Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Bursa’da kişi başına düşen yeşil alan ve 2040 Çevre Düzeni Planı

Köşe Yazısını Dinle

‘Alinur Aktaş’ın en büyük hayali’ başlıklı yazımda, Yeşil Yol projesinden söz etmiştim.

Yeşil Yol, Bursa’nın büyük parklarını ve millet bahçelerini  yaya ve bisiklet yollarıyla bir birine bağlama projesinin ismiydi.

Yazım üzerine TMMOB Genel Sekreteri Feridun Tetik, bir ileti yolladı.

Tetik, Bursa’da kişi başına düşen yeşil alan miktarını paylaşmış.

2013’te yüzlerce katılımcı ve onlarca toplantı ile belirlenen ancak onaylanmayan 2030 yılı Çevre Düzen Planı’nda, Bursa’da kişi başına düşen yeşil alan gündeme gelmiş.

Bursa’da kişi başına düşen ortalama yeşil alan sadece 4,3 metrekare.

Merkez ilçelerde durum çok daha kötü.

Mesela Yıldırım’da 0,93, yani 1 metre bile değil.

Avrupa’nın iki ülkesi Almanya ve İtalya’da ise 15 metrekare.

Peki kriter ne olmalı?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönetmeliğine göre bir şehirde kişi başına düşmesi gereken yeşil alan miktarı 15 metrekare.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği “aktif yeşil alan” oranı ise kişi başına en az 9 metrekare.

Yani Bursa, hem Çevre ve Şehiriclik Bakanlığı hem de Dünya Sağlık Örgütü kriterlerini tutturamıyor.

Tutturamamak ne kelime, yanına bile yaklaşamıyor.

Üstelik böyle giderse yeşili daha az, betonu daha fazla bir kent olacağız.

Çünkü nüfus her geçen yıl artıyor.

Nüfus arttıkça, barınma ihtiyacı artıyor, barınma ihtiyacı arttıkça da konut ihtiyacı artıyor.

Bugünkü durumda bile  bir kilometrekareye düşen insan sayısı 285.

Artan nüfus, yeni sanayi bölgeleri, yerli otomobil derken, kilometre başına düşen insan sayısının ve beton yoğunluğunun artması kaçınılmaz.

Bu da yeşil alanlar üzerindeki baskıyı arttıracak.

Tetik, bu bakımdan 2040 Çevre Düzeni Planı’nın hayati olduğunu söylüyor.

Nitekim, ortak akıl ile hazırlanan kentin yeni anayasasında Bursa’nın doğru planlanarak  yeni yeşil alanların yaratılması şansı var.

Bu şansı iyi kullanalım…


Dolar düşüyor ama…

1 Kasım 2020’de serbest piyasada dolar 8 lira 34 kuruş, euro 9,67 liradan işlem görüyordu.

Aradan yaklaşık 4 ay geçti.

Dün 7 liranın altındaydı dolar.

Evet doların hatırı sayılır miktarda düşmesi, yani Türk lirasının değerlenmesi  olumlu görünebilir.

Ancak madalyonun diğer yüzünde işler hiç de iyi gitmiyor.

İhracatçının durumundan söz ediyorum.

NOSAB Başkanı Erol Gülmez’e, ihracatçının durumunu sordum.

Kendi şirketinden örnek verdi Gülmez:

“Aylar önce yabancı firmalarla anlaşmalarımızı yaparken,  dolar 8,30 seviyelerindeydi, bugün 7 liranın altında.  Bizim kar oranımız yüzde 15, 20 civarında. Yani şu an zarar ediyoruz. Buna daha fazla dayanamayız. Böyle giderse ihracat durur.”

Gülmez, devam etti:

“İhracatçı  dövizin hareketli olmasını hiç istemez. Döviz çıksa  bir dert, inse bir dert. İndiği zaman karımız gidiyor, çıktığı zaman hammaddeden zarar ediyoruz.”

Gülmez, kendi şirketinden örnek verdi ama diğer sanayicilerin durumu da farklı değil.

Mesela kendisi de bir ihracatçı olan AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da, bu durumdan memnun değildir.

Hasılı, dövizin düşmesi nedeniyle, ihracatçı zor günler geçiriyor.

Dövizin düşmesine bir de bu pencereden bakalım.


Bile bile lades

Bilmem, internette dolaşan ve muhtemelen görüntüleme rekoru kıran Balat’taki araçların kaza anlarını izlediniz mi?

Zemin, buz pistini,otomobiller de çarpışan arabaları andırıyordu.

Hadi özel araçların ihmalini geçelim.

Peki, can taşıyan koca otobüslerin hiçbir tedbir almadan trafiğe çıkmalarına ne demeli?

Tabii sürücülerin sorumsuzluğu, yerel yönetimlerin ve Karayolları’nın işini savsaklamasının bahanesi olamaz.

Bu kar yağışında da belediyelerimiz ve Karayolları resmen sınıfta kaldı.

Oysa Meteoroloji, günler önce açıklama üstüne açıklama yaptı, kar yağacak, dikkatli olun diye.

Yetmedi Valilik, don ve buzlanmaya karşı uyarı üzerine uyarı yaptı.

Hem resmi makamların uyarı yapmasına  da gerek yok.

‘Bin yıldır’ kar yağışı sonrası, hava sıcaklığı eksi dereceye düşerse yollar buz keser ve kar lastiği bile fayda etmez.

Yerel yönetimler ve Karayolları, özellikle ana arterleri tuzlamak zorunda.

Hiç çalışma yapılmadı değil elbette.

Ancak yeterli olmadığı, hem gördüklerimizden, hem de okuyucu şikayetlerinden besbelli.


Cumhurbaşkanı’ndan Bilim Kurulu’na kötü haber

Doğrusu, birçokları gibi ben de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ulusa Sesleniş’inde, kısıtlamaları kaldırdıklarını ve normalleşmeye geçme kararı aldıklarını açıklamasını bekliyordum.

Ancak öyle olmadı.

Cumhurbaşkanı, kısıtlamalar kalkacak demedi ama normale geçiş için tarih verdi ilk kez.

Mart ayında kısıtlamalar kademeli olarak kaldırılacak ve normale yavaş yavaş döneceğiz.

Oysa Bilim Kurulu üyeleri, hala tedbirlerin gevşemesi halinde eskiye dönüleceğini iddia ediyor.

Yani onlara kalsa, tedbirlerin gevşemesi bir yana, daha da katı yasaklar konulmalı.

O halde normale dönüş kararı, Bilim Kurulu’na rağmen alındı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X