CHP Genel Merkezi bu dönem 3 belediye başkanı ile yollarını ayırdı.
Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy…
Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin…
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan…
Menemen ve Bilecik belediye başkanları ‘akçeli’ işlere bulaştıkları için, Bolu Belediye Başkanı ise ‘ırkçı’ açıklamaları, kadınlar hakkında tepki çeken sözleri nedeniyle disiplin kuruluna sevk edildi ve ihraç edilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Bilecik ve Menemen belediye başkanlarıyla ilgili İçişleri Bakanlığı bir süreç başlatmıştı ancak CHP Genel Merkezi, görevden uzaklaştırılan her belediye başkanıyla yollarını ayırmıyor.
Mesela Yalova’da Sefa Salman hakkında disiplin süreci başlatılmadığı gibi, mağdur olduğu düşüncesiyle kendisine destek bile veriliyor.
Yani genel merkez, ikna olmadığı belediye başkanı hakkında işlem yapmaktan kaçınıyor.
Bu bakımdan Menemen ve Bilecik kararları önemli.
Peki genel merkezin bu politikası sürecek mi?
Dün kulisleri yoklayarak, bu kritik sorunun yanıtını aradım.
CHP Genel Merkezi’nin belediye başkanlarıyla ilgili aldığı özel bir karar yokmuş.
Ancak Bilecik ve Menemen kararları, Ankara’nın gelecekte atacağı adımların işareti.
Yani gerek İçişleri Bakanlığı’nın açtığı soruşturmalarda, gerekse de yargıya intikal etmiş dosyalarda somut ve tatmin edici bir delil tespit edilirse, Menemen ve Bilecik belediye başkanlarının akıbetine, benzer durumdaki belediye başkanları da uğrayacak.
Hatta bu durum önümüzdeki yerel seçimleri de etkileyebilir.
Daha açık bir ifadeyle şaibeli görülen belediye başkanları aday gösterilmeyebilir.
O halde CHP’de kartlar yeniden karılabilir ve
bazı isimler belediye başkan adayı gösterilmeyebilir, bazı belediye başkanlarının da son dönemi olabilir.
Tabii bunun için CHP Genel Merkezi’nin kararlı olması gerekir.
İktidar partisine yönelttikleri eleştirilerle çelişmemesi için önce kendi kapısının önünü temizlemesi gerekir.
Bu ne yaman çelişki
Rusya, Ukrayna’ya savaş açmadan önce 1 dolar 60-70 ruble arasındaydı.
Savaş devam ediyor ve bugün 1 dolar, 55 ruble değerinde.
Yani Rus rublesi, aylardır süren savaşa, milyarca rublelik savaş harcamasına, ABD’nin ve AB’nin onca yaptırımına rağmen değer kaybetmedi, aksine güçlendi!
Rusya, Ukrayna’ya 22 Şubat tarihinde savaş açtığında Türk lirası 13 lira 65 kuruş idi.
Savaş devam ediyor ve 1 dolar dün itibarıyla 17 lira 35 kuruş civarında seyrediyordu.
Yani Türk lirası, savaşın başladığı günden bu yana yaklaşık yüzde 30 değer kaybetti!
Sadece 14 yıl
Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı isimli katile, sadece 23 yıl hapis cezası verilmesi ve haksız tahrik indirimi uygulanması, kamu vicdanını derinden yaraladı.
Bu vahim olayla ilgil en güzel başlıklardan birini bizim gazete attı:
Katletti, yaktı, betona gömdü, 14 yılda çıkacak!
Nitekim gencecik bir kızı vahşice katleden katil, infaz sistemimizden dolayı 23 yılın sadece 14 yılını cezaevinde geçirecek.
O da infaz sistemi değişmez ve yeni bir af çıkmazsa!
Yani ülkemizde, bir kadını diri diri yakmanın, cesedinin üzerine beton dökmenin cezası en fazla 14 yıl hapis yatmak.
İstinaf yolu açık olsa da kamu vicdanını derinden yaralayan bu karar, bir utanç vesikası olarak tarihteki yeri almıştır.
Kentsel dönüşüm meselesi
Son günlerde meydana gelen depremlerin ardından jeoloji uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, şöyle demiş:
“Kentsel dönüşüm, en fazla hasar olacak yerlerde başlayıp yoğunlaşacağına, rantın en fazla olduğu yerde, örneğin Bağdat Caddesi ve çevresinde yürütülmüştür.”
Görür’ün açıklaması, Bursa’da yaşananlara ne kadar çok benziyor değil mi?
Nitekim Bursa’da da kentsel dönüşüm en fazla hasar olacak yerlerde başlayıp yoğunlaşacağına, rantın en fazla olduğu yerde, örneğin Nilüfer’de yürütülmedi mi?