Kasım 2018’de 8, aralıkta 15, içinde bulunduğumuz ocak ayında 5 kez hafif şiddette deprem hissedildi Bursa’da.
Yani 2,5 ayda tam 28 deprem üretmiş Bursa ve çevresi.
Hürriyet, Mudanya, Nilüfer gibi Bursa’nın bir ucundan diğer ucuna neredeyse her bölgesinde küçük depremler olmuş.
***
Bir çarpıcı istatistik de Türkiye geneline dair.
1985’te Anadolu coğrafyasının genelinde bin 57 deprem oldu.
2017’de kaç deprem oldu dersiniz?
Tam 34 bin 9 deprem.
7,2’den 3,2 şiddetine varıncaya kadar tam 34 bin 9 deprem!
30 yılda yaklaşık 30 kat fazla deprem olmuş yani.
***
Türkiye ve Bursa’da sayısı dikkat çekici şekilde artan depremler ne anlama geliyor?
Bilim insanlarına göre anlamı şu:
Zeminde çok ciddi bir hareketlilik var ve büyük depremler kapıda.
***
Tekrar Bursa’ya gelirsek.
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın 3 kolu var.
Kuzey, orta ve güney kolları.
Kuzey kolu İstanbul’u etkiliyor.
Orta ve güney kolundan ise Bursa etkileniyor.
Ancak İstanbul ve Bursa arasında fark şu:
Fayın kuzey kolu Marmara Denizi’nden geçerken, orta ve güney kolu Bursa’nın yerleşim bölgelerinden geçiyor.
Bu şu demek:
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın orta ve güney kolu kırılır da büyük bir deprem üretirse, direkt yerleşim bölgeleri etkilenecek.
Üstelik büyük Bursa depreminden etkilenmeyecek ilçe yok.
Mudanya’dan İnegöl’e, Kestel’den Mustafakemalpaşa’ya kadar Bursa’nın tamamında yıkıcı bir etkisi olacak.
***
Son günlerde meydana gelen depremlerden sonra herkes şunu merak ediyor:
Bu depremler öncü mü artçı mı?
Jeoloji uzmanı Engin Er der ki:
“Bu ne öncü ne de artçı depremlerdir. Bu depremler uyarıcıdır, uyarıcı.”
Yani büyük depremin habercileri, büyük depremin işaretleridir.
Çünkü yerde büyük hareketlilik var ve ama yarın ama öbür gün Bursa, büyük bir depremle tanışacak.
***
O halde ne yapılmalıydı?
Yapılar hızla yenilenmeli ve tıpkı Japonya’daki gibi deprem gündemimizde olmamalıydı.
Yazarınız da mütemadiyen deprem konusunu köşesine taşımamalıydı.
Ama olmadı, yapmadık, depreme hazırlanamadık.
Yine Er’in iddiasına göre büyük depremde mühendislik hizmeti almamış Bursa’nın yapılarının en az yarısı etkilenecek.
Yani 10 binlerce yapı, 100 binlerce Bursalı deprem riski altında yaşıyor.
Olay bu kadar vahim.
CHP’de eğilim yoklaması neden iptal edildi?
Hazırlıklar tamamdı ancak Ankara’dan gelen yazıyla belediye meclis üyelerinin belirlenmesine dönük eğilim yoklaması iptal edildi.
İptaliin gerekçesiyle ilgili 2 iddia var:
-İYİ Parti’yle süren ittifak görüşmelerinin henüz sonuçlanmaması.
-Ankara’nın ittifak görüşmelerini gerekçe göstererek, eğilim yoklaması yaptırmaması.
CHP’lilerden İYİ Parti’ye suçlama: Güçlerini aşan taleplerde bulunuyorlar
CHP-İYİ Parti ittifak görüşmeleri sanıldığı gibi sadece Bursa’da tıkanmış değil.
Başta İstanbul olmak üzere çok sayıda kentte sorun var.
Beklenti 16 Ocak’ta İstanbul’un ilçelerinin belli olmasıydı ancak İYİ Parti’yle uzlaşılamaması nedeniyle açıklanmadı.
Aynı sorun Bursa‘da da var.
CHP’liler uzlaşmanın sağlanamamasından İYİ Partilileri sorumlu tutuyorlar ve oy potansiyellerinin üzerinde talepleri olduğunu belirtiyorlar.
Mesela İstanbul’da Maltepe ve Üsküdar gibi CHP’nin güçlü olduğu ilçelerin kendilerine bırakılmasını istiyorlar.
Uzlaşma sağlanır mı bilinmez ancak Millet İttifakı’nın Cumhur İttifakı gibi sorunsuz ilerlemediği açık şekilde görülüyor.
Can dostlar aç kalmasın
Hala hayvan hakları konusunda gelişmiş ülkelerin epey gerisinde olsak da…
Hala hayvanlara kötü muamele devam ediyor, can dostlar katlediliyorsa…
Hala sokak hayvanları kışın soğuğunda donuyor, yazın sıcağında kavruluyor, açlıktan ölüme terk ediliyor olsa da…
İyi şeyler de olmuyor değil.
Büşra Topuz isimli bir kuaför, dünyalar tatlısı köpeği öldükten sonra kendini adeta sokak hayvanlarına adıyor.
3 gün boyunca kuaförünü tamamen sokak hayvanlarının yararına işletecek olan Topuz, 29-30-31 Ocak’ta mama alan müşterilerinden para almayacak.
Topuz kampanyayı şu sözlerle duyuruyor:
“Bu sefer güzellik ve bakımla değil çok özel bir proje ile karşınızdayım. En çok bakıma muhtaç olan canlılar sokak hayvanlarıdır. Hani derler ya onların tüyleri var onları ısıtıyor. Hayır! Üşüyorlar. Bizim de kıyafetlerimiz, kürklerimiz var ama üşümüyor muyuz? Onlar da üşüyor hatta o kadar üşüyorlar ki donarak ölüyorlar. Sadece konuşamıyor ve anlatamıyorlar. Hani derler ya hayvanlar sokakta yemek bulurlar. Hayır! Bulamıyorlar ve her gün yüzlercesi açlıktan ölüyor. Sadece 1 dakika empati yapalım ve sokak hayvanı olduğumuzu varsayalım. Sokakta yaşıyoruz. Sadece kabanımız var üzerimizde ve rüzgar, kar, yağmur, soğuk nedeniyle ayaklarımız, ellerimiz buz gibi oluyor. Konuşamıyoruz, karnımız aç, insanlar bize eziyet ediyor, dükkanlarının önünden kovalıyor, bazıları tecavüz ediyor, bazıları gözlerimizi oyuyor, tekme atıyor kuyruğumuzu kesiyor. Açlıktan ölmek üzereyken yanımızdan bir sürü insan geçiyor ve hiçbiri durup bir kap mama bir kap su vermiyor. Dayanabilir miydik? Hayır. Artık hepimiz duyarlı olalım ve bir lokma ekmeğimizi paylaşalım. Kalan yemekleri çöpe değil bir kaba koyup kapımızın önüne bırakalım. Kalan yemeğimizde mi yok? O zaman bir kap su koyalım. Belki de cennet onlardan sakındığımız bir kuru ekmekte saklıdır.”