Yıl 2008…
Bugün Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş`nin genel müdürlük görevinde olan Rıfat Bakan, Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi`nden mezun olur.
İdealist bir avukat olarak, mezun olduktan sonra hemen mesleğini yapmak niyetindedir.
Ancak karşısına koca bir YÖK duvarı çıkar.
YÖK`ün o yıllardaki yetkilileri, Rıfat Bakan`ın devamsızlık yaptığını gerekçe göstererek, diplomasını onaylamaz!
Yani Bakan`a, “Sen avukatlık yapamazsın“denilir.
Ancak Rıfat Bakan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümü`nde diplomasını onaylatmayı başarır.
Çelişki o ki, devletin bir kurumu diplomayı kabul etmezken, devletin bir üniversitesi kabul eder.
Aslında Ankara Üniversitesi`nin onayıyla, Bakan`a avukatlık yolu açılmıştır.
Ancak Rıfat Bakan, hiç kimseyi arkasından konuşturmamak için, YÖK`ün kararını yargıya taşır.
İtiraz, temyiz, onay, bozma, yerel mahkeme, Danıştay derken dava uzadıkça uzar.
Bu durum, Bakan`ın canına tak etmiştir ve yargı kararını beklerken bir hamle daha yapar.
40`ından sonra yeniden öğrenci olan Rıfat Bakan, Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi`ne yatay geçiş yapar!
3`üncü ve 4`üncü sınıfı tekrar okumuştur böylece.
Yani Bakan, eşine benzerine rastlanmayacak şekilde, aynı dersleri 2`inci kez görerek, 2 adet Hukuk Fakültesi diplomasına sahip olur.
Bakan, önündeki tüm engelleri kaldırır ve Danıştay süreci de sona erer.
Danıştay, Rıfat Bakan`ın talebini reddetmiştir!
Ancak Rıfat Bakan, 50`sine merdiven dayadığı bugünlerde Okan Üniversitesi`nden aldığı 2`inci diplomayla avukatlık cüppesini giyer.
Ve artık duruşmalara da girmeye başlar.
Ancak Rıfat Bakan`ın 6 yılı çalınmıştır.
Hak kaybına uğradığını düşündüğü için de YÖK`e dava açmaya hazırlanıyor Bakan.
Bakan, 6 yılda elde edeceği gelirden mahrum olduğu için Anayasa Mahkemesi`ne başvurarak, YÖK`ten yüklü bir tazminat isteyecek.
Bakan`ın açacağı davadan ne çıkacağını bilmek kuşkusuz olanaksız.
Ancak Rıfat Bakan`ın bir hak gasbına uğradığı çok açık değil mi?
Rıfat Bakan, Mazlum-Der`in eski başkanlarındandır.
Yıllarca, kendi gibi hak ihlaline uğramış kişileri savundu.
Muhafazakar bir kimliğe sahip olan Bakan, imam-hatip mezunudur.
Laikliği yanlış yorumlayan korumacı devlet refleksi, Rıfat Bakan`ın 6 yılını çalmış.
Ancak o refleks, sadece Bakan`ı değil, bir zamanlar binlerce başörtülü öğrencinin öğrenim hakkını da elinden almadı mı?
Kuşkusuz, siyasal İslam tehlikesinin varlığı inkar edilemez.
Ancak, herkesi siyasal İslamcı gören anlayış, bir mazlumlar ordusu yarattı.
Rıfat Bakan ise sadece bunlardan biri galiba.
Damadını desteklemeyen belediye başkanı kim?
Siyaset, bazen önünüze beklenmedik sürprizler çıkarabiliyor.
Mustafakemalpaşa`da, tam da böyle bir durum yaşanıyor.
Malum, AKP Genel Merkezi, tek adaylı kongrelerden yana eğilim gösteriyor.
Mustafakelampaşa`da da İlçe Başkanı Saadettin Akkoyunlu ismi üzerinde mutabakat söz konusu.
Ancak başka adaylar da var.
Adaylardan biri Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Sadi Kurtulan`ın kız kardeşinin damadıdır.
Ne var ki Sadi Başkan, Akkoyunlu`yu destekliyor.
Yani, damadının adaylığını desteklemiyor.
Yani, iyi bir dava adamı olarak tanınan Sadi Başkan, söz konusu parti disiplini ve menfaati olunca damadını bile tanımamış!
Atanamayan öğretmenler…
Elektronik posta kutuma, günlerdir adeta atanamayan öğretmenlerden bombardıman yapılıyor.
Her gün onlarca ileti yolluyorlar.
İyi de yapıyorlar.
Nitekim, yakıcı bir sorun olan atanamayan öğretmenler yıllardır haber bekliyor.
Dile kolay tam 300 bin öğretmen atama bekliyor.
Okullarından mezun olduktan sonra tek bir gün sınıf yüzü görmemiş sistem kurbanı da diyebiliriz onlar için.
İsmi önemli değil, atama bekleyenlerden birinin feryadı:
“Branş öğetmenleri, adil atama ve haklarının korunması için şubat ayında, 40 bin atama talep ediyor. Günlerdir sosyal medya, mail, SMS yoluyla, branş öğretmenleri olarak uğradığımız haksızlığı duyurmaya çalışıyoruz. 300 bin atanamamış eğitimcimiz ve geleceği bu atamaya bağlı gençlerimiz için lütfen siz de imkanlarınızı bizim için kullanın. Bütçe görüşmelerinin yapıldığı bu günlerde, ülkemiz için öncelikli olan, eğitime bütçe ayrılmasıdır. Bakanlığın verdiği resmi öğretmen ihtiyacı 121 bin 763 olmasına rağmen bizler hala işsiz, dolayısıyla eşsiz ve aşsızız. Atama bekleyen 300 bin öğretmen olarak sizden gelecek en az 40 bin öğretmen ataması haberini bekliyoruz. Yapılmayan her atama ertelenen hayat ve hayal demektir. 2014 Eylül öğretmen atamalarında yapılan adaletsiz dağılıma karşı branş öğretmenlerine yönelik 40 bin atamayı talep ediyoruz. Sınıf öğretmenlerinin alanlarımıza geçişlerinin engellenmesi için çalışmaların hızlanmasını, buna olanak sağlayan kursların kapatılmasını ve herkesin kendi alanının derslerine girmesi için adımların atılmasını, bu ülkenin geleceği, çocukları ve başta kendimizin, ailemizin dört senelik emeği adına acilen ve önemle talep ediyoruz.”