AK Parti’nin bir milletvekili ve MKYK üyesi, muhalif gazetelerinden birine, mesela Sözcü‘ye ropörtaj veriyor ve şunları söylüyor:
“Tayyip Erdoğan, referandum boyunca, tek adamlığa karşıyız propagandası yaptı ama kendisi tek adam oldu. Tayyip Erdoğan, MKYK’da herhangi bir karar alınmasına izin vermiyor. 6-7 saat tartışıyoruz ama o kulağına kim ne fısıldıyorsa kararını ona göre veriyor.”
Okuduklarınıza şaşırıyorsunuz değil mi?
Hatta gözlerinizin fal taşı gibi açıldığını görür gibiyim.
Şaşırmayın, çünkü öyle bir milletvekili yok.
Dün de olmadı, gelecekte de olması mümkün değil.
Çünkü AK Parti’de bu sözleri sarf edecek milletvekilinin, istifası cebinde olması gerekir.
***
Üst satırlarda aktardığım sözler AK Partili bir vekile ait değil ancak CHP Parti Meclisi Üyesi ve Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, hükümete yakın bir gazeteye Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak bunları söylemişti.
Peki AK Parti’de bırakın Tayyip Erdoğan‘ı bir gazetede eleştirmek şöyle dursun, muhalif bir gazeteye ropörtaj vermeye bile cesaret edilemezken, bir CHP milletvekili hükümete yakın gazetede genel başkanını yerden yere vurabilme özgürlüğüne neden sahip olsun?
***
Elbette sağ-muhafazakar bir siyasi partiyle, sosyal demokrat parti arasında, fikir özgürlüğü bağlamında farklılıklar olması gerekir.
Ancak sosyal demokrat partilerde bile her önüne gelen, genel başkanını gazete sayfalarında tartışma özgürlüğüne sahip olamaz.
Yine de Fikri Sağlar’ın ihraç edilmesini ağır bulurum.
Yüksek Disiplin Kurulu, uyarı cezasıyla yetinebilir.
***
Gelelim asıl soruya:
CHP’de neler oluyor?
Hiziplerin parti içi iktidar mücadelesi olarak yorumlayabiliriz olanları.
Ve hizipleri de Deniz Baykal, Fikri Sağlar, Muharrem İnce olarak sayabiliriz.
***
Bu 3 isim de, referandumda aktif bir görüntü vermeye çalıştı.
Ve öyle anlaşılıyor ki, hayır’a değil, kendilerine çalışmışlar.
***
Selin Sayek Böke‘nin istifasını ise hizip olarak görmemek lazım.
Nitekim Böke, genel başkan adayı olmayacak.
Ayrıca istifasının temel nedeni, Grup Başkan Vekili Levent Gök‘ün sine-i millet açıklamasını yalanlamasıymış.
Böke, bir gazetecinin sorusu üzerine sine-i milletin de bir tercih olduğu açıklamasını yapıyor.
Açıklamanın ardından Parti Meclisi toplanıyor.
Gazeteciler, Levent Gök’e, “sine-i millet’ açıklamasını soruyorlar.
Gök, Kılıçdaroğlu‘nu arayıp, gazetecilere ne söylemesi gerektiğini soruyor. (Aslında Gök, Böke’yi de aramış ancak telefonu kapalı olduğu için ulaşamamış)
Kılıçdaroğlu da Gök‘e sine-i milletin söz konusu olmadığını söylemesini istemiş.
Ancak Böke, bu açıklamayı kendisini yalanlama olarak algıladığı için de istifa etmiş.
Böke’nin yorulması ve Kılıçdaroğlu ile fikir ayrılığına düşmesi ise tali nedenler.
***
CHP‘de Aralık 2017 veya Ocak 2018’de kurultay toplanacak.
Sağlar, ihraç edilmezse aday olacak.
İnce, adaylığını ilan etti.
Tabii bu iki ismin, aday olması için yeterli imzayı toplaması gerekiyor.
Baykal’ın ise aday olmasına ihtimal verilmiyor.
Baykal akıllı siyasetçidir, kaybedeceği yarışa girmez.
***
Peki kongre sonucu ne olur?
Mevcut delege ve örgüt yapısı Kılıçdaroğlu‘nun açık ara genel başkan seçileceğini işaret ediyor.
———————
CHP Mustafakemalpaşa’ya Anıl Cengiz seçildi
CHP Bursa örgütlerinde son derece ilginç gelişmeler oluyor…
Önce İl Kadın Kolları Başkanı Fatoş Birinç ve yönetimi toplu olarak istifa etti.
Birinç ile İl Başkanı Şadi Özdemir arasında derin görüş ayrılıkları vardı.
Ancak CHP Bursa’daki kriz, sadece kadın kolları ile sınırlı değildi.
Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Vahit Girgin de referandumdan sonra istifa etmişti.
Girgin’in ardından 10 ilçe yöneticisi de toplu şekilde istifa etti.
Ancak İl Başkanlığı, istifaların aynı dilekçe altında toplanamayacağını hatırlatarak, tek, tek istifa edilmesi gerektiğini belirtti.
Yönetim kurulu bu kez istifa etmek yerine, yeni başkanı seçmek için kendi aralarında oylama yaptılar.
12 yönetim kurulu üyesinin oy kullandığı seçimde, 8 oy alan Anıl Cengiz, ilçe başkanı seçildi.
Bu arada, parti kulislerinde dün bazı Mustafakemalpaşalı CHP‘li üyelerin Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ü ziyaret edip, İl Başkanlığı’nı şikayet ettiği haberi konuşuluyordu.
—————
Kentin göbeğinde et kesimi
Türkiye’ye sığınmış mültecilerin sorununa, ırkçı bir yaklaşımım yok.
Önceki yazılarım da buna örnektir.
Ancak, fotoğraftaki rezaleti eleştirmem için ırkçı olmak da gerekmiyor.
Tüm hijyen ve sağlık kurallarını ayaklar altına alan Suriyeli esnaf, et kesiyor Bursa‘nın göbeğinde.
Ortadoğu ve Uzak Doğu’nun ilkel şehirlerinde görmeye alıştığımız rezalete marka kent Bursa’da tanık olmamız vahim.
Daha da vahimi, rezalete seyirci kalınması.