Flipboard
Yıl 2008, CHP’nin o günkü genel başkanı Deniz Baykal, meydanlarda Ergenekon’un avukatı olduğunu söylerken, davanın bir tertip olduğunu ve Silivri zindanlarının elbet bir gün yıkılacağını ilan ediyordu.
Baykal’ın dediği gibi çok değil 5 yıl sonra Ergenekon tertibi çöktü ve Silivri’de yatan yurtseverler özgürlüklerine kavuştular.
Sadece Ergenekon değil başta Balyoz olmak üzere kumpas davalarının tümü çökmüştü.
Balyoz davasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni pasifize etmek amaçlanıyordu.
Eğer o gün TSK’nın yurtsever kanadı tasfiye edilebilseydi, bugün Güneydoğu’da ne PKK hendeklere gömülebilecekti, ne Fırat Kalkanı Harekatı hayata geçebilecekti ne de Afrin’e operasyon düzenlenebilecekti.
Ve en önemlisi belki de 15 Temmuz darbe girişimi başarı olacaktı!
ABD’nin bu planına karşı yükselecek toplumsal muhalefeti örgütleyecek olan yurtseverler ise Ergenekon tertibiyle cezaevine tıkıldılar.
Tertibin baş aktörleri ABD ve taşeronu FETÖ’ydü.
Ancak plan tutmadı.
Peki o gün davaları takip eden yurtseverlerin Silivri barikatlarını yıkarken dillerinde hangi slogan vardı?
Mustafa Kemal’in askerleriyiz.
CHP’nin İstanbul İl başkanlığına oturtulan Canan Kaftancıoğlu ne diyor?
Mustafa Kemal’in askerleri değiliz!
***
Peki Mustafa Kemal’in askeri olmak ne demek?
Söylendiği gibi militer bir anlamı yok.
Atatürk devrimlerini savunmak, Atatürkçülüğün bekçisi olmak kısacası.
“Mustafa Kemal’in askeri değil, yoldaşıyız” demek ise ‘zırva tevil götürmez’ cinsinden bir söylemdir.
Atatürk milli mücadeleye destek istemek için mektup yazdığı Sovyet lider Lenin dışında hayatı boyunca hiç kimseye ‘yoldaş’ dememiştir.
***
CHP’nin yeni seçilen Bursa İl Başkanı Hüseyin Akkuş, devir teslim töreninden sonra ilk mesajında Kobanici Kaftancıoğlu’na selam duruyor:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözü faşizan bir yapıyı çağrıştırıyor. Mustafa Kemal’in askerleri değiliz!”
Üzerine ekliyor:
“Atatürk, Meclis’i açtığında sivildi.”
Elbette sivildi.
Çünkü zaten askerlikten istifa etmiş ancak Meclis ona başkomutanlık yetkisi verdikten sonra da yeniden asker kıyafetini giymişti.
***
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Samsun’da Atatürk dönemini hedef aldıktan sonra, “CHP’nin içinde askeri vesayetçiler var. Partimin de içinde bulunduğu askeri vesayeti ve bitmiş bir devleti savunma iradesi nedeniyle bugünleri yaşıyoruz” demiş.
Buyrun buradan yakın.
Sayın Sarıbal, biten devlet hangisi?
Ayrıca Mustafa Kemal’in askerleriyiz demeyi askeri vesayetçilik olarak mı algılıyorsunuz?
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mehmetçik’in Afrin’e girmesine saatler kala şu açıklamayı yapıyor:
“Afrin El Bab gibi değildir. El Bab’da uluslararası uzlaşma vardı. Amerika’nın da Rusya’nın da Suriye’nin de kabulü vardı. 72 şehidimiz vardı. Hava desteğini almadan girilecek bir Afrin büyük maliyetlere yol açar. Oraya asker sokacaksanız, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını gönder önce.”
ABD, tüm gücüyle Türkiye sınırında bir Kürt devleti kurdurmak için ağır ve yüksek teknolojili silahların da olduğu 4 bin TIR dolusu silah veriyor PKK’lılara. En az 30 bin teröristi eğitiyor. Mehmetçik işte o terör yuvasını dağıtmak için operasyon yapmaya hazırlanırken, Kılıçdaroğlu’nun askerin moralini bozacak, TSK’nın komuta kademesini kızdıracak açıklamasına bakar mısınız?
Ne yapsaydı Türkiye?
Buyurun kurun devletinizi deyip, ABD piyonu PKK’lılara kayıtsız mı kalsaydı?
***
HDP’ci Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul’a başkan seçilmesi, CHP’nin siyasi intiharıdır.
Ancak daha da vahimi Kaftancıoğlu’nun parti içinde muazzam bir şekilde destek bulmasıdır.
Bu da CHP içindeki Kürtçü/HDPsever kesimin partiyi ele geçirdiğini net bir şekilde gösteriyor.
***
AK Partililer ise Kaftancıoğlu gibi bir ismin İstanbul’dan seçilmesinden son derece memnun hiç kuşkusuz.
Nitekim son referandumda AK Parti’nin ilk kez yenildiği İstanbul’da, Kaftancıoğlu gibi bir il başkanı onlar için biçilmiş kaftan.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da, partisinin grup toplantısında Kaftancıoğlu’nun sosyal medya paylaşımlarını hedef alarak, 2019 seçim stratejisinin işaretlerini verdi.
Yarın meydanlarda CHP’yi, Kaftancıoğlu üzerinden dövecek, bu kesin.
***
Türkiye’de milliyetçilik dalgası yükselirken, terör örgütleriyle mücadele hiç olmadığı kadar toplumsal destek bulmuşken, CHP’nin HDP çizgisine gelmesi, tarihsel misyonuna ve kuruluş felsefesine ihanet olduğu gibi, siyasetin pratiğine de aykırı bir durum.
Ancak CHP’de bunları görecek partililer hızla azalıyor veya tasfiye ediliyor.
Koca partiye yazık oluyor.
