Yeni normal sürecin başladığı pazartesi gününden bu yana Bursa trafiği kelimenin tam anlamıyla saç baş yolduruyor.
Ankara Yolu, İstanbul Yolu, İzmir Yolu, Mudanya Yolu, yani kentin tüm işlek caddelerinde araçlar milim milim ilerliyor.
Trafiğe çıkan bin pişman.
Peki aylardan bu yana istisna günleri hariç rahatlayan Bursa trafiği neden çıldırdı?
Nedeni şu:
Bursalılar 1 Haziran’dan itibaren sokağa çıkmaya başladı, bu bir.
Ve hala toplu taşımaya binmiyorlar, bu da iki.
Veriler de bunu doğruluyor.
Burulaş Genel Müdürü Kürşat Çapar’dan toplu ulaşımı kullanan yolcuların sayısını aldım.
Pandemiden önce toplu ulaşımda yolcu sayısı 830 bindi.
Pazartesi 258 bin kişi toplu ulaşımı tercih etmiş.
Salı günü ise 242 bin.
Yani normalleşmeye rağmen hala yüzde 70’lik yolcu kaybı var.
Bu şu demek:
Bursalılar toplu ulaşım araçları yerine özel araçlarını kullanmaya başladı ve trafikteki araç sayısı katbekat arttı.
Çünkü, vaka ve ölüm sayıları azalsa da, insanlar hala virüsten korkuyor ve toplu ulaşım araçlarına binmiyorlar.
Hal böyle olunca normal şartlarda zaten sıkışık olan trafik, binlerce yeni aracın trafiğe girmesiyle resmen kilitlendi.
Yani bu kadar fazla aracı Bursa yolları kaldırmıyor.
Şaşırdık mı?
Hayır.
Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Geçen haftaki yazılarımda, normalleşme başlasa bile insanların kısa zamanda toplu taşıma araçlarına binmeyeceğini belirten Burulaş Genel Müdürü Kürşat Çapar’ın açıklamasına yer vermiştim.
Normalleşme başladı ve sonuç ortada.
Bunlar iyi günlerimiz
Okulların açık olmadığı ve kış aylarına göre daha rahat olan Bursa trafiği ilk kez haziranda bu kadar yoğunlaştı.
Nitekim yüzlerce servis aracı yollara çıkmıyor.
Üstelik 65 yaş üstü ve 18 yaş altı 100 binlerce kişi evlerinde oturuyor.
Ayrıca fabrikalar hala tam kapasite üretim yapmıyor, insanların birçoğu izole yaşamaya devam ediyor.
Buna rağmen trafik çok yoğun.
Ancak bunlar iyi günlerimiz olabilir.
Eylül ayında okulların açılması ve tatilcilerin kente dönmesiyle, trafiğin çok daha yoğun olması kaçınılmaz olacak.
Büyükşehir Belediyesi, istediği kadar yeni yol açsın, Acemler’de düzenleme yapsın, yeni çevre yolları inşa etsin nafile.
Çünkü dünyada sadece yol yapmakla kent içi trafiği rahatlatmayı başarmış bir ülke yok.
Aynı anda trafiğe çıkan araçların sayısını düşüremediğiniz sürece, 10 şeritli yol yapsanız bile fayda etmez.
O halde geriye tek seçenek kalıyor.
Mesai saatlerinin bölünmesi.
Yani 100 binlerce insanın aynı dakikalarda evinden çıkıp, aynı dakikalarda evlerine döndüğü bir düzenin terk edilmesi.
Kamu kurumlarının, belediyelerin ve hatta fabrikaların mesai saatleri bölünmeli, okulların ders saatleri yayılmalı.
Çapar’ın öngörüsü
Trafik sıkışıklığıyla ilgili Burulaş Genel Müdürü Kürşat Çapar’ın da görüşlerini aldım.
Çapar, en az 1 yıl daha insanların toplu taşımayı tam olarak binmeyeceğini düşündüğünü söyledi.
Çapar’a göre yaz sonuna kadar kartlı binişlerin yüzde 50’ye ulaşmasının bile zor olduğunu ekledi.
Refik Özen’den yeni partilere salvo
AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, sosyal medyayı en sık kullanan milletvekillerinden biri.
Dün de Sezai Karakoç’un şiirini alıntılamış Özen:
“Davaya pamuk ipliği ile bağlı olanlar, maddi bir fayda bekleyenler veya manevi bir bataklığa saplanmış olarak şöhret peşinde koşanlar, müşkül bir anda ya çekip karşıya geçerler veya gereksiz bir şekilde, iddialarla safı böler ve parçalarlar.”
Yeni partilerde siyaset yapan eski AK Partilileri ihanetle suçlayan Özen, bir tek Deva ve Gelecek Partilerinin ismini yazmamış.
Bu arada Özen’in mesajını görenler de şu hatırlatmayı yapıyorlar:
AK Parti de Fazilet Partisi’den ayrılanlar tarafından kurulmamış mıydı? AK Parti Milli Görüş’ü bölmedi de, bu iki parti mi davayı böldü?
65 yaş üstü vatandaşlar isyan ediyor
Yeni normal sürece geçildi ama hala 18 yaş altı ve 65 yaş üstüne sokağa çıkma kısıtlaması sürüyor.
Özellikle 65 yaş üstü okucuyucular bize ulaşıp, seslerini duyurmamızı istiyorlar.
“Virüsten korunalım derken, ruh sağlığımız bozulmak üzere. Haftada bir belirli saatlerde sokağa çıkmamıza izin veriliyor ama yetmiyor. Artık kısıtlama kalksın” diyorlar.
Kendimi onların yerine koyunca, pek de haksız olduklarını söyleyemem.