Akademik odalarda seçim sırası mimarlarda.

Dün Ömer Faruk Şahin öncülüğündeki Mimarlıkta Değişim Hareketi, gazetecilerin karşısına geçerek, kendilerini tanıttılar, hedeflerini anlattılar.

Meslek odalarında değişim ismi, sağ eğimli grupları tanımlar.

Ancak Mimarlıkta Değişim Hareketi için, ideolojik bir tanımlama yapmak çok doğru değil.

Evet karşılarındaki Çağdaş Mimarlar, odanın sol kanadını temsil ediyor ancak Mimarlıkta Değişim Hareketi’ne, eski şube başkanlarından CHP’li Osman Ayradilli ve Çağdaş Mimarlar‘ın içinden gelen Nizamettin Kaya gibi isimler destek veriyor.

Gelelim Ömer Faruk Şahin ve ekibinin söylediklerine.

Önce Can Şimşek başkanlığındaki oda yönetimini eleştirdiler.

Dışa kapalı, şehirle entegre olamamış, sadece muhalefet yapan ve herşeye karşı şeklinde sözlerle eleştirilerini sıraladı Şahin.

Kendileriniyse, siyaset üstü, BTSO, medya ve sivil toplum örgütleriyle diyalog kurmayı hedefleyen, yıkıcı değil yapıcı eleştiriler getirmeyi amaçlayan, kent dinamikleri tarafından ciddiye alınan ve işini iyi yapan mimarların oluşturduğu bir ekip olarak tanımladı.

Bu noktada Şahin‘in, “Bir yere talip olmadan önce, birşeyleri başarmış olmanız lazım” sözlerini notlarımız arasına aldık.

Grubun hedeflerine gelince.

-Genel ve yerel yönetimlere ait projelerin tamamında aktif rol üstlenmek. Yani bir projeye dava açmalarına gerek kalmadan, o projeyle ilgili söz sahibi olmak.

-Üyeleri müşteri olarak görmemek.

-Meslektaşların haklarını korumak.

-Etkisiz ve işlevsiz oda yönetimi imajını değiştimek.

Tabii bunlar hedeflerin bir bölümü.

Ancak en can alıcı noktası, etkili bir oda sözü.

Ömer Faruk Şahin, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi‘nin yıllarca başkanlığını yapmış olan CHP Büyükşehir Başkan Adayı Necati Şahin’in oğlu.

Hitabeti son derece düzgün, konusuna hakim genç bir mimar izlenimi yarattı bende.

Seçimi kazanır mı bilinmez.

Ancak hem kendisi hem de ekibi, yönetime hazır bir görüntü sergilediler.

 

Kentsel dönüşüm uyarıları

 

Kentsel dönüşümle ilgili belediyeler farklı yöntemler uyguluyorlar.

Bazı belediyeler, her mahalleye özgün farklı bir mimari projeyle kentsel dönüşümü hayata geçirmeye çalışıyor, bazı belediyeler emsal artışı yoluyla, kimi belediyeler de Çevre Bakanlığı işbirliğiyle model kentsel dönüşümler inşa ediyorlar.

Peki Mimarlar Odası Değişim Grubu ne düşünüyor kentsel dönüşümle ilgili?

Eldar Melikşah‘ın söylediklerini paylaşalım:

“Bazı projelerde 0,50 emsal verirsiniz, bazılarında 0,70, kimindeyse 0,20 emsal gereklidir. Bazı yerlerdeyse emsale bile gerek yoktur. Kentsel dönüşümde önemli olan emsal değil. Bölgenin sosyo-ekonomik yapısını araştırıp, ihtiyaçları tespit eder ve ona göre bir proje oluşturursunuz. Bunun için, odalardan, üniversiteden ve konunun uzmanlarından da yardım almanız lazım. Biz emsal artışına karşı değiliz, ancak bu konunun emsal artışından bağımsız olarak tartışılması lazım.“

Kenstel dönüşümle ilgili Ömer Faruk Şahin‘in de önemli gördüğüm bir uyarısı vardı:

-Vatandaş böyle giderse, kendi arasında şirket kuracak ve bir müteahhite gerek kalmadan proje üretmeye çalışacak. Bu da hem konutların bitmemesi gibi bir sorunu doğruacak hem de niteliksiz binaların yükselmesine neden olacak.

 

Odalar neden Bursa Kent Konseyi’nde yok?

 

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Değişim Hareketi’nin basın toplantısında, bazı akademik odaların, Bursa Kent Konseyi‘nde temsil edilmemesi konusu da gündeme geldi.

Ömer Faruk Şahin, Bursa Kent Konseyi ile aralarındaki ihtilafın ne olduğunu bilmediğini ancak seçimi kazanmaları halinde, görüşmeye açık olacaklarını söyledi.

Dün akşam televizyon programımda konuğum olan Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni’ye de aynı konuyu sordum.

O da, Şahin‘in söylediklerine benzer şeyler söyledi:

“Akademik odaların Bursa Kent Konseyi‘nde temsil edilmesini önemsiyoruz. Ancak Bursa Kent Konseyi, kurumları davet etmek gibi bir yöntemi benimsemiyor. Yine de akademik odalar, Bursa Kent Konseyi‘nde yer almak isterlerse bundan memnun oluruz. Onların görüşü bizim için değerlidir.”

Sözlerinden anlaşılacağı üzere, her iki taraf da birbirlerine zeytin dalı uzatıyorlar.

Bu yaklaşım, geçmişte yaşananlara sünger çekmenin zor olmadığını gösteriyor.