İktidar kanadından gelen Bursa verileri son derece olumlu.
Gerçi Bursa’daki net rakamları yaygın basından öğreniyoruz ama önceki gün konuştuğum AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman’ın paylaştığı şu iki veri de önemli:
-Bursa’daki vefat ve vaka sayısı Türkiye ortalamasının yüzde 10 ile 15 altında.
-Bursa’daki yoğun bakım yataklarının yüzde 35’i dolu.
Salman ayrıca, sadece Covid-19 hastaları için ayrılmış yoğun bakım yataklarının üçte birinin dolduğunu söylüyor.
O halde salgının pik yaptığı dönemde bile kentteki yoğun bakım yataklarının yeterli olduğu sonucu çıkıyor.
Kuşkusuz bu tablodan, son yıllardaki sağlık yatırımlarının payı yadsınamaz.
Bursa’daki sağlık tablosunu bir de Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez ile konuştuk.
Elitez elindeki sınırlı verilere rağmen önemli bilgiler paylaştı.
-Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Covid-19 hastası kalmadı. Sadece 2 şüpheli vaka var.
-Bursa Şehir Hastanesi’nde yaklaşık 35 Covid-19 vakası kaldı. Ancak bu hastanenin vaka sayılarında da ciddi bir azalış söz konusu. Öyle ki tamamen Covid 19 hastaları için ayrılmış olan fizik ve tedavi bölümü, artık diğer hastalara bakıyor.
-Covid-19 hastaları için ayrılmış Muradiye Devlet Hastanesi, ihtiyaç kalmadığı için yeniden kapandı.
-Aynı şekilde Muradiye Devlet Hastanesi’nin ek binası olan eski Bahar Hastanesi, Covid-19 hastası kalmadığı için asıl işlevine döndü.
-Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise Covid-19 vakaları azalsa bile yoğunluk devam ediyor. Bu hastanede yoğun bakımlar hala dolu.
Tüm bu veriler ışığında Elitez, “Bursa’daki vaka sayısı azaldı” diyor.
Ancak bu, salgının bittiği anlamına gelmiyor elbette.
Yani izolasyon tedbirlerinin devam etmesi gerekiyor.
Öyle ki bu virüs temas yoluyla bulaşıyor.
Elitez’in verdiği şu bilgi ise hayli önemli:
Artık Covid-19 pozitif vakaları yatarak değil, daha çok ayakta tedavi ediliyor.
Yani hastalık daha çok aile hekimlerinin kontrolünde atlatılıyor.
Hastanelerdeki yoğunluğun azalmasının başat faktörü de bu.
Sınıfsal yönden salgın
Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez’in kentteki hastanelerin durumunu ortaya koyan bilgiler önemli mesajlar içeriyor.
Mesela, salgının Osmangazi ve Yıldırım’a kıyasla Nilüfer’de daha az hissedildiği gerçeği.
Nitekim Nilüfer sınırları içinde yer alan Uludağ Üniveritesi Tıp Fakültesi’nde vaka sayısı sıfıra düşerken, Bursa Şehir Hastanesi’nde Covid-19 vakaları hayli azaldı.
Ne var ki vaka sayısı azalmasına rağmen Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’deki yoğunluk devam ediyor.
Geçmiş yazılarımda salgının sosyoekonomik durumuna değindiğim için tekrar yapmayacağım.
Ancak salgının sınıfsal temeli olduğu gerçeğini bir kez daha vurgulamakta fayda var.
İkinci dalga olur mu?
Bilim insanları tedbirlerin uygulanması halinde salgının yaz aylarında kontrol altına alınacağı konusunda hemfikir.
Ancak havaların soğumasıyla ikinci dalga gelecek mi sorusu hala zihinleri meşgul ediyor.
Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez de eylül riskine dikkat çekiyor.
Tabii bazı belirsizliklerin de altını çizerek:
“Vaka sayısının eylül ayında artacak olması bazı koşullara bağlı. Bu tamamen toplumun hastalığa karşı geliştireceği bağışıklık sistemiyle ilgili bir olasılık. Eğer sürü bağışıklığı, salgını azaltma yönünde bir seyir izlerse, endişelenecek bir durum yok. Yani bu virüs, toplumu grip kadar etkiler. Ancak tersi bir durumda, eylül ayında dalgalanma olabilir.”
Umarız birinci olasılık hayata geçer!
Baskın seçim senaryosu
Erken seçim senaryoları neden dillendiriliyor?
Baskın seçimle yeni kurulan teşkilatlanma sürecini tamamlayamayan DEVA ve Gelecek Partisi’nin seçime girmesini engellemek.
Bu nedenle CHP’nin, tıpkı İYİ Parti’ye yaptığı jest gibi, yeni kurulacak partilere de milletvekili vererek grup kurdurmaları formülü gündeme geldi.
İşin teknik kısmını bir kenara bırakarak, engellemenin sandığa yansımasını irdeleyelim.
Tecrübeyle sabit ki, Türk seçmeni ön kesmelere anında reaksiyon gösteriyor.
Siyasi tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle dolu.
Tayyip Erdoğan’ın hapse girdikten sonra 18 yıldır süren AK Parti iktidarını başlatması.
367 formülünün ardından AK Parti’nin sandıklardan tulum çıkarması.
Ve Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini açık ara alması.
Yani DEVA ve Gelecek Partisi’ne yönelik her türlü engellemenin sandığa yansımasını görmek için kahin olmaya gerek yok.
Ankara kulislerinden edindiğim bilgiler de iktidar cephesinin yeni partilerin önünü kesecek her türlü girişimden uzak duracağı yönünde.