“Küçüklüğümüzden hatırladığımıza göre sokaklardaki fenerlerin bakım ve yakma işi şöyle olurdu. Sabahları bakım görevlisi, sırtında bir merdiven ile gezer, her fenerin bulunduğu yere dayar beş numaralı lambanın şisesini siler, temizler içine gazını kor bırakır. Akşamdan önce tekrar gezer, lambaları yakar giderdi. İçine konacak gazın miktarı, lambanın sabaha kadar yanacak şekildi idi. Bu suretle şehrin her tarafı, her sokağı aydınlatılırdı. Karanlık sokak kalmazdı. Bu masraf ve hizmet belediyenin işi idi. Bu hal, elektrik fabrikası kuruluncaya kadar sürmüştü. İlk elektrik, şimdiki Sayas Süt Tozu Fabrikası’nda kurulan tesislerde başlamıştır.”
Bursalı yazar Kazım Baykal’ın kaleminden dökülen bu satırlar 1900’lü yıllların Bursa’sını anlatıyor.
Yani kent sokaklarının büyük bölümünün fenerler ile aydınlatıldığı elektriksiz Bursa yılları…
***
Efendim Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bursa kültürünün referans dergisi Bursa’da Yaşam’ın kıymetli yazarı Dr. Hacer Karabağ, ‘Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bursa’da Elektriğin Tarihi’ isimli ikinci kitabını yazdı.
Sağolsun, kitabı bana da hediye etti.
Bir solukta okuduğum kitapta, elektriğin sancılı yolculuğu; dönemin tanıklarının yazdıkları, yerel gazete haberleri ve fotoğraf arşivleriye anlatılıyor.
Tarihçi Raif Kaplanoğlu ise fotoğraf arşivini açarak kitaba katkıda bulunmuş.
Gelin bugün zamana yolculuk yapalım.
***
Erken Cumhuriyet dönemi ekonomisini iki devreye ayırmak yanlış olmaz.
Yabancı şirketlerin egemen olduğu Büyük Buhran’ın yaşandığı 1929’a kadar olan liberal dönem ile yabancı firmaların millileştirildiği devletçi dönem.
Bursa hane halkına ilk elektriği de imtiyazlı yabancı şirketlerin cirit attığı dönemde faaliyet gösteren Fransız menşeeli bir firma veriyor.
Ancak dedik ya, Bursa’ya elektriğin gelmesi hayli sancılı oluyor.
Tramvay ise sözleşmelerde yer almasına ve birkaç kez ihale yapılmasına rağmen hiç gelemiyor!
***
Bursa’ya elektrik üretimi için ilk girişimin tarihi 1906’dır.
İşkodra eşrafından Mehmet Ali Ağa ile Osmanlı Hükümeti arasında 22 maddelik bir sözleşme imzalanıyor.
Sözleşmeye göre Mehmet Ali Ağa yolcu, eşya ve ticari mal nakli yapacak tramvaylar inşa edecek ve kuracağı elektrik fabrikasıyla da şehri aydınlatacaktır.
İmtiyaz süresi ise tam 75 yıl olacaktır!
Ne var ki Mehmet Ali Ağa ile yapılan sözleşme bilinmeyen sebeplerden ötürü hayata geçmiyor.
Kitabın yazarı Hacer Karabağ’a sordum, kim bu Mehmet Ali Ağa?
Bu kişiyle ilgili bilgiye ulaşılamamış.
Ancak öyle anlaşılıyor ki ‘namım yürüsün’ diyerek bu işe girişmiş Mehmet Ali Ağa isimli şahıs.
***
Daha sonra elektriğin imtiyaz hakkı Osmanlı Nafia Nezareti’nden (Bugünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) Bursa Belediyesi’ne geçiyor.
Bursa Belediyesi ihaleye çıkıyor ve ihaleye Avrupalı firmalar katılıyor.
7 şirketin katıldığı ihaleyi Yovanç Efendi’nin firması kazanıyor.
Ancak diğer şirketler itiraz ediyor ve Nafia Nezareti ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla sözleşmeyi iptal ediyor.
Yıl 1910’dur.
Demek ki neymiş:
110 yıl önce yapılan ihalelere de katılımcı şirketler itiraz edebiliyor ve yolsuzluk yapıldığı tespit edilebiliyormuş.
***
Yıl 1912…
Bursa Belediyesi, bu kez sahip olduğu imtiyaz hakkını, uygun bir firmaya devrediyor.
Firma bulunmuştur:
Fransız Omnium d’Enterprises…
Ancak o da ne Osmanlı Nafia Nezareti, memleket menfaatine uygun bulmadığı sözleşmeyi feshediyor.
Dikkatinizi çekerim, Osmanlı Hükümeti, ikinci kez Bursa Belediyesi’nin girişimini iptal ediyor.
***
2 yıl sonra Orpido Mavromatis Efendi adında bir şahıs, imtiyazın devrine talip oluyor ve sözleşme yapılıyor.
Ancak Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla şirket faaliyete geçemiyor.
Yani bu kez de araya savaş girmiştir.
***
Yıl 1916.
Bursa Belediye Meclis toplantısında alınan kararla elektrik mühendislerinden müteahhit Refik Bey ile sözleşme yapılıyor.
Böylece sınırlı da olsa şehrin sokak ve caddeleri aydınlanmaya başlanmıştır.
5 yıl sonra ise Yani, Siderris ve Sivastopolus isimli kişilerle sözleşme yapılarak şehrin elektiriğine katkı sağlanıyor.
Bu kişiler kendi buz fabrikalarında ürettikleri elektriğin dağıtımını yapıyorlar.
***
1924 yılına kadar, düzen bu şekilde sürüyor.
Ancak nüfusun artması, şehirleşmenin gelişmesi ile birlikte elektrik üretimi yetersiz kalır.
Nitekim o yıllarda camiler bile aydınlatılamamıştır.
1924’te sahneye yine Fransız Omnium d’Enterprises çıkar.
Nafia Nezareti ile yapılan 11 maddelik sözleşmeyle Fransız şirket elektrik fabrikası kuracak ve 12 farklı noktaya trafolar inşa edecektir.
Bursa’nın ilk elektrik fabrikası bugün Limak Enerji’nin hizmet verdiği Stadyum Caddesi’nde inşa edilir.
***
Bursa’ya elektrik fabrikasının kurulacak olması o yıllarda çok önemli bir gelişmedir.
Öyle ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 1925’te Bursa Elektrik Fabrikası’nda incelemelerde bulunuyor.
***
İlginç bir bilgiyi de paylaşalım.
31 Ekim 1927’de Bursa’da elektrik abonelerinin sayısı sadece 2 bin 298.
Yani elektrik fabrikasının kurulması tüm evlerin aydınlanması anlamına gelmiyor.
O yıllarda hem elektrik üretimi sınırlı hem de pahalıdır.
Zaten şirket de zarar ediyor.
Öyle ki 1927’de şirketin toplam zararı 66 bin liradır.
***
1932’de Bursa Elektrik Şirketi el değiştirerek İtalyanlara devrediliyor.
***
1938’de ise Türkiye genelinde imtiyazlı yabancı şirketlerin millileştirilmesi uygulamasından Bursa da nasibini alıyor ve hükümet Bursa Elektrik Şirketi’ni satın alıyor.
***
Evet, Bursa’nın elektrik tarihinin özetini yapmaya çalıştım.
Elektrik demek, uygarlık demek, aydınlık demek, güvenlik demek.
Rusya’nın küçük bir kasabası Povaliko’nun Belediye Başkanı Marina Udgodskaya, sürpriz şekilde seçimleri kazanınca, ilk işi kasabasının tüm yollarını elektrik direkleriyle donatmak oluyor.
Çünkü seçimden önce seçmenin en büyük isteği aydınlık bir kasabadır.
Bursalılar ise aydınlık bir kente kavuşmak için yaklaşık 20 yıl beklemişler!
***
Şimdi gelelim başlığımda da yer alan işin ihanet kısmına.
Fotoğraflarını paylaştığım Bursa Elektrik Fabrikası’nın bulunduğu yerde bugün, elektrik dağıtımını yapan özel şirket Limak Enerji hizmet veriyor.
Peki Bursa Elektrik Fabrikası’nın her birinin tarihi değeri olan kömürlü santral, dinamo, kazan daireleri, yakıt depoları gibi aletleri, sistemleri nerede?
Yok!
Aslında ben Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Kongre Kültür Merkezi içinde kurduğu Enerji Müzesi’nde olduğunu sanıyordum.
Ancak ismini vermek istemeyen bir Büyükşehir yetkilisi, Enerji Müzesi’nde Bursa Elektrik Fabrikası’na ait sadece bir trafo olduğu bilgisini verdi.
Müzeyi kuran Büyükşehir Belediyesi kültür danışmanları, TEDAŞ yetkilerine gidip, müzede sergilemek için elektrik fabrikası içinde ne var, ne yok istemişler.
Ne cevap almışlar biliyor musunuz:
Bizde hiçbir şey yok. Nerede olduğunu da bilmiyoruz. Muhtemelen hurdaya gitmiştir.
***
Mustafa Kemal Atatürk’ün de ziyaret ettiği Bursa Elektrik Fabrikası’nda geriye kala kala sadece bir trafo kalmış.
Şimdi soruyorum, bu yapılan tarihe ihanet değil de nedir?