sonra eski görevine atanmamıştı.
Yani kızağa çekilmişti.
Geçen haftaysa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik görevden alındı.
Çelik, Arınç‘a yakın bir isimdi.
Önceki gün arayan Çelik, görevden alınmasıyla ilgili düşüncelerini paylaştı:
“20 yıldır Tarım İl Müdürlüğü’nde görev yapıyorum. Bunun 18 yılında idarecilik yaptım. Kolay kolay kimseye nasip olmaz. Geçen pazartesi de görevden alındım. Bu doğal bir durum. Hiç kimseye kırgın değilim.”
Beyan esastır düsturundan hareketle, görevden alınan Çelik’in, içinde bulunduğu durumu olgunlukla karşıladığını kabul edelim.
Ve bu hadiseyle de, değişimin her fani için kaçınılmaz olduğu gerçeğini bir kez daha vurgulayalım.
Eğitim-İş’in dayanışma gecesi
Bu devirde memur sendikalarının işi kolay değil.
Üyelerinin bir günlük yevmiyesini kasasına atan işçi sendikaları gibi hatırı sayılır bir gelire sahip olmadıkları gibi, grev kozundan da mahrumdurlar.
Hele, iktidar partisine yakın olmayan memur sendikalarının işi çok daha zor.
Memurların, biraz da mecburiyetten Memur-Sen’e koştuğu bir dönemde örgütlenmeye çalışmak, hatta ayakta durmak zor iş olsa gerek.
Yıllardır zor şartlarda mücadele eden ve istikrarlı bir şekilde büyüyen eğitim sendikalarından biri de Eğitim-İş.
Eğitim-İş, geçen hafta sonu dayanışma yemeğinde üyeleriyle biraraya geldi.
YARSAV Başkanı Emin Ağaoğlu, DSP eski Miletvekili ve meslektaşımız Uluç Gürkan, Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticisi Lütfü Kırayoğlu ve CHP İl Başkanı Şadi Özdemir gibi isimlerin katıldığı gecede, Emin Ağaoğlu son derece sıkıcı bir konuşma yaptı.
Dakikalarca süren tekdüze konuşmanın içeriğindeyse klasik laiklik vurgusu dışında başka hiçbir şey yoktu.
Şube Başkanı Özkan Rona ise, Eğitim-İş‘in üye sayısına değindi.
Bursa’da bin 880 üye sayısına ulaşmışlar.
Özel bir konumda olan Memur-Sen’ı saymazsak, üyeleri artan tek eğitim sendikası Eğitim-İş‘miş, hem Bursa‘da hem Türkiye genelinde.
Peki, ana dilde eğitimi tüzüğüne koymaya çalıştıktan sonra hızla eriyen Eğitim-Sen‘in durumu ne?
Eğitim-Sen‘in üye sayısı da istikrarlı bir şekilde azalıyor.
Vatan Partisi’nde eskilerin zaferi
Vatan Partisi‘nde pek gün yüzüne çıkmamış, eskilerle, yenilerin mücadelesi var.
Eskiler, sosyalist gelenekten gelen, İşçi Partisi‘nde siyaset yapmış, Aydınlık hareketine uzun yıllar emek vermiş partililerden oluşuyor.
Bir de merkeze açılma politikasıyla birlikte, çoğunluğu partinin ismi değişikten sonra Vatan Partisi’ne katılan yeni yüzler var.
Vatan Partisi Bursa il kongresi, işte bu şartlarda gerçekleşti.
Yani eskilerle, yenilerin mücadelesine sahne oldu.
Eskilerin adayı Mehmet Alanbel, yenilerin adayı Şeref Akgün’dü.
Genel merkez yönetimiyse Şeref Akgün‘ün destekliyordu.
Sonuç: Kongreyi Mehmet Alanbel ve ekibi kazandı.