Lozan Antlaşması ile ilgili tartışmalar daha çok ‘toprak kaybı’ iddiaları üzerinden yapılır.
Ancak ekonomik esaret anlamına gelen kapitülasyonlar Lozan Antlaşması ile son bulmuştur ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘milli devlet’ yaratma projesi için ekonomik bağımsızlık olmazsa olmazdır.
***
Ancak Ulu Önder’in bu hedefe ulaşması o kadar kolay olmuyor elbette.
Nitekim, sigorta sektöründen, bankacılığa, ulaşımdan, madenlere varıncaya kadar ekonomi tamamen imtiyazlarla donatılmış yabancı şirketlerin elindedir.
***
Bursa’ya ilk elektriği veren şirket de yabancıdır.
1924’te Nafia Nezareti ile yapılan 11 maddelik sözleşmeyle Bursa’nın ilk elektrik fabrikasını kuran Fransız menşeeli Omnium d’Enterprises isimli Fransız şirketidir.
1932 yılında ise Bursa’nın elektrik hizmetini İtalyan şirket devralıyor.
1938’de hükümet elektrik işini kendisi üstleniyor.
Yani elektrik millileşiyor.
***
Yeri gelmişken geçmiş yazılarımda, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacer Karabağ’ın yazdığı, “Bursa’nın Elektrik Tarihi” isimli kitabından bahsedip, Bursa’nın sancılı elektrik yolculuğunu bu değerli eserden yararlanarak paylaştığımı hatırlatayım.
Meraklısına arşiv niteliğindeki kitabı okumalarını salık veririm.
***
Ne dedik?
1924’de Bursa’ya ilk elektrik hizmetini Fransızlar vermeye başlıyor, ardından İtalyanlar sürdürüyor ve 1938’de elektrik millileştiriliyor.
***
Bursa elektriğinin millileştirilmesinin üzerinden 83 yıl geçiyor.
Ve 4 Ekim 2021’de İngiliz yatırım fonu Actis’in Uludağ Elektrik’i satın aldığı haberini okuyoruz.
***
Yıl 1924, Bursa elektrik hizmeti yabancıların elindedir.
Yıl 1938, Bursa elektriği millileştirilir.
Yıl 2021, Bursa elektriği yeniden yabancıların eline geçer.
***
Actis isimli fon şirketinin Bursa elektriğini devralması bir yana…
83 yıl önce millileştirilen elektriğin, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamamıza sayılı günler kala yeniden yabancıların eline geçmesidir vurgulamak istediğim.
Yenişehir Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı arasındaki olağanüstü fark
Yenişehir Havaalanı’nın temmuz ayı istatistikleri açıklandı.
Buna göre Yenişehir Havalimanı’nda temmuz ayında iç hat yolcu trafiği 9 bin 681 bin, dış hat yolcu trafiği ise 5 bin 743 oldu.
Yani temmuz ayında Yenişehir Havalimanı’ndan 15 bin 424 yolcu uçmuş.
Sembolik, çok sembolik rakamlar değil mi?
Gelin bir de Sabiha Gökçen Havalimanı’nın temmuz ayı istatistiklerine bakalım.
Sabiha Gökçen’in temmuz ayı iç hat yolcu sayısı 8 milyon 528 bin 322, dış hat yolcu sayısı 8 milyon 126 bin olmuş.
Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan 1 ayda toplamda 16 milyon 654 bin yolcu faydalanmış.
İki havalimanı arasında kıyaslama bile yapılmayacak kadar fark var.
Birinin yolcu sayısı 15 binlerde, diğerinin 16 milyonlarda!
Arada bin katı aşkın yolcu farkı var!
Bir diğer ifadeyle Sabiha Gökçen, Yenişehir’den bin kat fazla yolcu taşıyor.
Hava ulaşımından faydalanan yolcu sayısı bu kadar düşük bir kentte turizm gelişir mi?
Faiz düştü mü?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından Haziran 2022 dönemine ilişkin, ‘Türk Bankacılık Sektörünün Konsalide Olmayan Ana Göstergeleri’ raporu yayımlandı.
Rapora göre sektörün net karı haziran ayında 37 milyar 44 milyon lira oldu.
Sektörün ocak-haziran döneminde elde ettiği net kar ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400,5 artışla 169,1 milyar liraya ulaştı.
Yani bankalar karlarını yılın ilk 6 ayında yüzde 400 arttırmış.
Bir banka karını nasıl arttırır?
Elbette başta faiz gelirleriyle.
O halde söylendiği gibi faiz düşmemiş, aksine bankaların karlarını yüzde 400’e vardıracak kadar artmış.