Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Bu yıl da kadının adı yok

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne, bu yıl da kadın sorunlarının gölgesinde giriyoruz. Bursa’da kadın sığınmaevlerinde yer kalmadı. Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği’ne, günde ortalama 3 kadın, şiddete maruz kaldığını söyle-yerek başvuruyor. Dernek Başkanı Dilek Üzümcüler, gazetecisinden siyasetçisine kadar, herkesin kadına şiddeti teşvik edecek dilini değiştirmesi gerektiğini söyleyerek, “Yasalarımız kadını kollayacak nitelikte ama uygulamada sorunlar var” diyor.
 

Geçen yıl 261 kadının cinayete kurban gittiğini ancak bu sayının daha fazla olduğunu savunan Üzümcüler, kadın istihdamını artırmak için yasal düzenleme yapılmasını istedi: “Nasıl ki, işletme-lerde engelli çalıştırmaları şartı varsa, kadın sığınmaevlerinden çıkan kadınların da istihdam edilmesi zorunluluğunu içeren yasal düzenleme yapılması gerekir.”
 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne birkaç gün kaldı.                                 

Ancak bu yıl da, başta şiddet ve cinayet olmak üzere, kadınlar 8 Mart’ı kutlayamayacaklar.

Pazar Söyleşisi’nin bu haftaki konuğu Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Dilek Üzümcüler’le kadınların sorunlarını konuştuk.

 

MOR, KADININ DAYANIŞMASINI SİMGELER
 

• Öncelikle Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği’nden söz edelim. Neden derneğin ismi Mor Salkım?

Mor, aktivist kadının rengidir. Mor, kadının güçlenmesini simgeler ve  feminen bir renktir. Ayrıca mor salkım kadının dayanışmasını da simgelediği için derneğin ismini ‘Mor Salkım’ koyduk. 
 

• Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği’nin işlevi ve faaliyetleri nelerdir?

2012 Nisan ayında aktivist bir grup arkadaşımla birlikte yola çıktık. Mor Salkım Derneği, öyle konulara değinsin ki, hiç kimsenin konuşamadığı şeyleri konuşsun ve alanında tek olsun istedik. Bursa’da zaten bu alanda çalışan çok az dernek var. Biz danışma ve dayanışma derneğiyiz. Ancak,  ensest, taciz, tecavüz, erken yaşta evlilik ve ayrımcılık gibi konularda  Bakanlığa da bilgi vererek çalışıyoruz. Ayrıca TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ve Şiddet Üst Komisyonu bizden yazılı görüş istiyor. Şiddetin çetelesini çıkarıyoruz. Daha profesyonel, daha kurumsal bir derneğiz.
 

• Bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlandı. Ancak maalesef yine kadına şiddet, kadına taciz haberleri gündemdeki yerini hep korudu, kadına cinayet haberleri hiç eksik olmadı. İstatistikler de çok iç açıcı değil. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, 145 ülke arasında cinsiyet eşitliğinde 130’uncu sırada, Türkiye İstatistik Kurumu’nun  verilerine göreyse okuma yazma bilmeyen kadın oranı erkeklerden 5 kat fazla. Kızların okula gitme oranları özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde erkeklere göre daha düşük. Kadınlar siyasette özellikle siyasi partilerin karar alma mekanizmalarında yoklar. Meclis’te kadın milletvekili oranı sadece yüzde 15.  8 Mart 2017’ye girerken, kadınlar açısından Türkiye’de nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Dünyada bu dönem kadınlarda bir hareketlenme var. Özellikle bu 8 Mart’ta şiddete karşı Polonya’da, Portekiz’de, Arjantin’de, İspanya’da tüm kadınlar ayaklanmış durumda. Şiddete dur demek istiyorlar, bunun yanı sıra, kadının önünün kesilmemesi için yürüyüşler düzenliyorlar. Şiddetin önlenmesi için önce toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerekiyor. Erkek egemen toplumdayız ve siyasetçilerin çoğu erkek.  Medyadan halka,  çocuklardan gençlere ve siyasetçilere kadar herkesin dilini değiştirmesi gerekir. Şiddet ihtiva eden söylemleri, cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmadan şiddeti önleyemeyiz. Siyasetçilerin bu söylemleri değiştirmesi gerekir. Bizim Meclis’te söz sahibi olmamız için yarıyı geçmemiz gerekir. Şiddeti, kadınlar birliktelik sağlayarak önleyebilirler, birbirlerine şiddet uygulayarak değil. Bunun yanında kadın istihdamı o kadar önemli ki. Nasıl ki işletmelerde engelliler için bir kontenjan varsa,  sığınmaevinden çıkan  kadınlara da kontenjan ayrılması gerekir. Çünkü sığınmaevinden çıkan kadın güvenilir bir işyerinde çalışmak ve hayata tutunmak istiyor.

 

ŞİDDETİ TEŞVİK EDEN DİLİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
 

• Kadınların sorunları konusunda şiddetle ilgili ayrı bir parantez açalım. Devletin istatisliklerine göre her 10 kadından 4’ü şiddete maruz kalıyor. 2016’da 261 kadın öldürülmüş. Bu tabloyu nasıl okumalıyız?

261 kadın cinayeti sayısı Bianet’in yaptığı çalışmanın ürünü. Bu çalışma da haberlere yansıyan kadın ölümlerini yansıtıyor. Ama haberlere yansımayan, intihar süsü verilmiş çok sayıda kadın cinayeti vakası var. Ama zaten 261 kadın cinayeti de çok büyük bir sayı. Bunların önlenmesi o kadar zor ki artık. Yasalarımız çok güçlü ama uygulamada eksiklerimiz var. Biraz daha kadın yasalarına hâkim ve kadın konularına hassas olmamız gerekiyor. Medyaya da büyük iş düşüyor.  Kent Meydanı’nda işlenen bir kadın cinayeti haberi medyada şu şekilde yer aldı: “Kent Meydanında  yanında erkek arkadaşı olan boşanmış bir kadın,  eski eşi tarafından öldürüldü.” 5 yıl önce boşanmış birinin  erkek arkadaşıyla dolaşması sanki bir suçmuş gibi haber yapılması çok çirkin.
 

• Kadına şiddet konusunda çeşitli tedbirler alınmaya çalışılıyor. Şiddet butonu ve kadın konuk evleri gibi. Bu tedbirler yeterli mi?

Yeterli görmüyorum. Koruma ve gizlilik kararı alan kadın, çocuğunu okula kaydediyor, okulda sistemi açıyorlar ve unutuyorlar. Hemşerilik ve feodal ilişkiler sayesinde, herkes bir şekilde saklanan kadınların adreslerini bulabiliyor. Derneğimize başvuran kadınlardan yılda 4 adres değiştirenler var. 4 kez TC kimlik numarasını değiştiren kadınları biliyoruz. Kadınlar 2 ay bizi aramadığı zaman biz onları arıyoruz, ‘başlarına bir şey geldi mi’ diye sormak için. Koruma ve gizlilik kararı alan kadınların takip edilmesi gerekir. Bunu da devletin takip etmesi gerekir. Şiddet butonu yanlış kullanıldı ve amacına ulaşmadı. Denetimli serbestlikten yararlanan erkekler çok tehlikeli. Okuduğu dini kitaplardan etkilenerek, boşandığı eşini öldürmenin caiz olduğuna inanan erkekler var. Bu noktada, imamlara büyük iş düşüyor. Cemaatlerine,  eşlerini dövmemeleri gerektiğini söylemeleri gerekir. Muhtarlara büyük iş düşüyor. Sığınmaevine girmiş ve koruma kararı almış kadınların çocuklarını okula kaydetmesini engelleyen bir muhtarın olduğunu biliyoruz.

 

“GÜNDE 3 KADIN BAŞVURUYOR”
 

​• Derneğinize kaç kadın başvurdu bugüne kadar?

3 bin 280 kadın telefonla başvurup, şiddete maruz kaldıklarını söylediler. Bu müracaatlar dışında, danışma merkezilerinde bire bir dokunduğumuz kadın sayısı 2 bin 280 ve 980 de çocuğumuz var. Her kadının  2 veya 3 çocuğu var. Ortada hiçbir neden yokken hiçbir kadın evini terk edip, çocuklarıyla sığınmaevine gitmez. Sığınmaevlerinden çıktıktan sonra  perişan durumda oluyorlar, travma yaşıyorlar. Onlara,  psikolojik ve hukuki destekler de veriyoruz. Kadının ayakta durması için, çocuğunun bezi, maması, elbisesini temin edip, güçlenmelerini sağlamamız gerekiyor.  Bunun için birçok fabrika ve kurumla anlaşmamız var. Bize gelen kadınların yüzde 80’i iş sahibi oldu.
 

• Günde kaç başvuru alıyorsunuz?

En az 3 kadın başvuruyor.
 

Nasıl yardımcı oluyorsunuz o kadınlara ?

Taleplerine göre yönlendiriyoruz onları. Ne istiyorlar bizden öncelikle bunu öğreniyoruz. Sığınmaevine mi gitmek isti-yorlar? Yoksa, şiddete uğradıkları için, boşanma davası mı açmak istiyorlar? Veya, boşanmış kadınlar hâlâ şiddet görebiliyor. Ne iste-diklerini öğrendikten sonra onları ilgili kurumlara yönlendirip, yardımcı oluyoruz.

 

“SIĞINMA EVLERİNDE YER KALMADI”
 

• Sığınma evlerinde durum ne?

Hepsi dolu. Çok yoğun talep var. Farklı bir şehre gitmek isteyen varsa, yönlendirmesini de yapıyoruz. Bu alan, zor bir alan gerçekten. Çünkü bu işi yaparken çok dikkat etmemiz gerekiyor. Önce dilimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Onu güçlendirecek, cesaretlendirecek davranışlarda bulunuyoruz. Biz derneği kurmadan çok özel eğitimlerden geçtik
 

Kadına taciz toplumda, fiziksel eylem olarak algılanıyor. Ancak, bir kadının bir çift erkek göz tarafından takip edilmesi de taciz olarak görülebilir. Kadına tacizi tarif edebilir misiniz? Kadın, sokakta, sosyal yaşamda, işyerinde tacize uğradığında ne yapmalı?

Hiç korkmasınlar, bu bir mobbingdir. Şikâyetlerini yapsınlar. Savcılığa suç duyurusunda bulunabilirler. Daha çok elle temas tacize giriyor. Elle yapılan tacizlerde bir de kamera görüntüsü varsa ve sürekli de oluyorsa sonuç alınabiliyor. Kadınlar tacize uğradığı zaman patronlarına söyleyemiyorlar ve kendileri işten ayrılıyorlar, tacizcileri ayrılması gerekirken. İşte bu nedenle bizler işyerinde kadın yönetici istiyoruz. Çünkü bir kadın yaşadıklarını bir kadın yöneticiye çok daha rahat anlatabilir. Alanda yaptığımız anket çalışmalarında korkunç derecede taciz olduğunu görüyoruz. Sözlü şekilde ve sanal yollardan tacize uğruyor kadınlar. Tacizler artık bilişim suçu haline geldi.
 

Teşekkür ederiz, son mesajınızı alarak söyleşiyi noktalayalım.

Bir dahaki 8 Mart’ta mutluluk için yürüyelim isteriz. Sığınmaevlerine gerek kalmasın. Tüm kadınlar el ele versinler, herkes mutlu olsun. Ve bizler erkeklerle birlikte olabilirsek yürüyebiliriz. Bu nedenle, erkeklerin kadınlara karşı ellerine, dillerine sahip olmaları gerekiyor. 

 

FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X